Hicranın elinden düşüp bin parçaya bölünen bardağın sesiyle bu kez bakışlar üst katın koridoruna döndü. Hicran teras koridorda dimdik bakışlarla atın üzerindeki kızı izliyordu.
Kızın yüzü kapalıydı fakat üzerinde beyaz bir elbise vardı. Hicranın korktuğu şey başına gelmişti! Rojda ablasına sıkı sıkı tutundu ve destek olmaya çalıştı fakat Hicranın bakışları buz gibiydi. Soğuk ve ifadesizdi.
Hicran ilk kez böyle bakıyordu. İlk defa kendini çaresiz ve savunmasız hissediyordu! Atın yanındaki Keko ağa, beyaz elbiseli kızın inmesine yardım edip elini tutarak Amed'e yaklaştı.
Olan biteni hayret ve öfkeyle izleyen Amed, karısının bakışları altında eziliyordu. Kûreyşa hanımağa, Hicranın çaresizliğini görünce öfkeyle ayağa kalkıp yanındaki yerini aldı. Evet kuma gelmesini o da istemişti ama bu şekilde olması hakaret sayılıyordu.
"Sen şöyle otur kızım. Bizim Amed ağayla konuşmamız gereken şeyler var!" Beyaz elbiseli kız, Keko ağanın sözünü ikiletmeyip avludaki sedire oturdu ve boynunu eğip kınalı parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Abla, gel biz içeriye geçeli..." Rojdanın sözünü kesen, ablasının sert tavrı olmuştu. "Bırak!" Kolunu kardeşinden kurtaran Hicran merdivenleri ağır ağır inip beyaz elbiseli kızın karşısına dikildi.
Kız, bakışlarını ellerinden aldı ama yinede Hicrana bakmadı. Gelininin öfkesine hakim olmak için kısa sürede yanında biten Kûreyşa hanım, Hicranın kolunu tutup dişlerinin arasından tısladı.
"Hicran sakin ol, önce bir öğrenelim ne olup bittiğini!" Kûreyşa hanım şu an gelinini en iyi anlayan insanlardan biriydi, zira o da yıllar önce aynısını yaşamıştı. Onlar avluda Hicranla ilgilenirken Diyar ağanın çalışma odasında fırtınalar kopuyordu.
Amed bir aslan gibi Keko ağaya kükredi. "Neler oluyor Keko!" Ses tonu, kopacak fırtınanın son ikazları gibiydi. "Hicranın gebe kalamayacağını artık tüm Mardin öğrendi! Keko da aşiretimize yardım etmek istedi. Ne var bunda?" Amed elini saçlarının arasından geçirip öfkeyle dudağını dişledi.
"Ne demek ne var! Siz bana sormadan nasıl böyle bir şey yaparsınız!" Amed cümlenin son kısmında elini babasının varaklı çalışma masasına vurup odada büyük bir gürültü kirliliği yarattı. "Mecburduk! Oturup Hicran gelini bekleyemezdik!" Bu kez devreye Diyar ağa girdi.
Zaten baştan beri o konuşuyordu, Keko ağa derin bir sessizliğe bürünmüş baba-oğul'u izliyordu. "Bekleyeceksiniz! Ben karımın üstüne kuma falan getirmem!" Amed'in sesi gittikçe kısılıyordu.
Babasına karşı verdiği ilk mücadele değildi, sonda olmayacaktı. "O zaman Hicran gelinin hakkında hüküm vermemiz gerekecek!" Amed'in kurşunu andırmayan gözleri Keko ağaya dönünce "Ne?" Diye tısladı.
"Kurallar belli Amed! Ya Hicran gelin babasının evine gidecek, yada üzerine kuma gelecek!" İkiside evliliklerine büyük bir darbe vururdu. Aslında bakılırsa Hicranın babasının evine dönmesi bir nevi boşanmaları anlamına gelirdi ve Amed yine başkasıyla evlenmek zorunda kalırdı.
Bu durumda Hicranın yanında olup kuma gelmesi daha mantıklıydı, fakat yinede Amed'in gönlü karısına ihanet etmekten yana değildi. "Baba yapma!" Amed'in yenik düştüğü nadir anlardan biriydi.
"Buna mecburuz Amed. Seçimini yap!" Keko ağa ve Diyar ağa odayı terk edince Amed öfkesine hakim olamadı ve masanın üzerindeki eşyaları bağırarak tek hamlede yere serdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEVEDAN
Ficción General"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Meydan okurmuşcasına Amed'in karşısına dikildi. Hayatında ilk kez biri Amed'e kafa tutuyordu ve bu durum onu bir hayli şaşırtmıştı. "Kes sesini...