Bölüm 23

217 27 89
                                    

Tüm bunları hatırlarken artık önceki gibi acı çekmediğini fark etti. Annesinin söylediği gibi "sıradan insanların başına gelen kaza" olduğu için mi idi, yahut o da hayatın her yüzüne alışmıştı ve iyileşiyordu. Her şeye rağmen bütün bunlara, böyle kazalara sebep olanlar vardı. Ve onlardan biri de kendisi olmuştu.
**********************
        Ali'nin  avukatla görüşmesinden iki gün geçiyordu. O Ankara'ya gidip İhsan'la yüzleşmesinin doğru olacağını düşünmüş, öncesinde de Nermin'le görüşmüş, Esra'yla İhsan'ın karısının daha önceden tanışdıklarını kendi kulakları ile duymuştu. Onu  resimlerde görüp beğendiğini, hakkında konuşurlarken işi iddaya kadar götürdüklerini söyledi. Nermin İhsan'ın Ali'nin herkesle samimi olmadığını, herkesle yakınlık kurmadığını, soğuk, yabani olduğunu söylerken de her şeyin Esra'nın 'ben onunla evlenirim bile' demesi üzerine başladığını anlattı.  Ali hakkında bilgileri İhsan'dan aldıklarını, Ali'yle   ilk karşılaşmalarının bile İhsan tarafından tertip olduğunu ayrıntılarıyla söyledi. Duygularının  bir oyuna alet edildiğini öğrenmişti. Resmen  şımarık, oyunbaz insanların oyununa gelmişti. Ne kadar aşağlayıcı duruma düştüğünü  düşününce 'arkamdan kıs kıs gülüyormuşsunuz demek ki. Allah sizi kahretsin. Ne aşağılık, ne adi insanlarmişsınız. Ben de salak gibi arkadaşım, kardeşim deyip yere göğe sığdıramıyorum seni. Allah'ın cezası..'

Öfkesini kontrol edemeyen Ali, kendi kendine bağırıyordu. 'Yene de bütün bunların bir nedeni olmalı, İhsan bana bunu neden yaptın?' soruları arabanın içerisinde yankılanıyordu. İhsan'ın ona yaptıkılarını hazmedemiyordu. Yolboyu bütün bunları düşündükçe 'Hayatımı mahvettiniz , sizin yüzünüzden gençliğimi yaşayamadım.' diye ellerini arabanın direksiyonuna vura vura bağırır, öfkesini direksiyondan çıkarıyordu. Bütün bunları görememesi onu çok  kızdırmıştı. Sakinleşmeye çalıştı. Olanların nedenini düşünmesi  her şeyi anlamaya yetmişti. 

Artık tiyatro binasına gelmişti. Arabadan inip hızla binaya girdi.   Müdürün odasına yaklaştığında içeriden gelen tartışma seslerini duydu, istemeden  de olsa durdu. Kapı aralıktı ve müdür de  İhsan'la tartışıyordu. Bağıra bağıra

"adamın belirli hayran kitlesi var, çoğu kişi onu görmek için geliyor tiyatroya.  Böyle yaparak yalnış yaptınız, işimizi tehlikeye attınız, sizin üzünüzden paralar kaybettik. Ya zamanı değiştirmek de ne demek? Ben sordum, soruşturdum. Size güvenmemeliydim. Merkezin müdürü bunu birilerinin istediğini söyledi. Hatta zararlarını ödeme sözü de vermişler. Bu kadar insanın ekmeği ile oynanır mı? Kim? Kim, bunlar? Senin bu işlerde parmağın var mı? Aralık olan kapıdan İhsan'ı gördü ve belli ki bu tezgahı da onlar düzenlemişti. Ali ondan bahsedildiğini anlayınca  dayanamayıp içeri girdi, kendine has tarzıyla  ve garip bir sakinlikle

"Hadi, söyle, söylesene kim olduklarını, ya  da kim olduğunu" diye sordu.  Bu kadar sakin sesle konuştuğuna kendisi bile şaşırmıştı. Müdür  istemsizce ayağa kalktı hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi yalaka bir tavırla;

"Ali Bey, hoş geldiniz, buyurun, buyurun oturun" diye yer gösterdi. 

"Sizin meselenizi konuşuyorduk." Ali

"duydum. Duydum da birilerine ayak bağı olduğumu bilmiyordum," diyerek İhsan'a baktı. İhsan öfkeden mi, utançtan mı kıpkırmızı kızarmış başını aşağı salmıştı. Ali sitem karışık hüzünle konuşmasına devam etti.

"Yirmi yıllık dostluğumuzu yıkacak kadar ne yaptım sana?" 

İhsan kafasını 'iyi yaptım, sen bunu hakediyordun edasıyla' kaldırıp

"Ya ben, ben sana ne yapmıştım? 

Ali ne derse desin karşısında ona inanamayacak bir adamın durduğunu fark etti.

Yarısını kurtaran adam veya Aktör(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin