Keyifli Okumalar 🎶
Yoongi'nin Anlatımından;
Zaman; belirli bir sürenin parçası. Anlamı ne kadar basitti oysaki. Olman gereken yerde olman ya da olup bittikten sonra oradan ayrıldığın vakit. Ya işin için başka şeyler karışırsa bunu niye düşünmemişler.
Şuan kardeşimin ya da söz verdiğim bebeğin arasında seçim yapmalıyım. Biri ölümle savaş verirken, diğeri tanımadığı bir ortama alışmaya çalışırken sadece bana ihtiyaç duyuyor. Şuan fazla çaresizim.
Bulunduğum araç şuan fazla dar ve nefes alamayacağım kadar oksijensiz. Minicik bir bebeği yüz üstü bırakmanın verdiği acı ile baş etmeye çalışmak bunlardan daha da ağır. Onu bensiz bırakmayacağıma dair söz vermiştim oysaki. Ne kadar da sözünün eri bir insanım.
Bensiz bir dakika bile geçirmek istemeyen bebeği tamamen bensizliğe itmiştim. Tek istediği bendim üstelik. Beni sevmişti ve ben yüz üstü bırakmıştım ve bu ilkte değildi.
Jimin onu yetimhaneye vermemek için orada canını bile verebilecekken ben onu kendi ellerimle teslim etmiştim. En çok beni sevmesine ve ihtiyaç duyduğu tek şeyin ben olarak görmesine rağmen ben onu unutmayı seçmiştim.
Gerçekten iğrenç bir insandım. Şuan Jimin'in olduğu konumda aslında benim olmam gerekiyordu. Haketmiyordum onun saf sevgisini, bu sevgi benim için çok fazlaydı. Şuan onu düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi.
Tüm gün nasıl unutabilmiştim onu. Bilmeden bir seçim yapmıştım çoktan. Jimin'i seçtiğim için değil de onun sevgisini haketmediğim halde elde ettiğimdendi tüm pişmanlığım.
Ben haketmiyordum. Keşke hiç tanımasaydı beni, fazla üzdüm onu hep üzeceğim sanırım bu gidişle.
***
Hastaneye ulaştığımızda çoktan akşam olmuştu. Min Hee'yi bulduğumuzda Jimin'in uyanmadığını ve hala yoğun bakımda olduğunu öğrenmiştik. Şuan bahçede oturmuş sessizlikle savaş veriyorduk.
Aklım şuan o kadar doluydu ki nasıl unuttum ben ses yığınımı. Ona olan sözü mü? Şimdi gitsem göremezdim bile ama bugün hiç göremedim ki onu.
Sanki onun bana duyduğu ihtiyacı şuan ben ona duyuyordum. Kollarımda gereksiz bir soğukluk hissediyor. Burnum onun eşsiz kokusunu istiyordu. Sanki onun düzenli nefes alışverişlerini dinlemeye ihtiyacım vardı şuan.
Kalbim çok daralıyordu. Bana ihtiyaç duyduğunda o da mı böyle oluyordu? O çok küçük bu şekilde oluyorsa asla dayanamazdı ki.
''Onu görmem lazım.'' oturduğum sandalyeden kalmam ile herkesin dikkatini üstüme çekmiş ve oturduğum sandalyeyi düşürmüştüm.
''Kimi Hyung?'' meraklı gözler bana bakarken Taehyung içlerinden konuşmuştu.
''Se-Ses yığınını.'' Elimle saçlarımı dağıtmıştım. Şuan sanki uyuşturucu bağımlısı bir genç gibiydim. Ona ihtiyacım vardı. Kokusuna, gülüşüne, sesine. Benim kollarımda güvende olduğunu görmem gerekiyordu.
''Gidemezsin şimdi. Sakin ol sabah gideriz.'' beni yatıştırmak için bir şeyler zırvalamıştı Jin Hyung ama şuan konuştukları gram umrumda değildi.
Hızlıca masadaki arabalardan birini anahtarını aldım ve otoparka koşarak gittim. Arkamda bağırıyorlardı ama gelmediler. Beni anladıklarının göstergesiydi bu da.
Şaka gibiydi. Gözlerim dolmuştu. Dünya önüme serilse de şuan sanki sadece ses yığınını istiyordum. Ben ağlamayan bir insandım ama o bebek için ikinci kez dökülüyordu göz yaşlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
FanfictionKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!