Dilim damağım kurumuş gibi konuşamadım ağzımı açtığımda
Tan odamın ortasında durmuş bana gülerek bakıyordu. Onun bu tavrının korkumu daha da körüklediğini söyleyebilirdim. Saki bunu anlamış gibi duruşunu yavaşça değiştirdi ve bana göz kırptı.
"Gitmem lazım." diyebildim en sonunda Bu söylediğim yeterliymiş gibi sustum ve açıklama yapmadan cümlemi bitirdim.
"Nereye?" sorusu bir an o kadar komik geldi ki kaslarım gerilmiş bir halde olmasaydı büyük ihtimalle bir deli gibi katıla katıla gülerdim.
Neden bilmiyordu?Eren'in de bazı şeyleri bilmediğini hatırladım. Ceren beni çağırdığı günün akşamı ona "Gitmeli miyim?" diye sorduğumda, "Nereye?" demişti merakla. Anlayamamıştı.
"Şehre." diyerek tek kelimelik bir cevap verdim.
Gerçekten kafası karışmış gibi duruyordu. Şeytana pabucunu ters giydirmek böyle bir şey mi oluyordu acaba?Anlamak ister gibi yüzüme baktı.
"Ne tür bir şeytanlık düşünüyorsun?"
Bu söylediği kafamın içini karmakarışık bir hale sokmuştu. Cevap vermeden önce yutkundum.
"Ne haddime, şeytanlık senin işin..”
Bunu duyunca yüzünde oluşan gülümseme içimi dondurdu. İnkâr edemem ondan deli gibi korkuyordum.
"Madem iltifat ediyorsun, ucunda birine bir fenalık olmayacaksa bile seni istediğin yere götüreceğim."
Başka zaman olsa teşekkür ederdim, başka zaman değildi ve ben teşekkür etmedim.
Yarım ağızla "İnternet kafe..." dedim istediğim yeri belirtmek için sonra uzanıp yatağın yanında, yerde duran çantamdan cüzdanımı kaptım. Geldiğimden beri hiç ihtiyacım olmamıştı.Karanlık sisin o tehlikedeymiş gibi hissettiren ama hoşuma giden tonu dalga dalga koyulaşarak ikimizin etrafında çoğalmaya başladı. Odanın ortasındaki halı karanlık kusuyormuş gibi görünüyordu.
"Gözlerini kapatmanı öneririm." dediğinde hiç ikiletmeden kapattım. Kolları belime dolandı.
Saçlarımı savuran rüzgârla beraber gün ışığı kapalı göz kapaklarıma vurdu. Yeni kesilmiş çimlerin kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi ışığa açtım. Bir parka benziyordu burası. Yokuşun tepesinde durmuş, gökyüzüyle birleşen masmavi denize tepeden bakan bir parka.
Yanı başımda duran Tan denizle arama işaret parmağını sokarak parkın ucunda bir yeri işaret etti.
"Aradığın orda..."
İçime dolan bir korkuyla ona baktım ve emin olmak için sordum.
"Beni geri götüreceksin değil mi?"
Her şeyin elinde olduğunu bilen bir insanın rahatlığıyla ve elinde olan şeylere ihtiyacı olan bir insanı çileden çıkaracak bir gülümseme yayıldı yüzüne. Yine içim ürperdi.
"Elbette, burada bekliyor olacağım."
Ona güvenmiyordum ama 'Benimle gel!' diyecek cesaretim de yoktu.Dönüp orada duruyor mu acaba diye bakmamak için -bu beni çok zavallı gösterirdi- kendimi zorlayarak gösterdiği yöne yürümeye başladım.
Biraz sonra camında "@ kafe" yazan yeri gördüm ve hızlandım. Kadının dediği lafı durmadan aklımda tekrar ediyordum.Kafeye girip kendime bir masa açtırdıktan sonra sabırla ekranın gelmesini bekledim. Meraktan çatlamak üzereydim.
Kafe boş sayılırdı, duvar kenarına toplanmış bir kaç oğlan dışında kimsecikler yoktu.
Açılan bilgisayarda hiç vakit kaybetmeden internet ikonuna tıkladım. Bir çeviri programı bulduktan sonra kadının sesinin oluşturduğu kelimeleri boş karenin içine yazdım.
“Nî raibh a shocrû ar an doras?”
Altta hangi dilden Türkçeye çevrileceğini seçeceğim bir kutucuk vardı. Oradaki dillerin hepsini denemeye başladım. Ortalara doğru geldiğimde ve hala hiçbir ilerleme kaydedemediğimde moralim bozulmaya, sabrım taşmaya başlamıştı.
"İrlandaca" seçeneğine tıkladığımda ekranda "Bunu mu yazmak istediniz?" diye altta benim telaffuzunu yazdığım kelimelerin asıl yazılışı olan bir kutucuk belirmişti. Biraz inceleyip emin olduktan sonra tıkladım. Türkçe karşılığı belirdi o kadar otomatiğe bağlamıştım ki bir an fark edemedim ve az kalsın başka bir dili seçiyordum. Algılarım bir anda açıldı ve ekrana kilitlendim.
"Kapıyı tamir ettin değil mi?"
Ben o sırada kapıyı açmıştım ve kadın beni değil kendi kendine açılan kapıyı görmüştü. Sözler beynimde yerine otururken, İrlanda diye tekrar ettim içimden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Ve Kırmızı
FantasiMasumluğun rengi nedir? Bence gridir, bir melek kadar masum bir bebek bile gridir. Çünkü o bebeğin rengini açıp beyaza dönüştürebilirsiniz ya da koyulaştırıp simsiyah yaparsınız. Ya bir melek yetiştirirsiniz ya da onu bir şeytana dönüştürürsünüz. K...