Sınavlarım bitti! Artık eski tempoma geri dönebilirm! OKuyanlardan mutlaka ama mutlaka yorum istiyorum! Siz Cemal hakkında ne düşünüyorsunuz? :D -ve tekrar okumaya fırsatım olmadı, hatalarımız affola-
Cemal’in elindeki uzun, siyah silindire diktim gözlerimi. “Sana haber verirken bu kadar hızlı davranacağını düşünmemiştim.”
“Yengenin telefonundan beni aradığında kötü bir şey oldu diye az kalsın kalbime iniyordu!”
Gözlerimi silindirden çekip merak dolu suratına baktım. “Üzgünüm seni kendi telefonumdan arayıp numaramı alman tehlikesini göze alamadım.”
Kaşları yukarı kalkarken yüzüne o iğrenç sırıtış yerleşti. “Unuttun mu ben bir hırsızım numaranı çal… Pardon almak istesem sence bunu yapamaz mıyım?”
“Her neyse…” derken elimi ona doğru uzattım, ben bunu yaptığımda o da silindiri arkasına sakladı. Ben şaşkın şaşkın bakarken onun o lanet sırıtışı hala yüzündeydi.
“Önce… Bunu neden istedin? Kızı buldun mu?”
Aslında bu koca malikanede bir harita bulmam çok da zor olmazdı. Cemal’i çağırmamın nedeni verdiğim kararı ona da söylemekti. Yandaş toplama işini Eren’e bırakmam gerektiğinin farkındaydım ama Cemal daha önce pek çok defa paçayı kurtarmama yardım etmişti… Ayrıca büyü zamazingolarının işime yarayacağını düşünüyordum. Tıpkı şu an yaradığı gibi. Derin bir nefes aldım.
“Okrentes’in bana ve benim gibilere yazdığı bir kitap buldum. Ya da o beni buldu…”
“Sen… O kitabı buldun mu? Yalnızca birkaç efsanede adı geçen o kitabı! Nerede o?”
Yüzüne yerleştiğini ikinci defa gördüğüm o habis ışıltıyla, kitabı yastığımın altından çıkarıp göğsüme bastıra bastıra kaçma isteğimi zorlukla yuttum. “Neden onunla bu kadar ilgilisin?”
“Seninle ders çalışma bahanesiyle dayının çalışma odasına girdiğimiz ilk zaman bir şeyler hissedip hissetmediğini sormuştum.”
Evet bunu yapmış ve tüylerimin diken diken olmasına neden olmuştu. Beynimde bugün ikinci kez şimşekler çaktı. “Kitabı hissedip hissetmediğimi mi sormuştun?”
“Görmeyeli daha bir zeki olmuşsun sen! O kitabın bu evde bir yerde olduğunu biliyordum… Söylesene çalışma odasında mı buldun onu? Koleksiyonum için ne kadar güzel bir parça olurdu… Nasıl bir şey? Efsanevi bir güzelliğe sahip mi?”
O koca ve hantal kitapla efsanevi güzelliği yan yana getirdiğimde az kalsın kahkahayı basacaktım. Ah! Konudan uzaklaşıyorum. “Kitabı sana asla vermem. Onu aklından çıkar.”
Beş yaşındaki çocuklar gibi dudak büzdüğünde onu bağrıma basasım geldi. Bu yaşlı moruk insanı kandırmasını kesinlikle biliyordu. Konuşmaya kitapla başlayarak büyük bir hata yapmıştım anlaşılan. İlgisini yeniden kendime çekebilmek için büyük oynamam gerekiyordu. “Kızı bulmayacağım, oğlanı bulacağım.” İlk cümlemle yüzünde bir şaşırma peyda olmuş ikinci cümlemi duyduğundaysa kaşları çatılmıştı. Devam ettim. “Ve bunun için haritaya ihtiyacım var. Onu bana ver.”
Aramızda beter bir sessizlik sünerken büyük bir merakla bana vereceği tepkiyi bekliyordum. İrem’den sonra perdeyi açmadığım için odam karanlıktı. Dışarıda da güneş batıyor olmalıydı. Saat epey geçmişti. Dayım henüz bütün sakinlerini sessizliğin esir aldığı ölü eve gelmemişti. Eren’le neler yaptıklarını merak ediyordum. İyi olacak mıydık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Ve Kırmızı
FantasyMasumluğun rengi nedir? Bence gridir, bir melek kadar masum bir bebek bile gridir. Çünkü o bebeğin rengini açıp beyaza dönüştürebilirsiniz ya da koyulaştırıp simsiyah yaparsınız. Ya bir melek yetiştirirsiniz ya da onu bir şeytana dönüştürürsünüz. K...