3 gün sonra
Ferzan konağı derin bir yas içindeydi, Amed güçlü kalmaya çalışıyordu Fakat ananesinin ve kız kardeşinin hali kalbine ucu sivri bir ok saplanıyor gibi hissetmesini sağlıyordu. Hicran, Diyar ağayı kendisinin öldürdüğünü zannediyordu ancak o Diyar ağanın nefesinin daha erken kesilmesine sebep olmuştu zira Hicran ellerini kayınpederinin boğazına sardığında Azrail çoktan Diyar ağayı yanına almıştı bile.
Bu yüzden Hicran ayrı bir yas içindeydi. Hem kocasının öz kardeşini öldürdüğünü öğrendi Hemde kayınbabasını kendi elleriyle öldürdüğünü sanıyor, Hicran artık omuzlarında ki yük'ü taşıyamayacak hale gelmişti. Tek yapabildiği siyahlar içinde kocasının yanında onu teselli etmekti.
Bugün aşiretin yeni ağası açıklanacaktı. Amed kendisinin seçileceğini bildiği için rahattı fakat Diyar ağa ters köşe yapmayı seven bir adamdı, öldükten sonra bile bunu yapardı. Diğer aşiretin ağaları ve hanımağaları Ferzan konağına toplandı, kadınlar büyük salona geçerken erkekler avluda sedirlere kuruldu.
Hicran, gelin ağa olarak herkesle teker teker selamlayıp taziyelerini kabul etti ancak herkesle konuşmaktan dili damağı kurumuştu, bir bardak su almak için mutfağa doğru yola çıktı. Fark etmesene kardeşi Rojda da peşindeydi. Beraber mutfağa girdiler ve Hicran nihayet Rojdayı fark edip omuzunun üzerinden geri döndü.
Rojdanın kaşları çatılmıştı ve burnundan soluyordu. "Rojda? Neyin var?" Rojda, ablasının üzerine yürüyüp dişlerinin arasından tısladı. "Amed ağa olacak! Osmansa yine eziklenecek!" Hicran göz devirdi ve elini saçlarından geçirip sesli bir şekilde nefesini dışarı verdi. "Rojda İnan hiç umurumda değil." Rojda bu kez de ablasını omuzlarından itti.
Sendeleyen Hicran sinirlenmeye başlamıştı zaten günlerdir vicdanı onu boğuyordu bir de kardeşinin bencillikleriyle uğraşamayacaktı. "Benim umurumda ama! Sen ağa karışı olacaksın, Peki ya ben? Beni hiç düşündün mü?" Hicran gitmek için hamle yaptı çünkü bu saçmalığa daha fazla tahammül edemeyecekti ancak Rojda 10 kusurlu hareketten birini yapıp ablasını kolundan tuttu ve önüne savurdu.
Hicran daha fazla dayanamadı ve tokadını kardeşinin yanağına çarptı. Saçları önüne savrulan Rojdanın eli yanağına gitti ve öfkesi gözünü bir anda kör etti. "Amed ağa olduğu anda Kûreyşa hanım, kocasını senin zehirlediğini öğrenecek!" Hicran bu kez tezgahın üzerindeki bıçağı aldı ve kardeşinin boynuna götürüp üzerine yürümeye başladı.
Gerileyen Rojdanın sırtı duvara çarptığında bıçak etine değmeye başladı. "Sen varya benim çok canımı sıkıyorsun. Kûreyşa hanıma tek kelime edecek olursan, o doğurduğunun bir Ferzan olmadığını tüm Mardin öğrenir, sonra ne olur biliyor musun?" Rojdanın duvara değen avuçları terlemeye başlamıştı, ablasından böyle bir tepki beklemiyordu ancak Hicran sandığından daha dişli çıktı.
"İkimiz de o çok sevgili ağa kocalarımızın kurşunlarıyla uçurumun dibini boylarız." Rojda paniklemişti, boğazına dayalı bir bıçak vardı ve eğer ablasının sözünü dinlemezse bıçak yerini kurşuna bırakacaktı. "Şimdi uslu bir çocuk ol ve çeneni kapalı tut yoksa ikimiz de çok üzülürüz." Hicran bıçağı elinden bırakıp mutfaktan çıktı.
Az önce kardeşinin boğazına bıçak dayadığını yeni fark etti, koridorda aniden durup dakikalardır tuttuğu derin nefesini dışarıya verdi. Öfkesini kontrol etmekte güçlük çekiyordu ve bu onu olmaktan korktuğu insana çevirmek üzereydi, Hicran bir psikologdu ama önce katil oldu sonra da kötü bir abla! Gerçi katil olmadı, Diyar ağa eceliyle öldü.
Yinede bu gerçeği Hicran bilmiyordu ve vicdanı onu sarmaşık gibi sarıyordu. "Gelin ağam!" Duyduğu sesle irkilip sıkı sıkı yumduğu gözlerini açtı ve karşısında ki Şivan kahyaya döndü. "İyi misiniz?" Şivan kahyanın elinde bir kağıt vardı, muhtemelen Ferzan aşiretinin sıradaki ağası o kağıdın içinde yazıyordu. Hicran gözleriyle kağıdı işaret etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEVEDAN
General Fiction"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Meydan okurmuşcasına Amed'in karşısına dikildi. Hayatında ilk kez biri Amed'e kafa tutuyordu ve bu durum onu bir hayli şaşırtmıştı. "Kes sesini...