Pêvedan-37

11.3K 437 34
                                    

Hicran duyduğu şeyle yutkunup sağına soluna bakındı, ne yapacağını bilmiyordu adeta kalakalmıştı. "Ben şey..." Bir süre durup derin nefesler aldı ardından gülümsemeye çalışarak, "Bakın şu an burda olmanız uygun değil, size ayrı bir konak..." Birden sözü kesildi. "Biz yıllardır bekliyoruz gelin hanım. Artık beklemeyeceğiz." Hicran sıkıntıyla parmaklarını kıtırdattı.

Tam da bu sırada Amed'in sesi duyuldu. "Sizi bekletmek gibi bir niyetim yok fakat burda kalamazsınız. İzin verin size yardımcı olayım." Amed'in sesi gittikçe yaklaşıyordu, Hicran ise paniklemişti. Cihatla annesi göz göze gelip kendi aralarında anlaştılar, söz Cihattaydı. "Peki, bugün gidiyoruz ama en kısa zamanda geri gelicez!" Hicran başını onaylar gibi salladıktan sonra Cihat ve annesinin arkasından kapıya doğru ilerledi.

Yanına gelen Şivan kahyanın kulağına eğilip, "Eski konaklardan birini verin yerleşsinler. Ben çağırmadan da gelmesinler." Dedi, Şivan kahya başını onaylar gibi sallayıp kapıyı araladı Hicranda gülümseyerek başıyla selam verdi.

Kapı kapanır kapanmaz Amed koridordan çıktı, Hicran koşup yanına gitti ve boynuna sarıldı. "Kim geldi?" Amed'in sorduğu soruya Hicran gülümsemeye çalışarak cevap verdi. "Hiç, mahallenin çocukları toplarını avluya kaçırmışlarda!" Amed başını onaylar gibi salladıktan sonra kollarını Hicranın beline doladı. "Baban nasıl?" Hicran yanlış soruyu sormuştu. Amed'in yine keyfi kaçmıştı, başını olumsuz anlamda sallayıp dudağını büzdü.

"Üzülme, Baban güçlüdür. Bunuda atlatacak." "İnşallah." Hicran her ne kadar normal davranmaya çalışsada tedirgindi, az önce duydukları onu rahatsız etmişti. "Hadi git biraz dinlen, Altemurla uyu rahatlarsın." Hicran, kocasını ikna edip odaya gönderdi ardından da derin bir nefes alıp Diyar ağanın odasına ilerledi.

İçeri girdiğinde Osman'la Rojda birbirine yaslanmış uyuyorlardı, anlaşılan herkes yorgun düşmüştü. Bir tek Kûreyşa hanımın gözleri açıktı ancak o da uykusuzluktan bayılmak üzereydi (!) Hicran önce kardeşinin yanına ilerleyip kolundan bir kaç kez dürttü, irkilerek uyanan Rojda, karşısına ablasını görünce şaşırdı.

"Abla? Ne oluyor?" Hicran derin bir nefes alıp omuzunun üzerinden Diyar ağaya döndü. "Rojda, sen lohusasın hadi al kocanı geçin odanıza dinlenin bir şey olursa sesleniriz." Rojda o kadar yorgundu ki hiç itiraz etmeden Osmanın elini tutup bir kaç kez seslendi, tıpkı karısı gibi Osman'da irkilerek uyandı.

"Hadi Osman, gidip dinlenelim biraz." Rojda, Osman'ı ikna ettikten sonra el ele tutuşup kendi odalarına geçtiler. Geriye bir tek Kûreyşa hanım kalmıştı, Hicran muhtemelen onu ikna etmekte zorlanacaktı. "Kûreyşa hanım," Daha söze giremeden sert bir dille uyarıldı. "Hiç kendini boşa yorma, ben kocamın başından ayrılmam."

Hicran derin bir nefes alıp kendine sandalye çekti, ardından da oturup her ne kadar istemesemde şefkatle yaklaştı Kayınvalidesine. "Burda beklemenizin bi anlamı Yok biliyorsunuz değil mi?" Kûreyşa hanımağa histerik bir şekilde sırıttı. "Amed vurulduğunda seninde yoğun bakımın önünde beklemenin bir anlamı yoktu, ama bekledin." Dedi.

Hicranda gülümsedi, kayınvalidesini anlıyordu ancak ona merhem olamıyordu belkide olmak istemiyordu, yaşadığı şeyler içinde ki insanlık duygusunu öldürmüştü. "Diyar ağa uyandığında sizi böyle üzgün görmemeli." Kûreyşa hanımın bakışları yanında yatan 50 yıllık kocasına döndü. "Diyar uyanmayacak." Söylediği şey Hicranın tüylerini ürpertmişti, durup dururken bu kanıya nerden vardı diye düşünmeye başladı.

"Bu sefer uyanmayacak." Hicran durup düşündü, bu sefer kısmına takıldı daha öncede böyle birşey yaşamışlar mıydı? "Bu sefer mi?" Kûreyşa hanımın bakışları yeniden Hicrana döndü, gözlerinde sonsuz bir acı ve hala hakimiyetini sürdüren kibir vardı. "Neyse ne, seni alakadar etmez! Rahat bırak bizi." Hicran başını belli belirsiz salladı ve kaşlarını çatıp Diyar ağaya döndü.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin