Pêvedan-14

25.5K 889 20
                                    

Hicran tüm gece yoğun bakımın önündeki sandalyelere oturup kocasını seyretmişti. Bazen elini cam'a götürüp gözlerini kapatıyordu ve kocasının kirli sakallı yüzünü hayal ediyordu. Doktorlar bir kaç kez Amed'i ziyaret etsede durumunun stabil olduğunu söyleyip gidiyorlardı.

Hicran içeride bir hareketlilik olduğunu görünce sandalyeden kalkıp hemşirelere bağırdı. Yoğun bakına koşan hemşireler Amed'in nabzının git gide düştüğünü fark edince doktorlarına haber verdiler. Bu sırada Hicran kapıda ellerini saçlarına geçirmiş ağlıyordu.

Yoğun bakıma koşan doktoru görünce önünü kesip ağlayarak "Sana yalvarıyorum... Kocamı kurtar!" Dedi. Doktor Hicranı sakinleştirmesi için bir hemşire gönderdi ama bir işe yaramadan geri döndü. "Dokunma bana!" Hicranın hemşireye attığı çığlık koridorda yankılanınca herkes başlarına toplandı.

Doktor önce bir kaç ilaç yapılmasını istedi hemen ardındanda kalp masajıyla düşen nabzı yeniden yükseltmeyi denediler. Hicran bu sırada ağlamasının dozunu arttırmıştı, artık koridorda bağırarak ağlıyordu. İçinde bir yerlerin paramparça olduğunu hissediyordu.

Sanki ellerinden kayıp giden, Zorla evlendirildiği, nefret ettiği, gözlerinde her gün cansız bedenini gördüğü kocası değildi de; Hayatına anlam katan, kayıp giden yaşam hevesiydi. Onu anlayan ilk kişiydi Amed, Ve Hicran ne olursa olsun onu kaybedemezdi.

Yoğun bakım camına ellerini koyup sanki Amed yanındaymış gibi konuşmaya başladı. "İyileşeceksin! Duydun mu? Sana emrediyorum Amed Ferzan! İyileşeceksin!" Bu sırada içeriye bir doktor daha girmişti, Amed'in nabzı hala düşüyordu ve geriye elektroşok vermekten başka çare kalmamıştı.

Hicran yoğun bakıma elektroşok makinesinin girdiğini görünce kayıp camın dibine çöktü. Ellerine bakıp kocasının kanını görünce ağzına dolan çığlığı koyverdi! Hemşirelerin sakinleştirme çabaları beyhude yereydi! Hicran çoktan yoğun bakımın kapısına dayanmıştı bile!

Tam içeri girdiği sırada yer ayaklarının altından çekildi ve bir şey Hicranı omuzlarından gerisin geri itti. Hicran hemşirelerin kucağına yığılınca hemen müşahadeye alındı, bu sırada Amed'e yapılan müdahaleler devam ediyordu.

~~~~~

"Bırak beni kocama gidicem ben!" Hicran kendine gelince hemşirelere kocasını sordu Fakat kimseden bir cevap alamadı, bu da haliyle yeniden delirmesine sebep oldu. Önünde duran 2 Hemşire güçlükle zapt ediyordu, içeriye doktor girince Hicran duruldu, hemşirelerde geri çekildi.

"Hicran hanım sakin olun."
"Olamam! Kocam nasıl? Ne oldu kocama!" Hicranın kükremeleri doktoru ürkütmüştü, zira karşısında dişi bir Aslan durduğunun farkındaydı. Kadın Doğum doktoru önündeki dosyalara bakarak Hicrana ilerledi ve derin bir nefes alıp konuya girdi.

"Hicran hanım ne kadardır evlisiniz?" Hicran neler olduğunu anlamamıştı. Her ne kadar kocasına gitmek istesene doktorun dediklerini yapamadan gidemeyeceğini anlamıştı bu yüzden sakinleşip cevap verdi. "Ben... Saymadım, 3 yada 4 ay!"

Doktor başını onaylar gibi salladı ve sorularına devam etti. "Yakın zamanda kaza yada herhangi bir şiddete maruz kaldınız mı?" Hicranın aklına babasının konağında olanlar geldi, yutkundu ve zangır zangır titreyen elleriyle saçlarını kulağının arkasına koydu.

"Hayır." Hicranın bir tek elleri değil, sesi de zangır zangır titriyordu. Doktor bir diğer sorusunu sordu. "Peki çocukluğunuz da kaza yada şiddete maruz kaldınız mı?" Hicranın gözleri boşluğa kaydı. Ne diyecekti ki şimdi? Yine herşey zihnine doluştu.

"Evet! Neden soruyorsunuz?" Doktor derin bir nefes aldı. "Yaptığımız testler sonucunda yumurtalıklarınız da hasar tespit ettik." Hicranda tıpkı doktor gibi derin nefes aldı. Bu konuşmanın devamını ergenlik çağlarında da duymuştu Fakat o zamanlar neyin ne anlama geldiğini bilmediği için umursamamıştı.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin