Bölüm 17

623 42 32
                                    

Medyayı dinleyerek yazdım. Dinlemek isterseniz bırakıyorum.

Keyifli Okumalar 🎶

Yazar'ın Anlatımından;

Namjoon kapıya doğru koşarken, çocuklarda ne olduğunu anlamak istercesine peşine takılmışlardı. Dışarı çıktıklarında yerde uzanmış kanlar içinde arkadaşlarını görmeyi beklemediklerinden hepsi bir kaç saniye donup öylece ona bakmaktan kendilerini alamamışlardı.

Üzerindeki siyah tişörtün üstünde bir sürü delik ve yırtıklar vardı ve rengi daha da koyulaşmıştı. Sarı saçları karışmış aralarına kırmızılar serpilmişti. Suratı kandan görülmeyecek kadar kanla kaplanmıştı ve gözleri tüm çaresizliği ile kendilerini kapamışlardı. 

Saniyeler sonra şoktan ilk çıkan Yoongi olmuş, ''Kendinize gelin onu hemen taşımalıyız.'' dedi ve yerde boydan boya uzanmış bedene adımladı. Kollarından tutup oturur hafif oturur pozisyona getirdi. Kafasını yavaşça dizine koyarak kandan gözükmeyen yanağına hafif hafif vurdu ''Jimin? Jimin beni duyuyor musun?'' diye sormuştu. 

Karşısındaki  kanlar içindeki bedenden gram ses çıkmıyordu. Korku tüm bedenlerini sarmıştı onların en büyük zaafları birbirleriydi. Hepsi şuan tüm gardlarını indirmişti ve küçük bir çocuk gibi delicesine ağlamak istiyorlardı. 

''Hyu-''  Yoongi'nin  tuttuğu bedenin yanına eğilip saçlarına götürüp okşarken seslenmek istemişti Jungkook, ama hıçkırığı buna engel olmuştu. Boğazını temizleyip tekrar konuştu. ''Hyung?'' 

Ona da cevap gelmemişti. Hemen Jungkook, Yoongi'nin yanına gitmiş ve ona bakıp Jimin'in önünde arkasını dönmüştü. Yoongi onun sırtına Jimin'i yerleştirmeye çalışırken diğerleride gelmiş ona yardım etmişti. Jungkook sırtına aldığı gibi aşağıdaki küçük sağlık odasına koşmaya başlamıştı. 

Dışarı da ellerine Jimin'in kanı bulaşmış Yoongi eline bakıp öylece kala kalmıştı. Namjoon onu kendine getirmek istercesine omzunu pat patlamış ve konuşmuştu. ''Min He, Min He'yi aramalıyız.'' 

Yoongi kendine gelip hızlıca aşağıya doğru yürümeye başlamıştı.

Namjoon Min He'yi ararken hepsi içeri girmişti ki Yoongi'nin önüne biri geçince Yoongi durmak zorunda kalmıştı. Kafasını kaldırıp kim olduğuna baktığında Kai'yi görüp iyice sinirlenmişti.

''Ne oldu? Yardım edebilirim.'' Elini Yoongi'nin omzuna destek vermek istercesine koyup konuşmuştu. Yoongi önce eline sonra yüzüne bakıp ''Siktir git!'' dedikten sonra uzaklaşmış.

Kai, bu seferde arkasında kalan Hoseok'a dönmüş ''Cidden yardım edebilirim'' demişti. Hoseok'un anın şokunda olduğundan ne dediğini ya da ne yaptığını bilmeden ''Ufak bir değişime gitmişti. O-onlar '' deyip kafasını eğmişti. Destek için Hoseok'un omzuna da elini atan Kai, Hoseok'un oradan hemen ayrılmasıyla boşta kalmış ve düşmüştü. 

Kai, onların güvenini kazanmanın en iyi zamanı olduğunu düşünüp anında adamlarını aramıştı. Az önce adamları kanlar içinde taşınırken şaşkınlıkla izlemişti tüm olanları.

Telefonda ki adam açar açmaz, Kai karşısında ki adama neler yapacağını hangi adamları bulmadı gerektiğiyle ilgili bilgi verdikten sonra köşeye geçip düşünmeye başladı. Bu çeteyle nasıl iş yapabilirdi?

Bir an onların gözlerinde gördüğü o acı sadece kısacık görmesine rağmen sanki canını acıtmıştı Kai'nin. Onları sadece araştırmak ve iş yapmak için buradaydı ama çoktan birbirlerine olan bağlarını görmüştü. Bu halleri Kai'yi imrendirse de bir bakıma onların zayıf noktalarını görmek hoşuna gitmişti. Bu zayıf noktalarını kullanmak Kai'nin işine gelirdi.

Mercy | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin