Bölüm 40

483 40 65
                                    

Satır arası yorum yapıp bize duygularınızı belirtirseniz hikayenin gidişatında etkiniz olur öptük 😘

Keyifli Okumalar 😇

Yazar Anlatımından;

Her şey tükenirdi ama umut...
Umut insan istemezse tükenmez, biz onu içimizde öldürene kadar bizimle yaşamaya devam ederdi.

Kai'nin Bangtan'a gelmesinin üzerinden bir kaç gün geçmiş ancak Yoongi'nin siniri ilk günkü kadar tazeydi. Yun onun en hassas noktası olmuş ve o adamın Yun ile olan ilgisini bilmemek onu delirtiyor ve Yun'un başına bir şey gelmesinden korkuyordu.

O kadın... Danbi Yoongi onu o gün öyle gördükten sonra oradan çekip gitmişti ve ama ne hikmetse Danbi, Yoongi'nin numarasını bulmuş ve durmadan arayıp mesaj atarak onu rahatsız etmişti.

Konuşmak istediğine dair mesajlar atıp duruyor üstelik Yuna 'kızım' diye hitap etmesi Yoongi'yi zıvanadan çıkartıyordu.

Kızını onlardan uzak tutmakta son derece kararlıydı. Bu işin altından ne çıkarsa çıksın kesinlikle Yun onun kızı olmuştu ve onunla kalacaktı.

Bangtan'da bugün striptizcilerin olduğu özel eğlence gecelerinden biriydi. Herkes büyülenmişcesine ortadaki yarı çıplak bedenleri izleyip içiyor ve zevkle çığlık atıyorlardı. İnsanlar delirmiş gibiydi.

Bu kargaşa ve insan topluluğu içerisinde Hei de vardı. Sanki çok normal bir zamanmış gibi hem Jungkook'u görmek hemde çocukların yeni saç renklerini görmek istediğini belirterek gelmişti.

Jungkook ortalıkta görünmüyordu. Hei ise Hoseok ve Taehyung ile locada oturuyordu. Taehyung'un saçlarına bayılmıştı çünkü kendi de renkli saçlara bayılan ve hep cesur renkler seçen biriydi. Tabi kırmızıdan sonra başka renge geçmek hiç istememişti.

Taehyung ona fazla yakışıklı görünmüş ve hep böyle renkler tercih etmesine dair onu gaza getirmişti. Ancak ne Jimin'in ne de Yoongi'nin saçlarını görememişti. Çünkü ikiside bugün buraya gelmemişlerdi. Sadece birinin turuncu diğerinin ise mavi renkte boyattığını biliyordu.

Bahanelere sığınarak buraya gelmişti, gelmesinin asıl sebebini de ne yazık ki kendi de bilmiyordu. O günden, hatta kavga ettikleri günden beri tek düşünebildiği kişi Jungkooktu.

Sanki ona yaptığı tüm haksızlıklar birer birer suratına çarpıyordu ve Hei asla onu düşünmeden duramıyor içten içe kendini yiyordu. Bu duygular neydi? Neden ona karşı böyle hissetmeye başlamıştı? Bu duygular yeni miydi? Yoksa yıllardır içinde bastırdığı duygular mıydı? Bu soruların cevabını düşünüp kafayı yememek için de kendini buraya atmıştı belki de. Belki de sorularının cevabını burada bulacaktı. Ama cevaplarını bulacağı insan burada yoktu belki de onu sonsuza kadar kaybetmişti.

Farkında değildi ama Jungkook o tokatın atıldığı güne kadar hep onun yanındaydı hala da öyleydi aslında ama o gün ona atılan tokata değil de söylediği cümlelerin inanılmamasına kırılmıştı ama Hei yanından gittiğini artık ne yaparsa yapsın arkasında Jungkook'un olmadığını canını kaybettiğini yaptığı hatanın farkına vardığında anlamıştı. Farkına vardığı tek şey hataları değildi duygularının da aslında farklı olduğunu ve bu zamana kadar ona nasıl acı çektirdiğini düşünmüştü. Şimdi ise bu zamana kadar yaptıklarına karşılık o adım atmak istiyordu onu yeniden kazanmak için delicesine çabalamaya karar vermişti fakat sanki geç kalmıştı.

Çünkü daha ilk günden yenilmiş gibi hissediyor. Üzüntüsünü asla gizleyemiyordu. Gözleri hiç durmadan masaları, ayaktaki insanlarda dolaşıyor belki bu sefer gelmiştir diye kapıya bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. Hala onu göremediği için bu zamana kadar yaptıklarını düşünüp acı çekiyordu. Dakikalar saatlere dönüştüğünde artık tamamen vazgeçmişliği bünyesine kabul ettirmişti. Hei'nin geldiğinden beri tek yaptığı kafasını eğip önünde ki içki dolu bardakla oynamaktı.

Mercy | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin