~38

8.6K 457 36
                                    

   Başımı yattığım yastıktan kaldırdım ve yatakta doğruldum. Eren gittiğinden beri ne yapacağımı bilemez bir şekilde dört dönüp durduktan sonra içimdeki sıkıntı dolu hislerle birlikte kendimi yatağıma atmıştım. Beynim yapılacak en mantıklı hareketin Eren’i beklemek olduğunu bana telkin etmeye çalışsa da kalbim onu daha canlıyken binlerce ufak parçaya bölüp son nefesini vermesini zevkle izlemek istiyordu. Düşüncelerim, duygularım ve kurtarmayı kendime görev bildiğim iki küçük çocuk arasında, Pasifik’teki bermuda şeytan üçgenine sıkışmış, hızla batan bir geminin kaptanı gibi hissediyordum.

    Odamın kapısının açılmasıyla hızla yerimden fırladım. Gelenin Eren olduğunu düşünen kalbim az önceki işkence planlarını unutup saniyeler içinde 300km/hz’a çıkmayı başarmıştı ama yanılıyordu. Kapının arkasından çıkan sapsarı baş soğuk ve itici kuzenim İrem’e aitti. Yüzünde yine aynı kibirli ifadeyi muhafaza ediyor olsa da gözlerinin arkasındaki korkuyu okuyabiliyordum.

    “Bu ne büyük bir sürpriz!” Bunu o kadar alaycı bir tonda söylemiştim ki kendi kendime bir yumruk çakasım geldi ama İrem bunu umursamamıştı bile. Güneşin, cılız ışıklarını içeri doldurmaya çalıştığı pencereye doğru gidip perdeleri kapadı. Kılımı bile kıpırdatmadan olduğum yerde sadece gözlerimle hareketlerini takip ediyordum. Attığı ağır adımlar ve her adımından sonra bedeninin zarifçe kıvrılması onu İngiliz soylularından biri gibi gösteriyordu. Uzun ve ince parmaklarını teniyle tam bir tezat oluşturan koyu renk perdeden çektikten sonra bana döndü. “Kalbinin atışından beni beklemediğin belli zaten.” Sesindeki dalga geçer ton benim sesimi solda sıfır bırakan cinstendi. Yine de ona yenilmeye niyetim yoktu. İrem’le başa çıkmayı öğrenmiştim.

    “Burada ne arıyorsun?”

    Burnundan aldığı nefesi derin nefesi bıkkınlık veren bir şeyle karşı karşıyaymış gibi yavaşça yine burnundan bıraktı. “Babam ve annem bize çok fazla şeyi sürekli saklamamızı öğütler. Dikkat çekmeyin, insanlara dokunmayın, aranızda dikkat çeken şakalar yapmayın! Ama senin buraya geleceğini söylediklerinde bize ‘Çok ağır olmayacak şekilde onun bildiğinden bambaşka bir dünya olduğunu ona hissettirin.’ Dediler.” Susup gözlerimin içine baktığında kaşlarımı çattım. Cemal’in söylediği doğruydu demek, dayım benden saklamak istememişti, ama bunu neden yapmıştı? Kaşlarım eski halini alıp gözlerimin kocaman açıldığında İrem’le bakışlarımızdaki duygular kesişti. “İlk başta ben de nedenini anlamamıştım ama…” elimde olmadan lafını kestim ve düşüncelerim bilinçsizce dilime döküldü. “Beni alıştırıyordu bilmediğim bu dünya için…”

    “Ve bu dünyanın tehlikeleri için. Bir anda kendini varlığından bile haberinin olmadığı bir dünyanın içinde bulsaydın, gelecek bütün tehlikelere açık olacaktın ama yavaş yavaş alışırsan en azından kendini koruyabilirdin.”

   Soluk yüzüne baktım. Karnının önünde kavuşturduğu elleriyle tıpkı yengeme benziyordu. Aynı zerafet ve aynı tehlikeli aura…

   “Bunu neden şimdi söylediğimi merak ediyor olmalısın. Sormuyorsun, çok merak ettiğin halde fazla soru sormuyorsun. Garip bir insansın.”

   “Sormuyorum çünkü duyacaklarımın beni korkutacağının farkındayım ama artık şu anda olduğumdan daha fazla korku içinde olamam. Neden anlatıyorsun bunu?”

    Bakacak daha ilginç bir şey arar gibi gözleri odanın içinde gezindi. Bulamamış olacak ki bu gezintinin sonunda gözleri yeniden benimkileri buldu. “Eren, babamla bir şey konuştu. Bizim duymamızı istemediler. Gizli bir şeydi.” Demek Eren ilk olarak dayımla konuşmuştu. Belki benim de Eren’den önce dayıma söylemem gerekiyordu. Eren benim kalbimi defalarca hiç acımadan kırarken dayım beni her şeyden korumaya çalışmıştı. “Ve sonra babam, anneme eve göz kulak olmasını söyleyerek Eren’le beraber gitti.” Gözlerini kapattığında kaşları üzgün bir insan gibi yukarı doğru bir yay çizdi. “Parçaları birleştirmek zor değil. Bir savaşın olacağını biliyordum ama bu kadar yakın…” Sustu ve odadaki gergin sessizliğin konuşmasına birkaç dakika izin verdi. Sanki yaşamam buna bağlıymış gibi dikkatle onu izliyordum. Olacak olan savaş benim suçum değildi ama bu kadar erken olması benim suçumdu. Akrabalarımı ve tanıdığım, tanımadığım insanları hazırlıksız olarak bu savaşın içine sokacak olan bendim Eğer… “Tanıdığım birine zarar gelirse seni affetmem!” Kendimi affetmem… “Nereye gidersen git, cehennemin ateş dolu deliklerinden biri olsa bile gelir seni bulurum. Anladın mı?”

    Her şey çok ciddiydi ve ben en başından beri bunun farkındaydım. İçimizden birilerine zarar gelebileceğinin hatta ölebileceklerinin de bilincindeydim. Başımı dikleştirip duruşumu düzelttim ve ona kararlılıkla baktım. “Hiçbir garanti veremem İrem. Kendi hayatım için bile hiçbir şey diyemem. Sadece gücüm yettiği kadar diğerlerini koruyacağım. Kimseye bir şey olmaması için uğraşacağım. Gerekirse kendimi feda ederim!”

   Şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerine baktım. Göz yuvalarının içinde yaşlar parıldıyordu. Hafif aralanmış titreyen koyu renk dudakları, soluk teni ve hafifçe dağılmış at kuyruğuyla Da Vinci’nin duygu dolu kusursuz tablolarından birini andırıyordu.

   “Sana güvenmiyorum.” Diye fısıldadı. Bunu anlayabilirdim. “Ama babama ve diğer herkese güveniyorum.” Odaya girdiği adımlardan daha hızlılarını atarak kapıya ulaştı ve bana bir kez bile bakmadan odadan çıktı. Ben de arkasından bakmadım. Artık ne yapacağımı bilmez bir şekilde odamda dolanmayı bırakabilirdim çünkü sevgili kuzenim ilk defa bir işime yaramıştı. Şimdi ne yapacağımı biliyordum. Eren yaklaşan savaş için hızla hazırlanırken ben de elimden geldiğince çabuk olarak o çekik ufaklığı bulacaktım. Ceren’in beni zorla sürüklediğinde yaptığı geldi aklıma. Dünya haritasına odaklanmamı sağlamıştı ve bu işime yaramıştı Nadine’yi görmüştüm. O zaman büyük bir dünya haritası işim görürdü. Yeraltındaki deposunda nadir şeyleri saklayan bir hırsız tanıyordum.

   Bölüm çok kısa olduğu için üzgünüm ama bildiğiniz gibi sınav haftasındayım, kaç gündür kahveyle beslenen ve zerre uyumayan bir vampire döndüm. ilginize ihtiyacım var bana yorum yapın! Lütfen :3  

Beyaz Ve KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin