~29

7.7K 468 12
                                    

    Önümüzde akıp giden yol ve arabanın rüzgara çarpmasıyla oluşan sese alıştığı için bu gürültüyü bile uzayıp giden sessizlik olarak algılayan kulaklarım beni şimdiki zamandan uzaklaştırıp düşünce sarmallarından oluşan bir evrene sürüklüyorlardı.

     İçinde bulunduğum durumdan bir çıkış yolu, çıkmaz olmayan bir yol bulmak için uğraşıyordum ama beynimi patlatacak kadar düşünmeme rağmen ne yapacağımı hâlâ kestiremiyordum.

     Şevval “Sinem.” Diye lafa girdiğinde rüzgârın sesinin ne kadar kuvvetli olduğunu fark ettim.

     “Efendim?”

     Melek kadar saf yüzüne baktım cevap verirken. Tan bu kıza aşıksa eğer bunun için onu suçlayamazdım.

     “Sana sormam gereken bir şey var.”

     Söylediği şey beni iyice meraklandırmıştı. Soruları olan ve cevapları arayan insan hep bendim “onlar”sa aradığım cevapları taşıyanlardı. Bu değişimden hoşlanmadım desem bu kesinlikle koca bir yalan olurdu.

     Cevap vermeden yüzüne baktım, bu sessizliğim “Elbette sorabilirsin.” Demekti. Kaşlarını çatıp yola odakladı gözlerini ama o anda yolu görmediğinden emindim. Lütfen önümüze bir kamyon falan çıkmasın! Zaten çok hızlı gidiyoruz...

     “Herhangi bir yerinde , nedenini bilmediğin bir yara var mı? Yüzündeki hariç.”

     Elim o kızla ilgili hayali görürken bir anda gerçeğe dönüp ayağımı merdivene takarak düştüğümde oluşan kesiğe gitti. Sonra sorduğu soruyu düşündüm ve kolumda birden bire ince bir sızıyla ortaya çıkan kocaman yara aklıma geldi. Pekala o yaramı nereden biliyordu?

     “Niye sordun?”

     İçim yeniden ürperdi.

    “Sadece cevap vermeni istiyorum. Var mı, yok mu?”

     Belki bu yara hakkında bir şeyler bildiği için soruyordu… Belki mi? Cidden beynim artık çalışmayı durdurup istifa etmiş olmalı besbelli bir şeyler bildiği için soruyordu işte. Doğruyu söylemeye karar verdim. Her ne kadar bu kıza aşırı derecede sinir olsam da, saçını başını yolup o uzun beyaz boynunu koparıp bedenini sahil yolunun kenarına, kafasını asit kazanına atmak istesem de belki Eren’le ilgili bir şeyler söyleyebilirdi bana.

     “Evet var.”

     Kızın yola bakan gök mavisi gözleri bu cevabımdan sonra koyulaşmış gibi geldi bana.

    “Bu olduğunda Eren’in yakınlarında mıydın?”

    Evet yanımdaydı… Ama bunu ona söylemedim ne fark ederdi sessizliğim yeterince açık bir cevaptı zaten yine sessizlikten anlayabilirdi cevabın ne olduğunu.

     “Şimdi neler döndüğünü anlat bana.”

     Bir süre söyleyeceklerini kafasında toparlamak için sustuktan sonra ağzını yavaşça araladı.

    “Sana karşı açık olacağım, o yara Eren yüzünden oldu.”

    Gözlerim kocaman açıldı. “N-nasıl?”

    “Eğer siz görüşmeye devam ederseniz daha fazla yaran olacak ve bu yaraların çıkması hiç durmayacak.”

     “Ne zamana kadar?”

     “Sen ölünceye kadar…”

     Buna inanmam oldukça zordu. “Bu neden sadece bende oluyor?”

     Kolumdaki yaranın gerçekliğini aklıma getirmeden Şevval’in bu yalanı sırf ben Eren’le görüşmeyeyim diye ortaya attığını düşünüyordum.

     Gözlerini yoldan alıp bana baktı. “Çünkü Eren’i seviyor olan sensin.”

     Bu gerçeğin yüzüme vurulması bir anda darma duman etti beni, evet doğruydu ama onu seven bir tek ben olamazdım sonuçta oldukça ilgi çekici yakışıklı karizmatik ve nazikti…

     Ben fark etmeden evin önüne gelmiştik bile. Arabayı büyük demir kapının önünde durdurdu.

     “Bunu seni uyarmak için söyledim. Sonrasında yapacaklarına karışamam.”

     Sinirlice kapıyı açıp arabadan indim. “Üzgünüm ama buna inanmıyorum.”

    “İnanıp inanamaman önemli değil, gerçek bu… İlerde bunu sende fark edeceksin.”

     Kapıyı hızla çarptım ve ona arkamı döndüm. Arabanın gidişinin sesini duyduktan sonra dönüp yola baktım. Doğruyu söylüyor olabilir miydi?

Beyaz Ve KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin