Bölüm 17

189 36 84
                                    

Yüzünde tühaf ifadeyle mutfağa, annesinin yanına geldi, sofra hazırdı. Börekler, çörekler,çeşitli reçeller, bal, kaymak, menemen, peynir, zeytin, suçuk, salam Zehra Hanım oğlunu bulmuşken fazla yemeyeceğini bile bile ne bulmuşsa dizmişti sofraya.

"Anne, bunların hepsini ben mi yiyeceğim" deyip menemen tabağını önüne çekti.

"Bu bana yeter." dedi ve çatalı aldı, iştahla yemeye başladı. Yemeğini yerken annesi bir şey yapmadan onu izliyordu. Ali,

"sen neden yimiyorsun? " diye sorunca, Zehra Hanım,

"sen ye, oğlum, ben az önce yedim " diye cevap verdi ve elini çenesine dayayıp onu izlemeye devam etti. Ali iştahla yiyip içmesi ardından "ellerine sağlık, çok güzel olmuş." diye annesine teşekkür etti, peçeteyle elini, ağzını sildi. Masaya bıraktığı sigara paketinden bir tane çıkarıp yaktı, çiçekli bahçenin kokusunu içine çekercesine dumanı içine çekti. Dudaklarından, burnundan çıkan dumanlar yüzünü bir anlık görünmez etti. Zehra Hanım

"bir az sabretseydin, yemeği sindirip sonra içerdin be oğlum." dedi. Ali bu sözün üzerine her zaman olduğu gibi hiçbir şey demeyip, gülümsedi, elindeki sigarayı tablaya bastırıp söndürdü, dumanı elleriyle kenara itip, boğazını arıtladı, ardından annesinin halini hatırını sordu, ona tedavinin yaklaştığını, kontrölden sonra devam ettirmek gerektiğini hatırlattı.

"Sen merak etme, gelen ay ablan gelecek, onunla giderim kontrole"

"Hayırdır, önceki gün konuştum, hiç geleceğinden bahsetmedi "

"İşi varmış, öyle dedi"

"Kötü bir şey değildir inşallah. "

"Merak etme, belge falan lazımmış, onun için geliyor."

Aslında ablası annesi için geliyordu. Ali'nin hastanelerde kötü olduğunu bildiklerinden onu oralardan uzak tutmaya çalışıyorlardı. Bir az daha sohbet edip, karşılıklı birer fincan kahve içtikten sonra Ali karşı duvarda asılı duran saate baktı ve masadan kalktı.

"öğlen olmuş neredeyse, arkadaşlarla görüşmem var, ben çıkıyorum."

"Akşam yemeğine yetişir misin?"

Ali ceketini giyerken,

"zannetmem, ordan da eve geçerim, eşyalarım var alınası, yarın da erkenden yola çıkarım " diye bu kez de yalan söyledi. Her zamanki gibi yine yola gece çıkacaktı.

" Kendine iyi bak, dikkat et. "

"Hoşça kal, sen de iyi bak kendine, kendini fazla yorma." deyip annesini kucakladı. Zehra Hanım oğlunun yanaklarından, Ali ise annesinin ellerinden öptü. Kapıdan çıktı, asansöre binmeyip merdivenlerle aşağı indi. Zehra Hanım gözden kaybolana kadar  oğlunun arkasınca baktı ve ardından  kapıyı kapattı. Ali merdivenlerdeyken  Asya'ya burda olduğunu bildiren kısa bir mesaj yazıp,  telefonu cebine koydu. Sokağa çıkıp bir taksiye atladı.

Tiyatroya geldiğinde herkes oradaydı. Zamanını önceden belirledikleri oyunun tarihlerini değiştirmiş olduklarından dizinin  çekim saatleri ile çakışıyordu. Ali sinirle itiraz etti.

"Nasıl olur, her şey ayarlanmıştı, cumarteleri, bayramları salon bizim için kiralanmıştı"

"Ne yapalım, Ali Bey, öyle gerektiğini söylediler, mecbur kaldık. "

"Bunun cezası yok mu? Planlarımızı alt üst ettiler. Ben ona göre anlaşmıştım setle. Oyunumu oynayıp gidecektim."

"Oyun oynamakla bitiyor mu iş? Bunun provası var, şusu busu var."

"Yeterince prova yaptık zaten, aralarda da gelebileceğimi söylemiştim." Müdür

"ben bilmem bu iş çözülmeli, yapabiliyorsan, diziden ayrıl, buyur gel, yapamıyorsan, başka çözüm yolu yok." deyip kestirip attı. Ali çok kızgındı, ne yapacağını bilmedi, ne söylemek gerektiğini de .

"Ne diyosunuz? Benim anlaşmam var onlarla, nasıl boza bilirim, her şeyden önce, bu etik değil."

"Senin yaptığın etik de, bizim yaptığımız etik değil mi? Bir de sizin keyfiniz istediginizde girip çıkabileceğiniz bir yer değil burası. Burası tıyatro, tiyatro. Burası bir iş yeri."

"Ne diyorsunuz, efendim, ben de buranın tiyatro olduğunu biliyorum. Ve de tiyatro hakkındaki tavrımı da biliyorsunuz , bu role ne kadar emek harcadığımı da."

"Canım, söyledim, yine söylüyorum burası 'hoby evi' degil canınız istediğinde girip çıkasınız."

Ali çok şaşırmıştı. Müdürün ona bu kadar düşmanca kinlenmesinin nedenini anlayamadı, oyuncu değişikliğini kabul etmek zorunda kaldı. Heç olmazsa oyuncu fena değildi, oyununu katletmeyecekti. İstemeden olsa bile aylardan beri hazırlandığı rolü başka birine bırakmaya mecbur kalmıştı. Tiyatro binasından çıktığında saat 3'ü gösteriyordu. Öfkeliydi, sinirliydi. Zoruna gitmişti. Mesleğine ihanet ettiğini düşündükleri için çok üzgündü. Kendini toparlamaya çalıştı. Biriyle konuşmak iyi gelecekti. Telefonuna baktı, mesaj hale görülmemişti. Önce,

"Bir şey mi oldu acaba?" diyerek endişelendi. Ardından,

'ne olacak canım, işi gücü, vardır. Telefonla yatıp kalkmıyor her halde." deyip  kendi kendini sakinleştirdi. Oyuncu arkadaşarıyla yemeğe sözü vardı, onu hatırladı, dudaklarının altında mırıldandı;

'ayağımın altını kazmışlar resmen.' Oysa kalbi başka şey fısıldıyordu. 'yapmazlar.'
Onların tutumunu merak etse de içindeki kırgınlık hissi ağır bastı. Yemeğe katılmaktan vazgeçti.

                        *******
    Son bahar rüzgarları ağaçların tüm yapraklarını koparmaya söz vermiş gibi, olanca gücüyle sallıyordu. Hala rengini kaybetmeyen yapraklar direniyorlardı. Dayanamayıp yer düşenler ise ayaklar altında ezilir, ora bura savruluyorlardı. Bir anlık onları kendisiyle kiyasladı, ama bu kez yere düşmüşlerle değil, ağaçtakilerle.  'Savaşıyorlar' diye geçirdi kalbinden. Ne yapacağını bilmeden sokakta yürümeye devam etti. Yanından geçen insanların onu tanıdığa benzetir gibi bakmaları-başına koyduğu şapka ve gözlüğü onu kamufle etmeye yetiyordu-onu rahatsız etmiyordu. 'Sonuçta onu tanımıyorlardı. Her halde koskoca Ali Suray'ın sokakta yaya gezeceğini düşünmüyorlardı.' Telefonun sesi onu düşüncelerinden ayırdı. Asya'ydı

"Alo"

"Ali Bey, merhaba, kusura bakmayınız mesajınızı şimdi gördüm."

"Annemdeydim, o yüzden aramıştım, görüşürüz diye."

"Özür dilerim, geç fark ettim, işlerim vardı."

"Ya şimdi? "

"Nasıl?"

"Yani işlerin, yine işlerin var mı?"

"Bitti gibi"

"Görüşe bilir miyiz öyleyse?"

"Olur."

"Benim vaktim var. Ne zaman müsaitsen o zaman görüşelim"

"Siz söyleyin."

"Akşam saat 8'de, geçen buluştugumuz kafede. "

"Tamam, bana uyar."

"O zaman görüşürüz."

Yarısını kurtaran adam veya Aktör(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin