Hüseyin Bey tayinini İzmir'e aldırtmıştı. İki gün sonra İzmir'e taşındılar. Ablasının oturduğu mahallede ev tuttular. Bu annesi için de iyi oldu. Kızına torunlarına yakın olması az da olsa acısını hafifletecekti.
Gerçekten de geçen zaman ve değişen mekan onlara iyi geldi. Ali okulu başarıyla bitirmiş, disiplinli, uslu bir genç olmuştu. Bu arada muziğe merak sarmış, gitar çalmaya heveslenmişti. Birgün arkadaşının gitarını eve getirmişti. Baba da erken gelince
"Bu ne oğlum, bu da nereden çıktı " deyince vereceği tepkiden çok korkmuştu.
Baba otoriter, disiplin hastasıydı. Ne zaman yatılıp, ne zaman kalkılmasına bile kendisi kararverir yapıya sahip biriydi. Evde öyle düzen kurmuştu ki herkes sorgusuz sualsiz, evde olmadığı zamanlarda bile onun dediklerini yapıyordu, aslında dediklerini değil de yaşam tarzıyla koyduğu yazılmamış kanunları icra ediyorlardı. Kızacağından korktuğu için babasına gitar çalmak istediğini anlatamamıştı. Onun aniden eve gelişi ve Ali'ni dinlemesi o günden babanın fikrini değiştirmişti. Ertesi gün eve elinde bir gitarla gelen Hüseyn Bey;
"arkadaşının gitarını geri ver...en iyisinin bu olduğunu söylediler" dedi. Ali çok sevinmişti. Babasının onun hayallerine karşı çıkmayacağını anlamıştı artık. Üniversite sınavlarını başarıyla vermiş, istediği fakülteyi kazanmıştı.
Oyuncu olma hayali onu bir zaman kaçtıkları Ankara'ya geri getirmişti. Anne hatıralarla dolu evi çok özlemişti. Ama gel gör ki Ali o eve dönmeye hazır değildi. Babaysa onu anlamış, ayrı eve çıkmasına izin vermişti. Her halde geçmiş günleri yeniden yaşasın istemiyordu. Annesi karşı çıktığında
"Koskoca adam olmuş artık, nasıl istiyor öyle yapsın "diye savunarak, kira parasını ödeyebileceğini söyledi.
"Baba, bir gün sana borcumu öderim. "
"Sen oku, kendine yet, bu bize yeter. He baştan söyleyim, kolay değil, öyle yalnız yaşamak. Annene güvenme. Yemekti, temizlikti, tüm bunları kendin yapacaksın, anneni yormana izin vermem."
"Ben senin oğlunum, yaparım. Hem anneme zahmet verir miyim?" diye tatlı bir sohbet de geçmişti aralarında.
O günden Ali hayatına yalnız devam etti. Öğrencilik yıllarında babasından harçlık almamak için hem çalıştı, hem okudu. Hic boş durmadı.
Akşamları haftada iki üç kez sahneye çıkıyordu. Hem de tekbaşına. Gitar çalıyor, şarkı söylüyordu. Üniversite bittikten sonra sahnede gitar çalmayı bıraktı. Artık kendini sadece tiyatroya adamıştı. Sahneyse -o da tiyatro olmalıydı.
"Gitar benim için bir arkadaş, bir sevgilidir. O benim dert ortağımdır. Onunla sırlarımı paylaşırım, onunla dertleşirim. Onu bırkmam, para uğruna da heba etmem." diyordu.
Günler, aylar bir birini kovaladı. Ali istediği mertebeye gelmişti artık. İşinde başarılı, yetenekli, prfosyenel, her kesin sevip saydığı ve tanıdığı bir adam olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarısını kurtaran adam veya Aktör(TAMAMLANDI)
AdventureYarısını kurtaran adam. Okuduğunuzda pişman olmayacağınız Wattpad'de rastlamadığınız farklı bir hikaye.Kitap çocukken kardeşinin ölümüyle psikolojik sarsıntı ve travma geçiren bir aktörün hayatını elealıyor. Zamanla bu sarsıntıyı atlattığını s...