Keyifli Okumalar 🎶
Yazar Anlatımından;
"Ne saçmalıyorsun sen!?" Kaşlarını çatarak konuşmuştu Hei. Şuan duyduklarını sarhoşluğun etkisiyle daha da sinirle karşılamıştı. Jungkook'a anlam vermiyordu. Yıllardır sırtını dayadığı, gözleri kapalıyken güvendiği adam şuan ona hiç inanmak istemediği gerçekleri söylüyordu. Hei bunları her ne kadar kabul edemesede her şey tamamen doğruydu. Yugyeom onu aldatmış hem de sadece Jungkook'un gördüğü günle sınırlı da kalmamıştı.
Jungkook her ne kadar doğruyu söylese de Hei kabul etmeyecekti bunu şuan ikiside gayet iyi biliyorlardı. Hei, nedenini bilmese de sevgilisine fazlaca güveniyordu belki ona karşı hissettiği duygulardan geliyordu bu güven ama yerini sağlamlaştırmıştı. Hatta çocukluğunun geçtiği çocuğa güvenemeyecek kadar.
Sarhoşluğunun etkisiyle ancak dediklerinin farkına varan Jungkook önce bir adım geri attı ve kafasını eğip sağ sola salladıktan sonra konuştu. "H-Hiç bir şey."
"Ne demek hiç bir şey Jungkook. Söyle az önce ne dedin!?" Hei gerçekten sinirliydi. Jungkook'un neden yalan söylediğini anlamak istiyordu. "Hei gidiyorum ben sen de onun yanına geri dön." Canından can koparken bunları söyleyebilmişti. Yapamazdı onu üzmeye kıyamazdı. Bu yüzden kendini yalancı durumuna düşürmeyi uygun gördü.
Canını yakan kelimeleri söyledikten sonra arkasını dönüp kapıdan çıkacakken kolunu sertçe kavrayan elin sahibine geri döndü. Kafasını kaldırıp gülmesi için canını verebilecek olduğu kız şuan gülmeden oldukça uzaklaşmış sinirden kızarmaya başlamıştı. Sanki nefes alamıyormuş gibi hızlıca göğsü yukarı aşağı inip kalkıyordu.
"Jungkook ne dedin dedim sana" elini sertçe kavradığı koldan çekip dağılmış saçlarını geriye savurdu. "Neden bana yalan söylüyorsun! Yugyeom'u sevmiyorsun biliyorum ama beni neden üzüyorsun! Ne yaptım sana ben! Neden benim mutsuzluğumu mu istiyorsun!" Söylediği her şeyi sanki inandırmak istermiş gibi bağıra bağıra söylemişti ama sadece kendini kandırabilirdi.
Jungkook söylediklerini inkar edecekti. Sadece onu sevmediği için söylediğini anlatacaktı ama sınırlarını aşan cümleyi kulakları işitmişti. Neden benim mutsuzluğumu istiyorsun. Her şey buraya kadardı kafasında ki tüm bağlar kopmuştu. Ne olacaksa şimdi olacaktı.
"Ne duymak istiyorsun ha?" Geri dönüşü olmayan yolu bu cümleyle başlatmıştı Jungkook. "Evet az önce dediğim doğruydu seni aldattı. Hemde benim gözümün önünde bir kızı öperken diğerini de elleriyle hallediy.. "
Jungkook cümlesini bitiremeden susmak susturulmak zorunda kalmıştı. Sağ yanağına atılan tokat fiziksel bir acı vermemişti ama ruhen Jungkook artık ölüydü. Jungkook yana savrulan kafasını ona tokat atan bedene çevirdi. Gözleri dolmuştu Hei'nin. Kafasını iki yana sallarken Jungkook'un içi parçalanıyordu, Hei'de onunla birlikte kafasını sallamıştı.
Hei az önce ona vurduğu elinin parmağını şimdide ona doğrultmuş hesap soruyordu. Bütün bu yaşananlar Jungkook için fazlasıyla acıydı. Gözlerinden yaşlar birer birer inerken konuştu. "Yalan söylüyorsun.. Sen onu sevmediğin için yalan söylüyorsun.." Bu cümlelerini gözlerinin içine bakmadan söylemişti Hei. Daha doğrusu bakamadan söylemişti çünkü o da biliyordu eskiden baktığında içinde kaybolduğu gözler yoktu artık. O gözler yerini boşluğa bırakmıştı.
Jungkook atılan tokata kızmamıştı. Onu yaralayan sadece ona inanmamasıydı.
Duramadı orda, zorla içeriye sokulduğu kapıdan koşarak çıktı Hei. Hemde bir kere bile arkasına bakamadan. Tüm çocukluğunu yaşadığı güzel anları orada kapının arkasında bırakarak uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mercy | MYG
FanfictionKüçük kızını her türlü beladan uzak tutan baba Min Yoongi hikayesidir. Aşırı sevimliliğin yanında birde; -Kan -Şiddet İçermektedir. Rahatsız Olacaklar Lütfen Okumasın!