Keyifli Okumalar
Hoseok'un Anlatımından;
Birini sevince insan onu asla unutamaz, unuttum sanar ancak kokusunu duyduğu an da farkeder. Çok özlemiştir onu her şeyden çok. Özellikle kanından canından olduğunu bildiği zaman.
Dün gece Yun'un gözlerinde buna şahit olmuştum. Onu sadece Yoongi Hyung'u özlediği zaman baktığı gibi baktı o kadına da. Kırgınlık dolu gözlerinde saklayamadığı özlemle. Tüm masumiyetiyle.
Şahit olduğum olay karşısında ne yapacağımı ya da nasıl hareket etmem gerektiğini gerçekten bilemedim. Benim kollarımda tüm dünyayla yarışırcasına ağlayan Yun, o kadının sesini duyduğunda bile susmuştu. Sadece sesini duymasıyla..
Minik elleriyle uyuduğunda bile sımsıkı tutuyordu onu. Sanki bir daha gitmesin diye kendi ellerine kelepçelemişti ellerini. Ne kadar sıkı tutsa da uyuduğu an koparıp almıştım onu o kadından. Kim olduğunu, ne yapmaya çalıştığını ya da gerçek annesi o muydu bilmiyordum. Yun'u asla tehlikeye atamazdım.
Yoongi Hyung ilk karşılaşmadan beri ne olduğu bilinmeyen o lanet çeteden ve Kai'den hiçbir zaman haz etmemişti. Bir bokluk çıkacağı adamın içine doğmuştu demek, onların iş kurmayı geç bara bile gelmelerini istemiyordu.
Tüm amaçları bu muydu yani? Bir bebeği aramıza sokup bizi mi bitireceklerdi?
Bir bebeği içimize sokup bizden ne tür bir zarar verebilirlerdi? Bu tamamen saçmalıktı. Ya da başka bir amaçları vardı bunu bilemezdim.
Amaçları ne olursa olsun o kadının bakışlarını görmüştüm en az Yun'unkiler kadar özlem doluydu ama bir yandan da suçluluk ve pişmanlık doluydu. Seviyordu o da Yun'u. Ama seven bir anne nasıl vazgeçerdi evladından? Nasıl bırakırdı canını sokağa..
Yun'un onun çocuğu olduğu gerçeğini daha ben kabul etmiyordum. Şimdi nasıl gidip çocuklara 'ben belki Yun'un annesini bulmuşumdur yani tamda bilmiyorum ama gözlerinden öyle hissettim' diyecektim. Tamamen saçmalıktı bu zaten böyle bir olayı Yoongi hyung duyduğunda ilk yapacağı şey suratıma bir yumruk geçirmek olurdu.
En iyisi kendimi söylemeye hazır hissedinceye kadar söylememeliydim. Gece herkes bir iş ile meşgul olduğundan, gün içinde dağılmış ve dinlenmeyi tercih etmiştik. Bende dinlenmek istiyordum ama ne gözüme vuran güneş ne de beynimdeki düşünceler buna asla izin vermiyordu.
En iyisi bugün Bangtan'da söylemeye çalışmalıyım. Sonuçta Yun benim kızım değildi ve bunu bilmeye babasının hakkı vardı. Nasıl tepki vereceklerini az çok tahmin edebiliyordum ve Yoongi Hyung'u düşünmek istemiyordum.
Fakat bundan daha ne kadar kaçabilirdim? Kaçamazdım. Bunu yapamazdım. O gün çatışmada bilerek Yun'u bırakmış olma ihtimalleri vardı bunu görmezden gelemezdim. Belki bizim için bir tehditti. Hepsinin bilmesi gerekiyor ve ona göre hareket etmemiz gerekiyordu.
Bunlar tamamen aklımın bana çeşitli oyunlarıda olabilirdi. Ancak önlem alınması gereken bir konuydu ve ileride gerçekten bize zararı olacak bir şey ise, her ne kadar bize zor olsa da bunu en kısa zamanda çözmeliydik.
Fakat bunların tamamen kuruntu olmasını istiyordu kalbim. Yun bize geldiğinde onunla ilk tanışan ve yakın davranan bendim. Onu ilk gördüğüm halini hatırlıyorum ağlayan minik gözleriyle tüm dikkatiyle bana bakıyordu. Biz bile daha önce hiç görmediğimiz bir bebeğe ilk başta böyle davrandıysak annesi bunu ona nasıl yapmıştı? O minicik bedeni nasıl bırakmıştı bir başına sokağın ortasına? Yapamazdı. Bir anne onu isteyerek canınından ayıramazdı, bunun altında başka olaylar vardı emindim. Biz bile onu kısacık zamanda bu kadar sevmişken bir anne yapamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
Fiksi PenggemarKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!