Bölüm 4

969 68 70
                                    

Keyifli okumalar 🎶

Yorum ve vote atmayı unutmayın ❤️

Jimin'in Anlatımından;

"İyi. Yürü hadi bir an önce kurtulalım şu ses yığınından"

Yoongi Hyung'un bana doğru seslenmesi ile kucağımdaki miniği daha düzgün bir pozisyon da tutup peşinden odadan çıktım.

Bebek çok fazla ağlıyordu. Her ne anlatmak istiyorsa anlayamadığım için kendimi suçlu hissediyordum. Çünkü sesi kısılmıştı. Artık sesi öncekinden daha sessiz geliyor ama öncekinden daha da çirkin çıkıyordu. Hele o minicik gözlerinden akan gözyaşları içimi dağlıyordu. Ona cidden yardım etmek istesem de anlayamadığımdan sadece acı çekişini izlemek zorunda kalıyordum.

Dün gece benimle kalmıştı ve sabaha kadar hem uyumamış hemde asla uyutmamıştı. Uyutmaması sorun değil ama acıyan canını çırpınarak daha çok acıtıyordu.

Tam olarak kaç aylık olduğunu bilmiyordum ama dişleri yoktu. Min Hee'ye göre 5-6 aylık olabilirmiş.

Dün gece onun dedikleriyle yaptığım sütü bile doğru düzgün içirememiştim. Ağlamasının açlıktan olabileceğini düşünüyorum sanırım sütü pek yapmakta başarılı olamamıştım. Çünkü sabah ki sütüde içmemişti.

Şoför koltuğuna Yoongi hyung sağ tarafa da minikle ben geçmiştik. Yoongi hyung çok ses çıkardığından pek hoşlanmamıştı sanırım ama ben şimdiden bağlandığımı hissediyordum.

Miniğin gözleri gözlerime değdiğinde, gözlerinde akmak için bekleyen göz yaşları canımı acıtmıştı. Dayanamayıp kafamı camdan dışarı yöneltmiştim.

Yoongi hyung bebeğe bakıp "Sesi iyice kısılmış" diyip kucağımdaki miniğe bir kaç saniye daha baktıktan sonra tekrar dönmüştü. "Önce hastaneye mi gitsek?"

Bu hareketiyle miniğe dönüp "Baba çana ücülmüş sanırım miniğim." diyip gülmüştüm.

Bulan oydu bu yüzden baba o olmalıydı. Belki de birinden peydahladı bizden saklıyordu. Beklerdim yanımdakinden. Onda onu yapabilecek kapasite vardı.

Yaptığım göndermeye sinirlenmiş olacak ki kafama geçirmişti. Minik bana dönük olduğundan kafama vurduğunda korkmuş olacak ki gözünden düşmeyi bekleyen yaş sonunda düşmüştü hafif hafifte sesini duyuyordum ama çok hafifti cidden.

Sol elimi tüm sırtına kocaman açarak sabitleyip sağ elimi cebimdeki telefona yönlendirmiştim. Telefonu çıkarıp hemen 'acil durum çağrısı' yazan kişiyi aramıştım.

Min Hee'ydi o kişi. Üniversite'den beri bana aşıktı ve ben bunu bilip onu çok iyi kullanıyordum. Üniversite zamanında tüm eksik notlarımı ondan tamamlardım. Bana aşık olduğunu tüm dünya bilmesine rağmen hiç aldırmazdı sadece benle konuşup, giderken zıplar bazen bilerek yaklaştığımda kıpkırmızı olurdu.

Üniversite bittikten sonra da iletişimini kesmemişti benle. İşime yaradığından bende kesme girişiminde bulunmamıştım açıkcası. Hemşire olduğundan hastane ile ilgili her işte soluğu onun yanında alırdık.

Mesela bir gün Jungkook vurulduğunda çok kan kaybetmişti ve hastaneye -malum durumumuzdan- gidemezdik. Ama tabi ki imdadımıza hastanede ki biricik adamım devreye girmişti ve hemen bize hastaneden iki torba kan çalmıştı.

Hemen gelip kendimizce ve tabi ki Min Hee'nin yardımıyla oluşturduğumuz sağlık odasında Jungkook'a kısa bir ameliyattan yaptıktan sonra kendine gelmişti ve bu ameliyatı da Min Hee yapmıştı.

Mercy | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin