✌ - 25

5.1K 313 430
                                    

"CAARRRLLYYY ??!!" Babam bütün havalanını inleterek bana bağırıyordu.

"Carly burdayım kızım." Rezil oluyordum.

"Gördüm baba, geliyorum." diyerek bağırmasına engel olmaya çalıştım. Bavulumu da taşımak ayrı bir sorundu. Sürekli sağa sola çarpıyordum. Nihayet yanına geldiğimde, babam bana öldürecekmiş gibi sarılmaya başladı.

"Carly, bu sen misin?" Zor nefes aldığım için cevap veremiyordum.

"Ne kadar değişmişsin sen. " Nihayet nefes almama izin verdiğinde "Biraz değiştik işte." dedim. Sonra babam bavulumu aldı ve ilerlemeye başladık. Saat baya geç olmuştu.

"Özlemişim ya." diye tekrar tekrar sevgi sözcükleri sarfetti. Galiba en son 13 yaşımda falan görüşmüştük. Kocaman 3 senede, birazcık değişmiş olabilirim. Cevap vermeyince, babam konuşmaya devam etti.

"Neden geldin bakalım ?" dedi. O sırada babam, arabaya bavulumu koydu ve yola çıktık.

"Çok yorgunum. Sonra konuşsak." dedim. Babam üstelemedi ve bende kafamı arabanın camına yasladım. Gecenin geç saatinde olsak bile, her yer ışıl ışıldı. Gözümde binlerce ışık geçip giderken, içimde ki iyi Carly sessizce köşesinde acısını çekiyordu. Şimdiden özlemişti CA'yı. Çılgın Carly arada sırada ona kızsada, üzülmek onun da hakkıydı. Zor şeyler yaşamıştı. Unutması zor olmayacaktı.

"Geldik." dedi babam. Düşüncelerimin arasında zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlamamıştım. Arabadan indim ve çevremi inceledim. Burası tatil köyü gibi bir yerdi. Evler birbirine yakındı ve dışarıda erkekli kızlı takılan bir kaç arkadaş grupları vardı. Babam bagajdan eşyalarımı aldı ve önden ilerledi. Serindi. Ellerimi, bol hırkamın cebine koydum. Şort giyindiğim için kısa sürelik bir pişmanlık yaşamıştım. Arkadaş gruplarından biri, önlerinden geçerken "İyi Geceler Bay Thomas." dediler. Onları takmayıp ilerlerken babamın durup konuştuğunu farkettim. Geri adımlarla yanlarına gittim. Babam yaklaştığımı görünce kolumdan tutup yanına kadar çekti. Kısa bir denge problemi yaşasamda toparlanmıştım.

"Bu da size bahsettiğim kızım Carly." dedi. Onlara baktığımda hepsi bir ağızda "Meraba " demişti. Elimi çekimserce kaldırıp "Hey." dedim. 4 kız 3 erkeklerdi.

"İsterse kızınız da bize takılabilir." dedi  aralarından esmer olan ve iyi Carly'e Gilinsky'ı hatırlatan çocuk. Bu kelimeyi duyunca babamın kolunu dürtmeye başladım. Dudaklarımı hareket ettirmeden 'hayır' diye fısıldadım.

"Uzun yoldan geldi. Belki sonra takılabilir." dedi babam. Şuan içimden ona çok teşekkür ediyordum. Nihayet onların yanından uzaklaşmıştık.

"Birazcık takılabilirdin. İyi çocuklardır."

"Uyumak istiyorum." dedim.

"Ne olduğunu hala anlatmamakla kararlı mısın ?"

"Baba lütfen.." dedim.

"Ah pekala, sonra konuşuruz." dedi ve eve girdik.

Babam odamı gösterdikten sonra beni yalnız bıraktı. Benim için kısa sürede tekrar dizayn etmişti. Doğrusu hoşuma gitmişti. Bavulumu kenara bıraktım ve yatağıma oturdum. Abajur içeriyi loş bir şekilde aydınlatıyordu. Duş almadan önce telefonuma baktım.

"Manhattan'a varınca beni ara." Gilinsky bu mesajı ben uçaktayken atmış olmalıydı. Onunla şuan konuşacak durumda değildim.

"Geldim." Gayet açıklayıcı olmuştu bence. Cevabı beklemeden banyonun yolunu tuttum.

Bavulumun içinde iç çamaşırlarımı ararken, Gilinsky ve Johnson'da kaçırdığım bir kaç sweetshirtü görünce salak salak sırıttım. Tani birde malum kişinin malum gömleğini. Saçmaladığımı farkedince, pijamalarımı aldım ve giyinmeye başladım.

life of the party // shawn mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin