Hani böyle hiç bitmesini istemediğin anlar vardır ya. Sonsuza kadar sürsün istersiniz. Şuan o anlarda birini yaşıyordum. Magcon Boys'un kulisinde onlar yapacaklarını planlarken, ben de bir köşede oturmuş onları izliyordum. Shawn ve Gilinsky bir tarafta şarkı söylüyorlardı. Taylor ve Matt ise birbirleri ile şakalaşıp duruyorlardı. Aaron bir köşede oturmuş telefonu ile oynuyordu. Lox müzikleri ayarlıyordu. Ve aşık olduğum çocuk, Nash ile takılıyordu. Etrafta kimse yok gibiydi. Sadece o ve ben vardık. Ve bir de onun o muhteşem gülüşü. Bakmalara doyamıyordum. Bir kaç fotoğraf çekmiştim. Onun dışında hayaller dünyasına dalmıştım. Ben saf saf onları izlerken Johnson yanıma geldi ve yan basamağa oturdu.
"Sen kimsin?" dedi ve tek kaşını kaldırıp beni süzmeye başladı.
Güldüm ve"Bir Magcult." dedim.
Düşünürmüş gibi yapıp "Buraya bir Magcult'un girmesi yasak zannediyordum." dedi.
O sırada Shawn geldi. Johnson'ın son dediklerini duymuştu.
"Bugün benim misafirim." dedi ve gitarını duvara yasladı. Tahmin ettiğim gibi Shawn aralarındaki en sessiz çocuktu.
Bir ara bütün hepsi aynı anda sustu ve bizim olduğumuz yere doğru gelmeye başladı. Bana geliyordu. Hayatımın aşkı bana geliyordu. Sanki giydiği gömlek uçuşuyormuş gibi bana geliyordu.
"Tanıştırmaya fırsatım olmadı. 1 saat önce tanıştıgım arkadaşım--" Bir saniye.. Adımı söylememiştim cidden.
"Carly!" dedim. Shawn beni onaylar şekilde "Carly" dedi.
"Hay Carly Haaayy !" dedi Matthew.
"Hay Matt Haaayy !" diyerek karşılık verdim.
"Siz nasıl tanıştınız ki?" dedi Jack Gilinsky. Cameron aşkım, hadi sen de bir şey sor. Lütfen. Bir sesini duyayım.
"Carly'nin arabasında bir sorun cıkmıştı. Ona yardim ettim" dedi. Shawn'a gerçekleri söylemediği için içimden teşekkür ediyordum.
"İşte sonra da Magcon biletimi gördü ve beni davet etti." diyerek konuyu kapatmaya çalıştım.
"Burada başka kız görmek gerçekten harika bir şey" diye lafa karıştı Lox. "Seni her zaman burada görmek isterim." dedi
"Teşekkür ederim." dedim. "Ben de sizi görmek isterim ama her istediğimiz olmuyor bu hayatta.."
Sonra gülümsedim. Bu gülümsememin çok acınası bir gülümse olduğunun farkındaydım. Çünkü bu cümlemin üstüne kimse bir şey diyememişti.
Neyse ki içeri bir görevli girdi ve "çıkma zamanı gençler." dedi. içeride bir çığlık koptu. İster istemez yüzümde bir gülümse oluştu. Sonra hepsi bir yuvarlak oluşturdu ve ellerini üst üste koydular. Bense onlara imrenerek bakıyordum. Tam o sırada onlar bir şeyler derken Cameron yuvarlaktan kafasını kaldırdı ve bana döndü. İşte o an ilk göz göze gelmemizdi ve birazdan bana ilk kelimesini söyleyecekti.
"Gelsene" dedi ve eliyle yanındaki Nash'i biraz kenara itip bana yer açtı.
Çekingence gittim ve daireye dahil olup elimi Aaron'unkinin üstüne koydum. Cameron ile o kadar yakındık ki. İste hiç bitmesini istemediğimi bir an daha. Sonra hep birlikte 'Magcon' diye bağırdık.
O kadar mutlu olmuştum ki sabah yasanan her şeyi unuttum. Onlar sahneye cikmak icin disari ciktilar. Tam Shawn'da cikacakken onun kolundan tuttum. Bana baktigi anda agiz hareketleri ile 'bekle' dedim. Shawn dedigimi yapti ve herkesin cikmasini bekledi. Herkes cikinca hemen konusmaya basladim ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...