31.Bölüm pua ksjdjddkhdkd
Öhm.
Başlıyorum.
***
Gözlerimi hafif araladığımda havanın hala karanlık olduğunu farkettim. Ancak uyanmam için çalan bir telefonum vardı. Kendime geldiğimde telefonuma uzandım. Nash arıyordu. Gözlerimi devirdim ve telefonu açtım.
"Tanrı aşkına Nash ! Neden bu saatte arıyorsun ? Yarın okulum var."
"Üzgünüm Carly ama sana birşey sormalıyım." Sesi endişeli geliyordu.
"Hey neler oluyor?" dedim.
"Bizim çocuklar hala orada mı ?" diye merakla sordu.
"Hayır, akşam gittiler." Evet bir kez daha veda etmek zorunda kalmıştık.
"Onlara ulaşamıyorum Carly. Uçağa binerken konuşmuştuk. Uçaktan inince taksiyle eve geleceklerdi. Ancak hala gelmediler." Telefonu kulağımdan çektim ve saate baktım. Gece 2'ydi. Çoktan varmaları gerekirdi.
"Endişe etme. Belki de uçakları gecikmeli kalkmıştır."
"Havayolu şirketi arayıp sordum. Uçağın indiğini söyledi." dedi.
"Ben nereden bileyim Nash? Belki bir yerlerde geziyorlardır." Sesim biraz sert çıkmıştı.
"Polyannacılık oynamayı bırakıp onlar için endişelenemez misin Carly?" Sesi benim ki kadar sert çıkmıştı. Gözlerimi devirdim.
"Ah pekala ! Senin için yatağımdan kalkıp araştıracağım Nashty." Bunları en yapmacık şekilde söylemiştim. Sonrada telefonu kapattım. Kafamı yastığa yeniden koydum ve uykuya geri dönmek için çabaladım. Ancak olmuyordu. Gözlerimi ne zaman kapatsam aklıma çocuklar geliyordu. Doğru endişelenmiştim. Yatağın içinde dönüp durmaktan yorulduğum bir anda telefonuma uzandım ve twittera girdim. Gilinsky'ın son tweeti 12 saat önceydi. Johnson ve Cameron'da yakın zamanda tweet atmamıştı. Yatağımdan kalkıp çalışma masasına oturdum. Bilgisayarımın açılmasını beklerken masa lambamı açtım. Nihayet açıldığında son dakika haberlerine ve bindikleri uçağın hava yolu şirketine baktım. Uçakları gerçekten inmişti. Birşey bulamayınca bilgisayı kapattım ve tekrar yatağa girdim. Tekrar telefonumu aldım ve Nash'e mesaj attım.
"Baktım ama birşeyler bulamadım. Endişe etme Nash. Biryerlerden çıkarlar."
Tam uykuya dalmış uyuyacakken telefonum tekrar çalmaya başladı. Pekala Carly. Sakin ol.
Telefonuma uzandım. Nash arıyordu.
"Ne var Nash ?"
"Ca-carly ! Ço-çocuklar kaza geçirmiş."
"NE ?!" Beynimi hissetmiyordum.
"Uçaktan indikten sonra taksi kaza yapmış."
"Onlar nasıl ?" dedim merakla.
"Bilmiyorum. Şimdi yoldayım, hastaneye gidiyorum. Seni sonra ararım." diyip telefonu yüzüme kapattı. Telefon ellerimin arasından kayıp düştü. Johnson, Gilinsky, Cameron. Belki de hayatımda en cok değer verdiğim üç insan. Böyle boş boş bekleyemezdim. Aramızdaki mesafeye ve Manhattan'a geldiğim için ilk defa küfrettim.
Yatağımdan hızlıca kalktım ve babamın odasına indim. Uyuyordu.
"Baba !" dedim. Cevap vermedi.
"BABA !" Sıçradı ve bana döndü.
"Ne oldu Carly ?" Sesi uykulu çıkıyordu ve ışık yüzünden gözlerini ovalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...