~14

10.5K 570 9
                                    

    “Nedenmiş o?” dedi şaşkınca.

    “Bilmem içimden bir ses öyle dedi…” İçimdeki ses hemen daldı olaya YO HAYIR BEN ÖYLE BİR ŞEY DEMEDİM. Kapar mısın çeneni sevgili iç sesim, şu romantik ortamı bozma! SENİNLE DE KONUŞULMAYA GELMİYOR, YAKINDA İSTİFA EDİCEM O ZAMAN GÖRECEKSİN SEN GÜNÜNÜ. Ne güzel işte tazminat vermemiş olurum.

     “Daldın gittin.”

     İç sesimle yaptığım kavgayı bırakıp ana döndüm. “Hı ben mi? Yok sadece düşünüyordum. Seni benim odamın önüne hangi rüzgâr attı diye. Şimdiden söyleyeyim geçiyordum uğradım yalanına kanmam.”

     Gülümsemesini görmek kalbimi durdurdu. “Bilmiyorum. Sanırım bir şeyler beni buraya çekti.”

     “Ne gibi şeylermiş onlar?”

     Biraz bekledi, bende bekledim zamanım vardı nasılsa. Ya da ben zamanım olduğunu sanıyordum. İrem’in sesi doldurdu odanın içini. “Eren! Bende diyorum nerelerde bizim oğlan. Her yerde seni aradım.”

     Tebrikler İrem! Öldürmek istediğim kişiler listesinde Cemal’i de geçip en başa oturma şerefine nail oldun. Ben arkamı bile dönme zahmetine girmezken, Eren dönmekle kalmayıp cevap da verdi.

     “Buralardaydım.”

     “Evet görebiliyorum. Hadi gel, partide yokluğun hemen hissediliyor. Ha bu arada Sinem sende gelebilirsin.”

     “Elbette ki geleceğim.” Dedim arkamı dönerek.

     “Bekliyoruz.” Dedikten sonra kapıdan kayboldu. Eren kolunu bana uzatınca kıkırdayıp koluna girdim. Dün yaşadıklarım aklımın ucundan bile geçmiyordu. O yanımdaydı ve ben mutluydum. Beraber aşağı indik. Her adımda müzik sesi daha da belirginleşiyordu. Bodrum kata inen merdivenlere yöneldiğimizde anladım, müzik sesini neden odamdan duyamadığımı. Tabi içimde bir korku dalgası savurdu geçti. Bodrumda parti yapıyorlardı. Bodrum katta… Kurt adam yemekleri… Eren’e baktım endişeyle. O da bana döndü. “Bir problem mi var?”

     Hayır İrem’e yenilemezdim. O yüzden gülümsedim. “Hayır, hayır hiçbir problem yok.”

    “Tamam o zaman.”

    Biraz rahatlamak için sesi iyice belirginleşen şarkıyı mırıldandım. “Pembe bir mezarlık gördüm rüyamda, aşık cesetler şekerden tabutta… Gezinirken ciğerim doldu bir anda çürük çilek kokusuyla… Kalbi atan ölü bedenlerdi hepsi, hepsinin başında birer ölüm perisi…”

     Atmosfere nasıl da uymuş bu şarkı… Derisi mora boyanmış kapıyı açtı Eren, yerim ben seni ya… İçerisi Pembe, mor ve onların tonunda süslenmişti. Balonlar ve diğer şeyler. Duvarlar eflatun rengini taşırken yerde ki tüylü halı sade ve koyu pembeydi. Bu sefer daha küçük çaplı bir şeydi sanırım. İçeri girdiğimizde uçuk pembe koltuklarda oturanlar ve halıyı çiğneyenlerle kısa bir bakışma süremiz oldu. Bakışlar kanımı dondurmuştu ama Eren kolumdan çekip beni bir köşeye sürükleyince bu kısa bakışma anı son bulmuş oldu. “Ne yapmak istersin?” Eren’e baktım. 

     Ne yapmak isterim. Ayın sorusu seçilebilir… Buradan gitsek mesela… Arkamda sıcak bir nefes hissetmemle olduğum yerde çakılıp kaldım. Bu ateş kokusu her seferinde buz kesmeme sebep oluyordu. Yanımdan geçerken bana göz kırptığında hiçbir kasımı oynatamadan arkasından baktım. Ancak o kalabalığın içinde gözden kaybolunca rahatlayabildim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

    “Tan’la tanıştınız demek…” dediğinde Eren ona baktım.

    “Sakın sorma. O da mı böyle yerlere gelmekte zorunlu?”

    “Ne kadarda çok soru soruyorsun.”

    “Evet insanın kafası karışınca soru sorar.”

   “Bilmez miyim? Neyse dans edebiliriz?”

    Kaslarımı hafif yokladım, resmen git otur! Diye bağırıyorlardı… “Burası çok gürültülü, rahat konuşabileceğimiz bir yere gitsek.”

    “Söyleyeceklerin mi var?”

   “Hayır, senin söyleyeceklerin var.” Deyip yüzüne baktım. Mimiklerinde hiçbir değişme olmadı. Açıkçası bu sabah ormanda söyledikleri ve benden neden uzak durmaya çalıştığıyla ilgili büyük problemlerim vardı. Şimdi bir anda gelmiş ve yeniden bendeki eski tahtına kurulmuştu. Bu da anlamsızdı. Yengemle konuştukları, benim yaralarım… 

    “Haklısın.” Şaşırarak baktım yüzüne “Söyleyeceklerim var.” 

    Karamsar ifadesi beni, ‘Lütfen yine veda konuşması falan yapmasın’ diye dua etmeye itti. Ama istese de yapamazdı çünkü yıldız benim dileğimde karar kılmıştı. Eğer seçilen benim dileğim olmasaydı Eren benim odama gelmezdi.

     “Gidelim.”

     “Gidelim.”

     Daha yeni girdiğimiz odadan çıktık. 

    “Çatıya gidelim.” Dedim o dış kapıya yönelince, yengemin bizi görüp gelmesini istemiyordum. Çok geçmeden çatıdaydık, her ne yapıyorsa hiç yormadan beni buraya çıkardığı için son derece minnettardım. Gecenin hüküm sürdüğü gökyüzü bulutluydu, bulutların arasından dolunay görünüyordu bazen. Ürkütücü ve de romantik.

     “Başla.” Diyerek çatının kenarına oturup ayaklarımı sarkıttım. Yanıma oturdu. 

    “Haklıydın senden kaçıyordum.”

   “Yalan söylemek içine mi oturdu?” Güldüm.

   “Hayır ya da evet. Emin değilim. Sanırım nedenini merak ediyorsun?”

   “Deli gibi.”

Beyaz Ve KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin