Düğün günü gelip çatmıştı. Konak'ta humalı bir hazırlık vardı, Hicran sabahın erken saatlerinde kalkıp kardeşinin yanına gitti ve hazırlanmasına yardım etti. Rojda dantelli A kesim bir elbise giymişti, karnı henüz Hicranınki kadar belli olmuyordu. Babaevine nikah kıyılmadan gitmesi yasaktı bu yüzden ikinci konaklarından çıkacaktı.
Duvağı dalgalı saçlarının üzerine tutturuldu, parmaklarındaki kınalar gelinliğine renk veriyordu. Odanın kapısı birden açıldı ve içeriye Duran aşireti girdi, Şükran ağa her ne kadar istemesemde kızının beline kırmızı kuşağı dolayıp iki kez geri çekti, Hicran dekanı olmuştu. Omunda gelinliği A kesimdi Fakat Rojdanınkine nazaran daha kabarıktı. Kuşak üçüncü seferde Rojdanın beline sabitlendi sıra el öpmeye gelmişti. Şükran ağa yüzünü başka bir tarafa çevirip öyle uzattı elini, Rojda da abisi Mirzan gibi babasına ihanet etmişti.
Babasının elini öpen Rojda, abileriyle vedalaşıp annesine ilerledi. Yüzüne örtülen kırmızı duvağın altından bile çok net görüyordu annesinin mahsun çehresini, hızla sarıldılar birbirlerine. Rojda, belkide evin en küçüğü olduğu için çok zor ayrılmıştı annesinden, Zilan hanımağa ise henüz küçük olan kızını ablası Hicrana emanet ederek gönderiyordu. Kapı tıklatıldı ve Ferzan aşireti içeriye girdi, Amed avluda bekliyordu Rojdayı almaya Osman gelmişti.
Kol kola çıktılar odadan, zılgıtlar davullar zurnalar eşliğinde süzüldüler avluya. Herkes onları alkışlıyordu bir kişi vardı alkışlamayan o da insanların arasına karışan Selim Seyhan'dı. Rojdayı son görüşüydü, bir daha ona yaklaşmayacaktı bile! Kim bilir evladının doğumunu, ilk adımlarını hatta ilk kelimelerini bile duyamayacaktı. Rojda beyaz at'ın üzerine atlayıp çıktı babasının kullanmadığı eski Konak'tan. Oysa ne hayalleri vardı, buradan değilde kendi konaklarından çıkacaktı, karnı belli olmasın diye sade bir gelinlik giymeyecekti, en kabarık en şaşalısını seçecekti.
Neyseki hayat eş tarafından güldürmüştü Rojdayı. Koluna girdiği adam onu bir ömür mutlu etmeye and içmişti. Nihayet at Ferzan konağına geldi, Herkes nikah odasında toplanıp Rojda ve Osmanın dini nikahlarını seyretmeye koyuldu. İmam ilk Rojdaya sordu, büyük bir ustalıkla kabul ettim dedi Rojda. Sıra Osman'a geldi, o da karısı gibi ustalıkla Kabul ettim diyip Rojdayı helali bildi.
Nikah kıyıldıktan sonra Duran aşireti evlerine döndü. Sıra ikinci nikaha gelmişti, yani Amed ve Hicranın nikahına! Amed, Hicranın elini tutup annesinin karşısına dikildi ve gülümseyerek cebindeki evlilik cüzdanını çıkarttı. Meryem olan biteni soluksuz seyrediyordu zira karşısında celladı vardı ve onu öldürecek kılıcı vurmak üzereydi. "Daye, biz dün gece Hicranla resmî nikah kıydık. Kendisi artık Hicran Ferzandır." Meryem yutkunmak istedi ancak yapamadı.
Göğsüne öküz oturmuş gibi hissediyordu, tıpkı Kûreyşa hanımağa gibi. Oğlunun bu kararı ona sormadan alması Kûreyşa hanımağayı çileden çıkartmıştı zira artık Hicran eskisi gibi değildi, çok güçlüydü. "Ne demek oluyor bu Amed! Sen bana, babana danışmadan nasıl böyle bir karar alırsın?" Amed gülümsedi, asıl darbeyi şimdi vuracaktı. "O zaman size danışmadan aldığım bir kararı daha söyleyeyim. Meryem en kısa sürede Urfa'ya gidiyor." İşte bu Meryem'i öldüren şey oldu.
Kûreyşa hanımağa hışımla ayağa kalkıp gelinini savunmak istedi ancak yapamadı zira Amed müsaade etmedi. "Daye! Benim bir tane karım var o da yanımda, Meryem burada kaldığı sürece bize yük olacak!" Meryem'in gözünden sessiz sedasız döküldü yaşlar, daha fazla durmak istemedi hışımla ayağa kalkıp kapıya koştu, ciğerine ateş düşmüştü. Sevdiği adamdan bunları duymak reva mıydı ona?
"Yazıklar olsun Amed! Hicran senin karınsa Meryem'de karındır! Bunları yaşamaya hak etmiyor!" Amed umursamadan hızla Hicranı alıp nikah odasından çıktı, koridorda giderken birden elini geri çekti Hicran. Ne olduğu anlamayan Amed, durup karısına döndü ve ne olduğunu sordu, aldığı cevapla küçük bir şok yaşadı. "Amed dur! Herşey çok saçma gidiyor!" Ne demek istediğini düşündü Fakat bir cevap alamadı, Hicranın zihni öyle doluyduki en başta vermesi gereken tepkiyi en sonda veriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEVEDAN
Fiksi Umum"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Meydan okurmuşcasına Amed'in karşısına dikildi. Hayatında ilk kez biri Amed'e kafa tutuyordu ve bu durum onu bir hayli şaşırtmıştı. "Kes sesini...