Keyifli Okumalar 🎶
Yazar'ın Anlatımından;
Jimin yoğun bakım odasından çıkarılmış ve bir saate yakındır normal bir oda da yatırılıyordu. Kontroller için bir kaç doktor odaya girmişlerdi ama hala çıkmamışlardı. Çocuklar içeride neler döndüğünü fazlasıyla merak etmelerine rağmen içeri giremiyorlardı.
Sevinçlerini bile şu durumda yaşayamıyorlar, neden kimsenin dışarı çıkıp bir açıklama yapmamasını sorgulayıp duruyorlardı. Üç gündür ezberledikleri bu hastane hepsini artık fazlasıyla sıkmış ve daraltmıştı.
Bir süre sonra sonunda kapı açılmış ve hepsi kapıdan çıkan bedene ondan iyi bir şeyler duymaya ihtiyaç duyarcasına bakıyorlardı.
Min Hee, artık gözleri dolu dolu ya da boğazı düğüm düğüm hissetmediğini ve artık sanki her şeyin geçtiğini düşünürcesine çocuklara doğru yürüdü. Gülmüyordu, gülerse dünya onun mutluluğunu yeniden alacakmış ve onu korkunçluğuna hapsedecekmiş gibi hissediyordu. Ama mutlu olduğunu gür ve kendinden emin çıkan bir sesle çocuklara hissettirmişti.
''Min Hee, Jimin nasıl?'' soran Yoongiydi.
''Merak etmeyin. Jimin yoğun bakımda gözlerini açtı. Orada bize verdiği tepkilerden ve testlerin sonuçlarından durumunun iyi olduğunu anlayıp özel odaya aldılar.'' Hepsinin gözleri şuan parlıyordu. Gülmeye ve dualarına verilen cevaplara teşekkürler yağdırıyorlardı.
Hei, anın sevinci ve şoku ile Jungkook'a sarılmış, aynı sevinç ve şok ile Jungkook ona karşılık verip gülerek koridorda onu döndürmeye bile başlamıştı. Tabi bir kaç saniyenin ardından ikisi de yaptıklarının farkına varıp Jungkook, Hei'yi aniden yere bırakmasıyla Hei ilk başta şaşırmış sonra durumun farkına varınca tepki bile vermeden hemen geri yanlarına dönmüştü.
''Onu...onu görebilir miyiz?'' dedi Namjoon.
''Tabi görebilirsiniz. Ancak şuan doktorlar içeride bu yüzden onların çıkmasını beklemelisiniz.''
Şuan onların mutluluğunu, onları tanımayan hayatında hiç görmeyen hatta görme engelli bir insan bile hissedebilirdi. Hepsi fazla pozitifleşmiş ve enerjiyle dolmuşlardı. Üç gündür bekledikleri o haberi sonunda duymuş olmanın sevincini nasıl yaşayacaklarını bile şaşırır durumdaydılar.
''Ama...'' diyince hepsi bir anda sessizleşmiş ve Min Hee'ye odaklanmışlardı yeniden. ''Normalde bu kadar insanı bir anda sokmuyoruz ama ben bunu halledeceğim. Sadece kısa olması şartıyla.'' dedi.
Bir an kötü bir şey demesinden korksalar da ağzından yine kötü bir şey duymamışlardı ve mutluluklarını mutluluk eklenmişti adeta.
Biraz daha bekledikten sonra odadan çıkan doktorların peşinden hemen odaya doluşmuşlardı. Oda normal bir hasta odasından biraz daha lükstü. Aslında ilk başta normal odadayken Namjoon doktorla konuşup hastane de uzun süre kalacağını öğrendikten sonra onun en iyi odaya alınmasına karar vermişti. Sonuçta Jimin zor biriydi ve bu hastanede yatmak istemeyecek, hemen çıkmak isteyecekti. Namjoon da ona tüm imkanlarını sunup hastanede tutmak için zorlayacaktı. Arkadaşının iyiliğini istiyordu sadece. Belki de pişmanlık duyuyordu.
Odaya girdiklerinde ilk başta hepsi gözüyle Jimin'i aramış ama sadece koltuklarla ve televizyonla karşılaşmışlardı. Hepsi ilk başta şaşırma da onları Min Hee yönlendirerek oturma yeri olan odadan bir kapı açmış Jimin'in olduğu odaya getirmişti. Hepsi heyecanla hemen yatağın yanına gitmiş Jimin'i görmek için çabalamışlardı. Sakince yatağın yanında durmuş önlerinde yatan bedene bakıyorlardı. Hepsi gözleri açık bir Jimin beklerken yeniden onu gözleri kapalı ve ağzında oksijen maskesi takılı kolunda serum olan göğsünde hala ilk gördüklerinde takılı olan kalp dinleme bantları vardı onu bu halde görmeyi değil de uyanık görmek istemişlerdi. Jimin'i yeniden bu halde görmek içlerindeki mutluluğa bir tutam hüzün ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
ספרות חובביםKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!