Pêvedan-36

12.9K 479 37
                                    

Media-Ferzan konağında asılı bir fotoğraf

Kûreyşa hanım aldığı tehditleri umursamamaya çalıştı, elinden geldiğince kutlamaların olmasını engellemeye çalıştı ancak Hicran buna mani olup, Altemura yapılan eğlencenin aynısını tertip etti. Bugün Kûreyşa hanımdan kurtulma zamanıydı.

Hicran planını kusursuz şekilde yapmıştı, herşey istediği gibi olacaktı. Katil olmak istemiyordu ancak huzuru başka şekilde de bulaması mümkün değildi zira Kûreyşa hanım yaşadıkça Meryemin bir ayağı hep bu konakta olacaktı. Derin bir nefes alıp dolabına uzandı. Yakasında ve dibinde gold rengi detaylar olan yeşil elbisesini alıp giyindi, saçını enseden salaş topuz yapıp bir kaç tel dışarı çıkardı. Yüzüne hafif bir makyaj uyguladıktan sonra oğlunada aynı renk takım elbise giydirip kucağına aldığı gibi odasından çıktı.

Kapıda bekleyen Selvi, gelin ağasının kucağından Altemur ağayı alıp uzaklaştı, Hicran ise planını uygulamak için mutfağa doğru yol aldı. Ev, Altemurun mevlidinde ki kadar kalabalık değildi ancak yinede bir çok kişi gelmişti! Mutfak ise tahmin edildiği gibi kalabalıktı, Hicran gülümseyerek ancak sert bir dille mutfaktakileri uyardı. "Hanımlar sizi dışarı alabilir miyim? Berfan sende." Herkes Gelin ağasının emrine uyup mutfağı boşalttı, Hicranda fırsat bu fırsat sakladığı ilacı çıkarttı.

Önce bir bardağa şerbet doldurdu ardından da ilacı döktü. Elleri titrese de vazgeçmedi, yaşamak ve yaşatmak için bunu yapmalıydı! Bardağı eline alıp şişeyi sakladığı yere koymak için uzandı, tam o anda arkasında bir ses duyuldu. "Abla?" Hicran korkuyla geri çekildi, ilacı ise eline hapsetti ancak Rojda şüphelenmişti. "Ne yapıyorsun sen?" Sorduğu soruya Hicran önce gülümsedi sonra kekelememeye çalışarak cevap verdi. "Hiç. Ne yapacağım?" Rojda hala şüpheleniyordu.

Bir kaç adım atıp ablasına yaklaştı, Hicran gerilmişti hatta gözleri seğirmeye başladı. "Kimi zehirleyeceksin bununla?" Bu soru Hicranı terletmişti, gencini temizler gibi öksürüp "Ne zehirlemesi?" Dedi. Soruya soruyla karşılık vermesi Rojdanın şüphelerini doğrulamıştı. "Kûreyşa anneme vereceksin dimi bunu?" Rojda tıslamıştı, Cümle içinde hem Kûreyşa ismini hemde Anne kavramını duymak Hicranı sinirlendirmişti.

"Saçmalama Rojda! Zehir falan Yok, kendi kafandan kurup durma." Rojda ani bir hareketle geri gidip ablasına "Bu yaptığının hesabını nasıl vereceksin çok merak ediyorum!" Dedi, sonra hışımla mutfaktan çıkıp merdivenler ilerledi. Panikleyen Hicran peşine düştü ve merdivenleri çıktıktan sonra kız kardeşini kolundan tuttuğu gibi ilk bulduğu odaya soktu.

"Çek ellerini üzerimden!" Hicran öfkeyle kardeşini kolundan tutup itikleyerek duvara vurdu. "Kimseye birşey demeyeceksin Rojda! Duydun mu beni?" Rojda histerik bir şekilde gülümsedi. "Merak etme senin, benim gibi deli bir kocan Yok! Sahip çıkar sana." Hicran bunu duyunca kaşlarını çatıp kardeşinin kolunu biraz daha sıktı, acıyla inleyen Rojda gözlerini kapattı. "O deli dediğin adam sahip çıktı sana! O olmasaydın şimdi ne halde olacaktın biliyor musun?"

Rojda, ablasını itip bir kaç adım ilerledi, Hicranın karşısında Meryem'den daha dişli bir rakip vardı. "Beni o deliyle evlendirerek şu hayatta ki en büyük hatanı yaptın abla." O da öz kardeşi Rojdaydı. Hicran artık anlamıştı, bu Konak'ta kardeşi falan yoktu. "Ferzanlar seni niye istemedi biliyor musun? Kusurlusun diye!" Duydukları Hicranı ardı ardına hayal kırıklığına uğratıyordu, zira bunları ona öz kardeşi söylüyordu! Meryem yada Kûreyşa hanım değil.

"Ama bana bak! Tek seferde gebe kaldım, onlara bir torun verdim! İşte bu yüzden sen değil de ben seviliyorum." Hicran histerik bir kahkaha attı. Rojda sanki Osmanın çocuğunu doğurmuştu. "Kızım sen nasıl bir gerizekalısın? Senin o tek sefer dediğin şey bir tecavüz!" Hicran hala gülüyordu, siniri o kadar bozulmuştu ki; Aynı zamanda gözleri de doluyordu.

PEVEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin