Bölüm 30

263 26 112
                                    

Dedi ve sustu. Utandı. Yalnış bir söz söylemiş gibi utancını bakışlarına saklamaya çalışdı. Gözlerini aşagı dikti. Çimenlerin arasındaki bir taşı hedef seçmişti bu kez. Bakışlarının etkisinden çatlar gibi oldu, resmen renk değiştirdi. Tepelerinde duran ışığın etkisiyle taş renkten renge giriyordu. Yanındaki kadının etkisiyle halden hale giren kendi gibi. Durumu kurtarmak için sohbeti 360 derece değişti.

"Ee...sabahtan ben konuşuyorum. Senin iş ne yerde kaldı, ne yaptın, babalık testini yaptırdın mı?" Asya 'nın yüzü ciddileşti "evet o çıktı da"

"Peki neden üzgünsün ?"

"Annemle evlendirdikleri adamın ölümüne sebeb olmuşum meğerse, bu yüzden canım çok yanıyor "

"Hayır, hayır, sakın kendini suçlama. Senin hiçbir suçun yok. Belki de onların içinde en masumu sensin"

"Para için evlendirmişler o adamla annemi, annem kaçınca, babam olmadığı ortaya çıkmış. Dayanamamış,  kendini asmış"

"Kader" diye bildi sadece. Onun yerinde olmak istemezdi. 

 "Peki ne düşünüyorsun, şimdi ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum, anne, babamın ölümlerinden sorumlularsa ki sorumlular, dayılarımın cezalarını çekmesini istiyorum. Avukat da ispat etmemin imkansız olabileceğini söylüyor. Basit bir trafik kazası gibi görülüyormuş. Üstelik onlara çarpan adam da ölmüş"

"Ya öyleyse?"

"Öyleyse değil, kendi kulaklarımla duydum. Kaza kurmacaymış. Beni düşündüren anneannemin bundan haberi olup olmaması. Bunca yıl beni aramamalarından haberleri olduğu anlaşılıyor."

"Aslına bakarsan aramışlar. Baksana, anneannen dedenden habersiz sana para bile yollamış."

"Öyle, annem de onca yokluğa rağmen, bir kurşuna bile el sürmemiş."

"Öğrenince hangi tepkiyi vereceğini tahmin etmiş olsa gerek"

" Biliyor musun, dedem ölürken mirasının üçte birine ortak etmiş beni . Tüm o hengameler, kaçırma falan ondanmış. Ben de anneannemin bana gönderdiği para yüzünden olduğunu sanmıştım."

"Reddi mirası sağlamak içinmiş demek"

"Evet, insan gibi söyleselerdi keşke, onların paralarını kabul etmeyecektim zaten"

"Nasıl, kabul ettin mi?"

"Evet kabul ettim, ama kendim için değil. Hakkım olan mirası Mehmetçik Vakfı'na bağışladım. Babamın kefareti olsun. Annem için, benim için askerden kaçmış."

"Baba akrabalarından birilerini bulabildin mi, peki?"

"Hayır, bir annesi varmış, o da babamın öldüğünü duyunca vefat etmiş. Annemin akrabaları, annemin cenazesini kabul etmeyince, babamın da kimsesi olmayınca, onların cenazesi, benimde çocukluğum ortada kalmış" diye son cümleyi öyle hüzünle söyledi ki Ali'nin kalbi acıdı. Asya'nın ellerini tuttu, yanağından akan göz yaşını sildi. Kabuk bağladığını düşündüğü yaraları konuştukça sızlamaya başlamıştı Asya'nın.

"Üzülme"diye bildi sadece boğazı düğümlenerek.

       Ali Asya'yı evine bırakıp annesine uğramadan kendi evine döndü. Yalnız kalmak istiyordu. Uzun zamandır etrafını çevreleyen insanlardan kendisiyle baş başbaşa kalamamıştı. Kafasını dinlemek istiyordu. Yorulduğunu fark ettiğinde merdivenleri kalkıyordu. Kapıyı açtı evine attığı ilk adım yorgunluğunu unutturdu.

"İnsanın kendi evi gibisi yok." dedi anahtarı kapının yanında duran dolabın üzerindeki vazoya fırlatırken. Üzerine giydiği kareli gömleği çıkarıp yatağının üzerine attı. Tişörtünü çıkara çıkara banyoya girdi. Aylardı yıkanmamış gibi uzun süre banyoda kaldı. Çıktığında artık yorgunluk falan kalmamıştı. Eski alişkanliğını evinde birakıp gittiğinden ona kavuşmanın rahatlığını yaşıyordu. Yatağın yanında yerini koruyan gitarına baktı bornozlu adam. Kıvrılmış nem saçlrına, üstündeki  bornozuna aldırmadan, yalnızlığın verdiği rahatlıkla gitarı eline aldı, kılıfından çıkardı, saatin geceği gösteriğini düşünmeden sandalyesini pencerenin önüne, hep oturduğu yere çekti. Tellerini özlediği gitarına ilk kez dokunurmuş gibi önce okşadı, sonra sesini nazikçe ayarladı. Çalmaya başladı okumyı düşünmeden. Kalbinden  dökülen kelimelerle kendisi de yeni tanışıyordu...

Yarısını kurtaran adam veya Aktör(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin