"Carly eşyalarını topladım. Lütfen yerlerine yerleştir."
Kafamı kaldırıp odama baktığımda gerçekten toplanmıştı. Biricik yardımcım Sarah odamı toplamam konusunda bana çok yardımcı olurdu. Bütün her şeyimi ona anlatırdım. Çoğu zaman annemden daha çok dinlerdi beni. Annem iş bağımlısı bir kadın olduğu için sık sık eve geç gelir ve benimle ilgilenmezdi. Avukat olmanın zorluğumu diyim bilemem ama bu iş kolikliği babamla ayrılmasına da sebep olmuştu. Babam ile annem ayrılınca babam tamamen farklı bir şehre yerleşmişti. Manhattan. Yılda 1 kere beni görmeye gelirdi ve arada sırada telefonla konuşurduk. Yalnız bir çocukluk geçirmiştim ve aile sevgisini pek fazla tadamamıştım. Sarah ise bu konuda bana yardım ediyordu. Annemden çok onu görüyordum ve ne yalan söyleyeyim onu çok seviyordum.
Bilgisayarın başından kalkmayınca gözlerini kısıp bilgisayar ekranına yaklaştı.
"Ne yapıyorsun sen yine ?" dedi. Pek fazla teknolojik eşyalar ile arası yoktu.
"Hiç sorma. Beyaz atlı prensimin beni takip etmesi için ona tweet atıyorum." dedim ve aynı anda tweet atmaya devam ettim.
"Neydi onun adi? Cameron mıydı?" dedi.
Evet ona Magcon'dan da söz etmiştim ve Cameron'a ne kadar aşık olduğumu ondan daha çok bilen birini tanımıyordum. Tek tek resimleri ile onları anlatmıştım. Sarah'ın favorisi Taylor'dı. Bana sürekli Cameron'ı unutup Taylor'a aşık olmamı söylerdi. Yapabilecek bir şey yok. Cameron'dan asla vazgeçmem.
Güldüm ve kafamı 'evet' manasında salladım. Sonra kalktım ve katlanmış kıyafetlerimi dolabıma yerleştirmeye başladım.
"Bugün Calorine gelecek. Hatırlıyorsun değil mi?" dedi sessizliği bölerek. Hatırlıyordum. Bize gelecek ve birlikte cupcake yapacaktık.
"Biliyorum Sarah endişe etme." dedim. İşim bitmişti ve tekrar bilgisayarın başına döndüm.
"O kızdan hoşlanmıyorum." dedi Sarah yatağımın ucuna oturarak.
Calorine ile neredeyse 3 senedir arkadaştık. Çok sıkı bir arkadaşlığımız olmasa bile iyi kızdır. Sarah ise Calorine ile her randevumuzda ondan hoşlanmadığını dile getirirdi. Bence garip biz kız değildi. Tarz biriydi. Arkadaş çevresi vardı. Benim aksime geceleri dışarı çıkar gezip dolaşırdı. Bense bütün gün bilgisayarım ile ilişki halinde olurdum. Tweetler atar Tumblr'a girerdim. Caroline bu kadar 'asosyal' olmama karşılık benimle hala arkadaşlığına devam ettiren tek kişiydi.
"Sarah bu konuyu daha öncede konuşmuştuk. O benim arkadaşım. Hatta tek arkadaşım. O iyi bir kız. Güven bana." dedim ve bilgisayarın kapağını sinirle kapattım. Sarah korku ile yerinden sıçradı.
"Ne oldu?" dedi ürkek bir sesle.
"O kadar tweet atmama rağmen Cameron yine beni görmedi" dedim. Sarah tebessüm etti ve odadan çıktı.
***
Mutfakta Caroline ile birlikte savaş veriyorduk. Bu kadar uğraştıracağını düşünmemiştim. Ne yalan söyleyeyim mutfak işlerinde berbattım. Aslında her şeyde berbattım. Her neyse.. Ama şöyle bir gerçek var Caroline benden de berbattı.
"Yeter artık benden bu kadar !" diyerek üstündeki önlüğü çıkarttı ve sandalyenin üstüne koydu. Bense tencerenin sonunda kalan çikolata sosunu sıyırıyordum. Sarah gelir ve yarım kalan işimizi hallederdi.
"Bugün arkadaşlarımla dışarı çıkıyoruz. Gelmek ister misin ?" dedi. Bir yandan da masadaki süs meyveler ile oynuyordu. Şeftaliyi aldı ve saçının ucundaki pembemsi renkle karşılaştırdı. Kesinlikle çok benziyordu.
"Bugün işim var." dedim karşısına otururken.
"Ne işin varsa ertele, hem arkadaşlarım çok kafadır ve içlerinde boş erkeklerde var. Bakarsın sana da bir şeyler ayarlarız." dedi. Boş erkek mi? Pardon ama ben Cameron'ı gördükten sonra hiç bir erkeği beğenmemeye başladım. Sen ne diyorsun ?
"Gece 12'de Magcon biletleri çıkacak. Bitmeden almalıyım. Sadece 1 kere geliyorlar ve kaçırmak istemem." dedim.
"Ahh hadi ama sanki görünce ne olacak onları ? Sana aşık falan mi olacaklar? Kızım sen asosyal takılmaya devam edersen yalnız kalacaksın. Orada onlarca kız olacak. Seni görmezler bile. "
'Kendime itiraf edemediğim bir şeyi söylemek çok mu mutlu etti seni gerizekalı ? Benim umutlarım var, sanane. Hayat benim hayatım istersem odamda çürürüm. Asosyalim var mı asosyalim.' demek yerine "Dediğim gibi 1 kere geliyorlar kaçırmak istememm" dedim ve konu daha fazla uzamadan odama çıktık.
Kitaplığımın önünde gezerken bana döndü ve "Baş harflerimiz aynı olması garip bir tesadüf." dedi. Eğer yine bir şeyler saçmalamayacagını bilsem 'Cameron ile bas harfim de ayni ki bence bu çok önemli bir tesadüf. ' derdim ama "Haklısın." demekle yetindim. Zaten bu söyleyemediğim kelimeler beni tüketiyordu.
1 saat sonra Caroline hazırlanması gerektiğini söylerek gitti. Bense onikiye on kalaya alarmımı kurdum. Salonda takılıyordum. Televizyonun karşısında ki koltuğa geçtim ve ayaklarımı önündeki geniş sehpaya uzattım. En sevdiğim pijamalarımı giymiştim. Sarah kurabiye ile yanıma oturdu. O da pijamalarını giyinmişti. Bizimle kalıyordu. Onun bir ailesi yoktu. Yani benimde yok sayılırdı. O yüzden birlikte takılıyorduk. Annem ise hala gelmemişti. Kumandayı ona uzattım bugün sevdiği dizi vardı.
"Neden böylesin? O gökkuşağı kafa sana bir şey mi dedi?" dedi. Caroline'dan bahsediyor olmalıydı. Çünkü cidden kafası rengarenkti. Ben ona tarz derken Sarah delilik diyordu.
"Sarah sence ben çok mu asosyalim?" dedim.
"Nereden çıktı şimdi bu? O gökkuşağı kafa dedi dimi? Kızım sanki onun hayati çok mu iyi? Her gün başka erkekle geliyor." dedi.
"Ahh hadi ama Sarah doğruları söyle. Bak üzülmeyeceğim söz veriyorum." dedim ve vücudumu tamamen ona dondurdum. "Bak biliyorum arkadaş çevrem yok. Bütün günümü o odanın içinde bilgisayarımla geçiriyorum. Normal bir erkeğe değil de Cameron'a aşığım. Ne yapabilirim ki? Sarah doğru düzgün bir ailem bile yok. Bak sen bile 49 yaşına geldin ama beni bırakamadın ama annem her gece beni bırakıp gidiyor. Eğer küçüklüğümü sorsalar onlara senden bahsederim. Çünkü annem hayatıma reklam aralarında girmiş biri. Ailem böyle iken benim böyle olmam çok mu farklı?" dedim. Konuşurken gözümden akan damlalara engel olamadım. Bu defa ağlamak istedim. Bu defa kendimin psikoloğu olmak istemedim.
Sarah kollarını bana sardı ve "Sen yanlış bir şey yapmıyorsun hayatım. Daha kaç yaşındasın ki? Ben senin doğduğun günü bile hatırlıyorum. 1998 yılında gelen bir hediyeydin ve şuana kadar da yaptığın her şey mantıklıydı. Sen mantıklı bir kızsın. Cameron'a aşıksın diye başka erkeklerle eve gelmiyorsun. Bu kötü bir şey mi? Hayır kızım. Ailen seni yıprattı ama sen onunla ayakta duruyorsun. Bu senin 'asosyal' olduğunu değil güçlü ve akili olduğunu gösterir. Başkasının ne dediğini umursama" dedi.
Beni avutuyor muydu yoksa gerçekten doğruyu mu söylüyordu bunu bilemem ama o anda çalan telefonum beni duygusal selden kurtardı. Telefonuma baktım ve "Sarah simdi hayallerimi gerçekleştirmeye gidiyorum. Çok çok sağol." dedim ve koşarak merdivenlerin yolunu tuttum. Merdivenlere çıkarken gözyaşlarımı sildim. Odama girdim. Yatağımın üstündeki laptopumun yanına gittim. Laptopumu açık bırakmıştım. 5 dakika kalmıştı. O sırada bendedüşünmeye başladım. 13 Aralık 1998 tarihinde doğmuştum. Ve Cameron'la aramda 4 yas vardı ki bu evlenmek için çok ideal bir yas aralığıydı. Kendi kendime tebessüm ettim ve internet sitesinin açıldığını fark ettim. Hemen vip yerine girdim ve en önden bir yer ayırttım. Kredi kartı numaramı girdim vee 1 hafta sonraki yerime ayırttım. Bilmiyorum ama kendimi garip hissediyordum. Sanki şans bugün benden yanaydı. Belki de 13 Temmuz günü şansın bana dönüş günüydü.
✌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...