Mardinin üzerine çöken gece dağıldı yerini ise güneşe bıraktı, gerçi bu gece çoğu kişinin hayatına sonsuz bir gece çökmüştü. Koltukta ağlayarak elbiselerini giyen Rojda karşısında ki Selime öfkeyle bakıp "Ne olacak şimdi?" Diye sordu. Kural belliydi, burası Mardindi ve işler Törelere göre ilerledi. "Evleneceğiz." Selim bunu söyledikten sonra gür bir kahkaha attı, Rojdanın şaşkın bakışları altında ezilen kahkahası kısa süre sonra son buldu.
"Ne olacağı mı var? Sen yoluna ben yoluma." Rojda bir anda delirmiş gibi ayaklandı ve Selime bağırmaya başladı. "Ne diyorsun be sen? Bir halt yedin temizlemesini de bileceksin!" Bu kez Selimde öfkelenmişti, kaşlarını çattı ve sigarasından son bir nefes çekip ayaklandı. "Ben mi dedim sana gel koynuma gir? Herşeyi sen istedin." Selimin kurtuluş planı çoktan hazırdı.
Herkese Rojdanın onunla kendi isteğiyle birlikte olduğunu söyleyip işin içinden çıkacaktı fakat hesaba katmadığı birşey vardı; Amed Ferzan, Rojdanın eniştesiydi. Bu işin ucunu bırakmazdı, hem Hicran için hemde Rojda için zira Amed'e göre bir kadın ancak kendi hür iradesiyle sizinle birlikte olabilirdi. Zaten normal olanıda buydu.
"Şerefsiz! Kim inanır sana he kim!" Rojdanın ağlamaktan ve bağırmaktan boğazı tahriş olmuştu beyni ise kelimelerle doluydu. "Neyi ispatlayacaksın lan? Kendi isteğinle geldin mekana, sonrada kendi isteğinle benimle oldun. Kim değiştirirki bu gerçeği?" Rojda delirmişti, Eline geçen ilk şeyi Selime fırlattı fakat bu karşısındaki alçak adamı dahada öfkelendirmekten başka birşey yapmamıştı. "Bana bak bir kez daha aynı şeyi yaparsan gebertirim seni! Şimdi yürü gidiyoruz." Rojda yine sürüklenmeye başlamıştı, tıpkı dün geceki gibi.
Onlar arabaya binerken Amed'de karısını kilitlediği odaya nihayet gelmişti. Hicran yerde uyuyordu, bu hali Amed'i kıydığı nikaha pişman etsede iş işten geçmişti. Nazikçe Hicranı yerden kaldırdı ve kucağına alıp yatağa ilerledi, bu sırada uykusundan ağır ağır uyanan Hicran, Amed ile arasındaki düşmanlığı unutup boynuma sarıldı.
İkiside çok özlemişti birbirini, hemde deliler gibi fakat ikiside inattı. Ne Hicran dönerdi kararından nede Amed (!) Sırtı yumuşak yatağa değen Hicran gözlerini araladı ve anında kendine gelip Amed'i itti. "Dokunma bana!" Hızla Gerileyen Amed ne olduğunu anlamamıştı taa ki Hicran öfkesini kusana dek.
"O kadını saran ellerinle dokunma bana!" Amed göz devirip Hicrana yaklaştı ve içine su serpecek müjdeyi verdi. "Meryemle aramda birşey olmadı, dün gece Holdinge gitmem gerekti hepsi bu!" Hicran göstermesede deli gibi sevinmişti. Evet nikah kıymıştı ama ona dokunmamıştı. Bu da birşeydir.
"Bu saatten sonra istediğini yapmakta özgürsün!" Hicranın öfkesi hala sürüyordu fakat Amed'in söylediği şeyle biraz duraksadı. "Ayazla aranızda ne geçti?" Bu soru Hicranın kafasını karıştırmıştı. Amed başta sorması gereken soruyu en sonda sordu üstelik olaylar arap saçına dönmüşken. "Seni ilgilendirmez." Hicran kestirip atmıştı fakat Amed kararlıydı, herşeyi öğrenecekti.
"Hicran beni delirtme. Soruma cevap ver." Hicranın bulanan midesi konuşmasını zorlaştırırken ağzında hissettiği acı tat ile kusacağını anlayıp ayaklandı, tam kapıya koşuyorduki Amed önünü kesip "Kaçmak yok anlatacaksın." Diyerek kollarını tuttu. Hicran zor durumdaydı ha kustu kusacaktı fakat yinede Amed'e çekilmesini söylemeyebildi. "Amed çık!"
Fakat kocası kararlıydı, Ayazı anlatmadan hiç bir yere gitmeyecekti. Hicran daha fazla dayanamadı ve ağzındaki suyu Amed'in omuzundan aşağıya koyverdi. İkiside büyük bir şok yaşarken Amed hızla karısını kucaklayıp yatağa yatırdı ve "İyi misin?" Diye sordu ardındanda üzerindeki gömleği çıkarıp yere attı ve karısının karşısında yarı çıplak kaldı. "Kusucam." Hicranın son sözü bu olmuştu zira uyarısı biter bitmez midesindeki bulantıya sebep olan herşeyi halıya çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEVEDAN
General Fiction"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Meydan okurmuşcasına Amed'in karşısına dikildi. Hayatında ilk kez biri Amed'e kafa tutuyordu ve bu durum onu bir hayli şaşırtmıştı. "Kes sesini...