Bölüm 29

651 44 30
                                    

Keyifli Okumalar 🎶

+40 yorum sınırı koyduk arkadaşlar
Yorum yazmaktan çekinmeyin biz okurken gayet mutlu oluyoruz 💙

Yazar'ın Anlatımından;

Min Hee taksiden inip geldiği yere şöyle bir baktı. Bahçeli müstakil rahat ve konforlu bir görünüme sahip evi daha önce hiç görmediği için bir an yanlış bir yere geldiğini bile düşündü daha sonra Jimin'i aramadan eve gitmemenin iyi fikir olduğunu anlayıp hemen onu aradı.

"Jimin?"

"Evet geldim ama emin olamadım geldiğim yer doğru mu değil mi?"

"Tamam bekliyorum." Dedikten sonra karşı taraf telefonu kapamıştı ve daha kulağından telefonu çekmeden karşısındaki evin kapısı açıldı. Karanlıktan başta tanıyamasada karşısındaki iki beden ona hızla gelince yürüyüşlerinden onlar olduğunu ve doğru yerde olduğunu anlayarak hemen karşısında onlara doğru gelen kişilerin yanına doğru ilerledi.

"Hoşgeldin. Gel içeri girelim." dedi Jimin önünde duran bedene bakıp. Jimin hala kaburgalarından ki kırıklardan dolayı tam olarak iyileşemese de kendini sapasağlam sanıyordu ama arkadaşlarına ve Min Hee'ye göre öyle değildi. Bu yüzden arkadaşları onu bir an olsun yalnız bırakmama kararı almışlar tuvalete bile giderken yanında mutlaka biri oluyordu. Aynı şimdi Taehyung'un yanında olduğu gibi.

Taehyung, Jimin hastenedeyken oldukça fazla kaybetme duygusunu yaşamıştı. Hiçbirinin annesi ve babaları yoktu ama hiç bir zaman kaybetme duygusunu bu kadar derinden yaşamamışlardı.

Onlar küçüklükten istenmeyen evlat olarak kabul edilmiş ve yetimhaneye terk edilmişlerdi. Aileleri olarak kimseyi kabul etmemişlerdi. Onlar sadece birbirlerinin ailesi, kardeşleriydi. Sadece birbirlerine sığınırlardı.

Bu yüzden bir anda ailelerinden birini kaybetmeye bu kadar yaklaşmak onlar için çok zordu.

"Burası neresi Jimin?" Şaşkınca eve bakıp evi süzerken Jimin onun kolundan tutup çekiştirdi.

"Bazen çok soru soruyorsun." demişti Jimin ama yanından bir an olsun ayrılmayan Taehyung, "Hadi ama Chimchim bu kadar kaba olma kız sana düzgünce bir soru sordu cevapla onu." Omuzlarını silkmiş önden eve doğru yürümeye başlamıştı.

"Kapa çeneni Tae." Diyerek eve yürümeye başlamıştı Jimin. Min Hee de onu takip ediyordu.

Eve geldiklerinde içeriden sesler geliyordu. Sesler tanıdık olduğundan buranın onlardan birinin olduğunu düşündü Min Hee. Koridoru geçtikten sonra karşısına çıkan salon çok büyük ve sade bir görünüme sahipti. Artık emindi bu eve daha önce hiç gelmemişti.

Yerler açık kahverengi parkelerle döşeliyken boydan boya beyaz ve kahverengi deri koltuklar bulunuyordu salonda, karşısında ise yine ağırlıklı olarak beyazın seçildiği televizyon ünitesi vardı.

Min Hee'yi kapıda gören çocuklar hemen ayaklanmıştı. Hızlıca önünden geçerek selam veriyorlardı. Selam veren onun geldiği çıkışa doğru ilerliyordu. Neler olduğunu anlamak istercesine ortamı süzerken Yoongi kucağındaki minik bebeği Min Hee'nin kollarına verip konuştu.

"Yun sana emanet. Hep senden yardım istiyoruz biliyorum ama başkasına emanet edemezdim onu."

"Hayır hayır cidden sorun değil ben Yun'u çok seviyorum. Seve seve bakarım." Ellerini çırparak ve sanki Jiminden destek almak istercesine arada ona bakarak konuştu. Buraya ölüm için çağırılsa bile gelecekti. Çünkü onu Jimin aramış ve gelmesini söylemişti. Her ne kadar bugün izin gününde de olsa önemli değildi.

Mercy | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin