Asya Ali'ye yüklendiyi için kendi kendini suçlyordu.
'Adamdan ne istiyorsun, söylemek istediği zaman söyler. Belki sen anladığın gibi değil, salaksın sen salak. Aldın işte cevabını adam incelikten seni kırmazken . Bir şey hissetmiyor demek ki, etse zaten şimdiye kadar söylerdi.' Asya kendine fazla yüklenmenin ağırlığına dayanamadı. Kendini yatağa attı ağlayarak. Ağlarken onunla geçirdiği her an film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti gitti. Kaçırıldığında onu kurtarmak için gösterdiği çaba, kurtarıldığı anda ise gözlerindeki sevinci görmemek için ancak kör olmak gerekirdi. Ya annesini kaybettikten sonra ona ulaşamamasının verdiyi telaşla gönderdiği o mesaj, ya onu teselli etmek için onunla karşılaşmaktan çekinirken bile evine gelmesi. O günden sonra ona kol kanat germesi.Her sıkıntısında yanında olması. Bütün bunların bir nedeni yok muydu? Yoksa her şeyi yanlış anlamış mıydı? Peki öyle diyelim, ya o tabloyu satın alması da tesadüf müydü? Kimsenin göremeyeceğini görüp de anlam veremeyeceği o tabloyu anlamıştı. Yüzlerle çift göz arasında kendine ait olan o gözleri tanıya bilmişti. Ya sadece beğendiği için aldıysa? Kendisi itiraf etmedi mi ağzıyla 'anladım' diye. Bunca cevapsız ve olumsuz soruların eşliğinde hönkür hönkür ağlıyordu Asya. İlk kez bir adam için akıyordu göz yaşları. Onu kaybettiğini düşünerek.
'Ya dostluğunu da kaybedersem?' korkusuyla daha da çok hönkürdü. Kalbi ezildi. Ağlarken uyuyakaldı yatakta.
Birisi durmadan zile basıyordu. Sanki sesler kafasının içinden geliyordu, gözlerini açtı. Günlerdi yatıyormuş gibi bir ağırlık vardı üzerinde. Yataktan kalkıp kapıya yaklaştı. Ali'ydi. Kalbi çarpmaya başladı. Ne yapacağını bilmeden kapıya yaslandı. Ali'yse zile basmaya devam ediyordu. Bu kez de salondan telefonun sesi duyuldu. Asya Ne yapacağını şaşırdı. Telefona mı baksın, kapyı mı açsın diye bir anlık düşündü. Gözlükten baktı tekrardan. Ali bir eli ile telefonunu kulağına dayamış, diğer eliyle zile basmaya devam ediyordu.
Asya yavaşça kapıyı açtı. Ali onu karşısında sağ salim görmenin sevinciyle
"Çok şükür iyisin. Çok korktum kapıyı açmayınca" dedi heyecanla.
Asya karşısında ağlamaklı duruyordu. Güzel demeye yetecek kadar, güzellik denen her neyse ondan nasibini almıştı. İncecik, biçimli burnu, yuvarlak yüzü, kestane rengi gözleri, kumralın belki de en güzel yakıştığı bu kızda bir de gülümseyince hafiften beliren küçük gamzesi vardı. Kestane rengi saçları omuzlarına dökülmüş, kızarmış, altı şişmiş gözlerini kismen saklamışt. Ali davet beklemeden içeri geçti ve arkasından kapıyı kapattı. Elindeki papatya demetini Asya'ya uzatarak
"Affet beni" dedi hayatında kimseden af dilememiş gibi acemice. Yaptığından utanan küçük çocuk edasıyla Asya'nın karşısında boynu bükük duruyordu. Affının cevabını almadan Asya'nın şişmiş gözlerini, solmuş yüzünü görünce suçluluk duygusu daha da artmıştı.
Elindeki çiçeği kapının sağ köşesindeki yerini yıllardır koruyarak, ayakkabıları saklama görevini ihmal etmeyen üzeri ise her daim boş olan dolabın üzerine koydu. Bir eliyle Asya'nın omuzundan tutup, diğer eliyle yüzüne dökülmüş hafif dalgali saçlarını kenara iterek, üzgün ve kederli bakışlarla gözlerine baktı. Asya kapının önünde şakın şaşkın duruyor ve karşısındakinin Ali olabileceğine inanmıyor gibiydi. Az önce kaybettiğini sandığı o adam şimdi canlı kanlı karşısındaydı. Ve ondan af diliyordu. Hatta saçlarına dokunmuş, omuzlarını tutmuştu. Ve o gerçekti, hayal filan da değildi. Hayal olup olmadığını kafasında ölçüp tartarken, tekrar o muhteşem, insanın içini ısıtan ve huzur veren sesini duydu. Sesinin her hali güzeldi ve kendisini görmese bile yıllarca sesine 'sarılarak' yaşaya bilirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/142979633-288-k21851.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarısını kurtaran adam veya Aktör(TAMAMLANDI)
AventuraYarısını kurtaran adam. Okuduğunuzda pişman olmayacağınız Wattpad'de rastlamadığınız farklı bir hikaye.Kitap çocukken kardeşinin ölümüyle psikolojik sarsıntı ve travma geçiren bir aktörün hayatını elealıyor. Zamanla bu sarsıntıyı atlattığını s...