Keyifli okumalar 🎶
Yorum ve vote atmayı unutmayın ❤️
Yoongi'nin Anlatımından;
Bizimle iş yaparken bizi hafife aldığı için bir insanı daha pişman etmiş ve mekanımıza dönüyorduk. Yaptığımız şeyden dolayı bizi hafife almamaları gerektiğini belli edercesine Daniel'ın cesedini bir tabuta koyup üzerine ufak bir not yazmıştık. O tabutu da Daniel'ın mekanına göndermiştik.
Amacımız sadece Daniel'dan sonra onun yerine geçecek adama göz dağı vermek değildi. Amacımız tüm yeraltı dünyasına 'KRAL HALA BİZİZ' demekti. Ki bunu sonuna kadar diyebilirdik.
Bangtan'dan içeri dahi girmeden içerideki ses bize doğru geliyordu. Sesi duyduğum anda aklımda olan tek şey garip bir şekilde sadece ses yığınının rahatsız olup olmadığını düşünmeye başlamıştım. Kafamı sağa sola sallayıp kendime gelmem için yanağıma ufak bir tokat atmıştım sonra içeri ulaştığımızı farkettim.
Neden bu kadar ses yığınını düşündüğümü dahi bilmek istemiyordum. Hayır ona sevgi duymaya falan başlamamıştım. Çünkü ben öyle hemen birine içi ısınan bir tip değildim. Hele çocukları seven çocukları geç bebekleri seven biri asla değildim.
Ona acıdığım için böyle davrandığımı düşünüp kendimi avutuyordum. Ona karşı merhamet yok! Asla onu sahiplenme duygusu yok! Hiçbir şey yok. Evet evet ona kesinlikle sadece acıyordum.
Bende onun gibi çok küçükken terkedilmiştim bu yüzden sadece kendimi onun yerine koyup sadece onun hissettiklerini anlayabiliyordum o kadar.
Annesi babası bulunacak ve gidecekti bu süreçte de kendimi ona kaptırmamalıydım. Evet kesinlikle bulunacaktı. Hatta belki şuan onu arıyorlardı. Nerden bilebilirdim ki. "Sadece bir hafta. Sadece bir hafta.'' diye tekrar etmeye başlamıştım.
''Hı? Duyamıyorum seni Hyung. Bir şey mi dedin? '' demişti önümden yürüyen Namjoon. Çok kalabalık olduğundan ne dediğini zar zor anlamıştım . Sadece kafamı sağa sola sallamış bir şey olmadığını belirtmiştim.
Bangtan her zaman ki kalabalığından ödün vermeyerek geceye başlamıştı. Her zaman olduğu gibi dans pistinde bir grup çılgınca dans ediyordu. Dans etmelerini sağlayan müziği çalan kafası çoktan başka diyarlar da gezen çılgın dj ise önünde ki müzik aletini parçalarcasına hareket ediyordu. Etrafta içkiden sızanlar ya da sızmaya çalışanlar. Köşeler de sanki hiç kız görmemiş gibi bulduğu kızı sömüren insanlarla doluydu. İşte her zaman ki Bangtan'dı.
Sonunda pistin kalabalıklığından uzaklaşmış ve hızlıca merdivenlerden inip toplantı odasına ulaşmıştık.
Kapıyı açtığım anda hemen bana dönüp gözlerimin içine bakan minik ses yığınını görmemle her şey uçup gitmişti kafamdan. Delicesine kollarını çırpıp etrafına gülücükler saçmaya başlamıştı. Yaptığı sevimlilikleri görünce asılı olan suratım istemsizse gülmeye başlamıştı.
Tabi ki bu gülüşümü ses yığınından başka kimsenin görmesine gerek yoktu. Hemen kimsecikler görmeden anında soldurmuştum gülüşümü.
''Ya seni yerim, sen baba ve amcaları mı özledin he?'' diyerek hemen Min Hee'nin kucağından alıp oynamaya başlamıştı Hoseok.
Artık bunu cidden aldırmıyordum. Salak Jimin yüzünden ses yığınının babası damgası yemiştim ve bir virüs gibi hızla yayılmıştı bizimkilerin içinde. Min Hee'de hemen peşinden ayağı kalkıp hafif eğilerek gülümsemişti hepimize.
![](https://img.wattpad.com/cover/146507784-288-k801959.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
FanfictionKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!