~11

13.4K 666 50
                                    

Okuyanlardan yorum da rica edeceğim :)

     Ufak olsa da yüreğimi hoplatan bir sarsıntının ardından asansörün ışıkları titreyerek yandı. Ne olduğunu anlayabilecekmişim gibi gözlerimi asansörün tavanında ve dokunmatik numaraların üzerinde gezdirdim. Arka fon müziği ironik bir şekilde, kısık sesle asansörü doldurdu.

     Gözlerim gezintiye çıkma işinden sıkılıp yuvalarına geri döndüğünde yanımdaki kıza baktım. O da gözlerini tavandan çekip bana baktı. Yalnızca kısacık bir an sürdü bakışmamız. Bu kısacık anda düşündüm. O ayağa kalkıp asansörün ‘stop’ düğmesine dokunurken farklı koşullarda tanışırsak eğer arkadaş olup olamayacağımızı merak ettim. Asansör aniden durduğunda kararımı çoktan vermiştim. Bu mavi gözlü şirret kızın arkadaşım olmasını istemiyordum.

    Zehir saçan gözleri beni buldu, içgüdülerime uyarak ayağa fırladım. Fırlarken yerdeki ayna kırıklarından birini elimin içine, karşımdakine en rahat saplayacağım biçimde yerleştirmiştim.

     Onun uçan tekmeleri, sert yumrukları ve cüssesinden hiç beklenmeyen bir gücü varsa benimde elimde onu delik deşik edebileceğim bir cam parçam vardı. Kabul ediyorum sonum geldi. Umarım annemler geri kalan hayatlarını ölümüme sebebiyet verdikleri için pişmanlıkla geçirirler.

     Asansör yeniden harekete geçtiğinde biz, buraya sıkışmış birbirine ölümcül bakışlar atan iki kız, bunu hiç beklemiyorduk. İlk yaptığım iş düğmelerin üstündeki göstergeye bakmak oldu. 1 rakamı aşağıya kayarak yerini 2’ye bıraktı. Gözüme bir korsanın çatışmada yitirdiği elinin yerine takılmış kancayı andıran rakam bir kere sönüp tekrar yandıktan sonra kapılar ‘drink’ sesiyle beraber açılmaya başladı. Kız anında savaş pozisyonu almıştı bile.Onun omzunun üstünden ellerinde tanımlayamadığım ama silah olduğunu tahmin ettiğim bir aletle kapıyı hedef alan en az on adem ejderhası adamı görünce hiç şansı olmadığını anlamıştım. On kişi, bu kızı ciddiye alıyor olmalılar… Onun yerinde olmak istemezdim evet ama şu durumda kendi yerimde de olmak istemiyordum.

     Kızı alt edip kolunu bükerek yere yatırdıklarında beni fark ettiler ve tam anlamıyla şaşakaldılar. Aslında onlar ortada bir yol açarak ikiye ayrıldıklarında aralarından geçen kişiyi görünce bende şaşakalmıştım. 

    “Cemal!”

    “Şaka mı bu?” diye kendi kendine söylendikten sonra bana döndü “Sinem!”

     Ve son olarak ikimizde aynı anda konuştuk “Senin ne işin var burada?”

     İki saniye sonra fark ettim ki burada ne işi olduğu umrumda bile değildi. Sesimi yalvarır tona ayarladım.

     “Cemal bana yardım etmelisin, dayım burada olduğumu öğrenmemeli…”

     “Hey! Daha bu sabah benden kurtulmak için elinden geleni yapıyordun.”

     “Ama görmüyor musun? Durum şimdi çok farklı, lütfen.”

     Bir süre düşünmek için durdu. Lanet olsun şu halime bak! Ama ne yapalım denize düşen yılana sarılır.

Beyaz Ve KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin