“Karadeniz…” diye fısıldadım duvarda en maharetli ressamın ellerinden çıkmış güneşli bir gün tablosu gibi duran pencereye bakarken… Yaz tatili yeni başlayıp ben bütün streslerimi eğlencenin dibine vurarak atacağımı düşünürken ailem tarafından bu sene düşen derslerim yüzünden Almanların Yahudilere işkence edip onları eşek gibi çalıştırdıkları toplama kamplarına benzeyen bir malikânede ders çalışmaya mecbur bırakılmıştım.
Orası aklıma gelince tüylerim diken diken oldu… Neydi benim günahım? Sahil kenarlarında bronzlaşmayı düşünürken her günün diğerinden daha bulutlu geçtiği bir memlekette beyazlaşmaya yüz tutacaktım…
Yalnızca bir saat öncesini düşündüm. Her şey ne kadar güzel ve tozpembeydi ama bir anda gotikleşmiş gri ve siyah bir ton almıştı… Buna kırmızıyı da eklemek lazım sanırım… Hem de kan kırmızı…
Yalnızca saatler önce her zamanki gibi yemeğe çağrıldığımda içimde her hangi bir endişe taşımadan büyük bir iştahla kurulmuştum sofraya. Yemeğin ortasında huzursuz görünen annem açmıştı lafı.
“Sinem, biliyorsun bu sene derslerin düştü…”
Seneye daha çok çalışmalısın gibi bir nasihat bekleyerek elimdeki kaşığı masaya koyup gözlerim tabağımda gelecek olan kelimeleri bekledim ama annem beklentilerime hiçbir karşılık vermeyerek “Bu yüzden yaz tatilinde dayının yanına gidip hiçbir şey seni engellemeden ders çalışmanı istiyoruz.” Dediğinde kocaman olan gözlerimi kaldırıp ona ve babama dikmiştim. Hayretler içindeydim… Ama evet o dağ başında bana hiçbir şey engel olamazdı, orada telefonun çekip çekmediğini bile hatırlamıyordum!
“Ya siz?” demiştim korkarak.
“Biz tatilin sonunda geleceğiz.” Babama çevirdiğimde bakışlarımı gözlerini önüne eğmişti. “Bu senin iyiliğin için.”
“Ben burada da çalışabilirim!” diye itiraz etmelerim bir işe yaramamış ve benim adıma karar verilmişti. Kaçan iştahımı da yanıma alarak boynumu büküp odama çıkmıştım. Orayı hatırlayınca bir kez daha ürperdim oraya en son gidişim bir korku filminin içine girişim gibiydi. Çıkışımsa kurtulan yaralı asker gibi… Ama bir yanım, kalbimin tamamı, gideceğim için seviniyordu… Onu görebilecektim!
Merhaba yeni bir hikaye :) Aslında Facede paylaştığım bir hikaye bu ama beğenmediğim fazlaca kısmı vardı şimdi oraları düzeltiyorum ve burada yeniden paylaşıyorum :) beğenirseniz yorum da isterim :) Multimedia'da Sinem var :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Ve Kırmızı
FantasyMasumluğun rengi nedir? Bence gridir, bir melek kadar masum bir bebek bile gridir. Çünkü o bebeğin rengini açıp beyaza dönüştürebilirsiniz ya da koyulaştırıp simsiyah yaparsınız. Ya bir melek yetiştirirsiniz ya da onu bir şeytana dönüştürürsünüz. K...