Keyifli okumalar 🎶
Yorum ve vote atmayı unutmayın❤️
Namjoon'un ağzından;
"Depoya adam götürmüşler." telefonu kapadığım gibi konuşmuştum. Ayağa kalkıp elimle Jungkook'u gösterip "Hadi Jungkook." dememle o da kalkmıştı.
Gitmek için kapıya yöneldiğimizde odadaki diğer üçlüde kalkmışlardı ki onlara dönüp " Taehyung yaralısın, dinlen." diyip diğer ikiliye döndüm. " Hyung, yerini öğrendiğimizde sizi ararım." dedim ve beni beklemeden çıkan Jungkook'a yetişmek için hızla odadan çıktım.
***
Adamların dediklerine göre Daniel'in bir adamı şuan elleri ve ayakları arkadan sıkıca bağlanmış bir şekilde önümüzde ki siyah demir bir sandalyede oturuyordu. Biz gelene kadar iyi benzetmiş olacaklar ki eli yüzü kan içindeydi ve üstündeki beyaz gömlek hafif yırtılmış. Ama hala bir cevap alamamışlardı.
"Daniel nerede?" diyerek söze başlamıştım. Yaklaşık bir dakika geçmesine rağmen cevaplamayı geçtim kafasını kaldırıp bizimle göz temasından bile kaçınıyordu.
"KONUŞSANA!"
Ben adamın hemen karşısında ona yukarıdan bakarken ona sinirle bağıran Jungkook bizden biraz geride duruyordu.
Genellikle sessiz bir yapıya sahipti -bizim yanımız hariç- iş üzerindeyken hep geride durur gizli bombamız olurdu. Aramızda ki en güçlü oydu.
Eğer bu çocuk bir renk olsaydı kesinlikle gri olurdu. Çünkü bahar yağmurları gibi bir anda şiddetli bir şekilde sinirlenip bir anda normale dönerdi. Buna rağmen çok tehlikeliydi. Adeta siyahla beyazın birbirine karışımdan oluşmuş gibiydi.
"B-ben bilmiyorum." Jungkook'un bağırması üzerine kekeleyerek konuşmaya karar vermişti sonunda. Korktuğunu hissettiğimden iyi polis kötü polis oynayacaktım onunla. Kafamı suratı hizasına getirip
"Eğer söylersen, seni ondan korurum." ellerimi arkamda bağlayıp kafamla Jungkook'u işaret ettim. "Eğer bana konuşmazsan, onu burda seninle yalnız bırakırım ve seni asla istemeyeceğin bir şekilde konuşturur. Hem biz yorulmayalım hemde sen canından olma." diyip sağ elimi omzuna koyup sıkarak karşımdaki bedene sırıttım.
Sanırım konuştuklarım onu ikna etmiş olacak ki kafasını aşağı yukarı sallayıp kekeleyerek konuştu. "Ta-tamam, tamam konuşacağım."
"Haa şöyle." dedikten sonra elimi omzundan çekip karşısında dikilip tekrar havadan bakmaya başladım.
Suratıma biraz baktıktan sonra cevap beklediğimi belli edercesine kaşımın tekini kaldırdım. Anlamış olacak ki
"Ama..." dedi. Jungkook'a bakarak "beni ondan koruyacak mısın?"
"Jungkook dışarı." diyerek onun istediğini kabul ettiğimi ona belli etmek için yüzüne bakıyordum.
Jungkook, dışarı yönelmek yerine adama yaklaşmaya başlamıştı. Adamın bağlı olduğu sandalye kadar yavaş adımlar ve çok ciddi bir suratla yürümüştü. Yanımdaydı şimdi. Tam adamın karşısında ikimizde pür dikkat Jungkook'a bakıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
FanfictionKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!