"Hadi bir tur daha oynayalım." diye bağırdı Johnson. Oyun konsolu hala elinde gelecek cevabı bekliyordu.
"Ben varım." dedim gülerek. Ardından Nash, Cameron ve Hayes'te beni onayladı.
"Saat kaç ?" diye sordu Gilinsky.
"21.30" Onlar aralarında muhabbet ederken küçük kağıtlara isimlerimizi yazıp bir torbaya attım.
"Ben oynamayacağım." dedi Shawn ve ayağa kalkıp merdivenlerden yukarı çıktı.
"Neyi var bunun ?" dedi Johnson. Bilmiyorum manasında omuzlarımı yukarı kaldırdım ve torbadan kağıt çekmesi için Matt'e uzattım.
Daha sonra Shawn'a bakmaya karar verdim. Eşleşmeler yapıldıktan sonra Gilinsky ile mutfağa içecek birşeyler almak için gittik.
"Uzun zamandar sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissediyorum." dedim mutfak tezgahına yaslanarak. "Hepimiz tekrardan bir aradayız ve problemler tamamen çözülmüş gibi duruyor."
Gilins bardakları aldı ve tepsiye dizdi. Sonra da "Çünkü sen güçlü bir kızsın." diye ekledi.
"Ama siz olmasaydınız bunların altından kalkamazdım."
"Biliyor musun ? Uzun zamandır bende böyle hissetmemiştim galiba." dedi.
"Nasıl ?" dedim.
"Sanki aile gibi olduk. Bir şey oldu mu birbirimizi koruyoruz, kavga etsek bile ertesi gün eski halimize dönüyoruz. En önemliside birbirimizden hiçbir şey saklamıyoruz."
Tebessüm ettim. Çünkü aynı şeyleri bende düşünüyordum. Kollarımı ona sardım.
"Ve beni bu aileye kabul ettiğiniz için teşekkür ederim." dedim.
"Hayır teşekküre gerek yok. Çünkü sen bu gruba geldikten sonra böyle hissetmeye başladım."
Pekala çok daha fazla mutlu olmuştum. Tam bir şey söyleyecekken Johnson mutfağa girdi.
"Hey, neler oluyor ?" dedi. Ağladığımı falan düşünmüş olmalıydı. Cevap vermeden Gilinsky'den ayrılıp kollarımı ona doladım.
"Seninle başlarda iyi anlaşamasakta şuan en iyi arkadaşlarımdan birisin Johnson, bunu biliyorsun değil mi ?" dedim.
"Burada neler oluyor ?" diye tekrarladı Johnson.
"Sakin ol ninja." dedi Gilins. "Sadece küçük duygusal bir an yaşıyoruz."
Gülerik geri çekildi.
"Sebep ?" dedi.
"Bilmem, öyle içimden geldi." diyerek karşılık verdim. Gilinsky tepsiyi alarak içeri gitti. Bende tam mutfaktan çıkıyordum ki "Carly !" diye seslendi Johnson. Ona döndüm.
"Haklısın başlarda pek iyi anlaştığımız söylenemez. Ancak şimdi senin için neler düşündüğümü söylememe gerek yok sanırım." dedi. Ona doğru bir adım attım ve sağ elini tutup sol göğüsümün üstüne koydum.
"Benim için neler düşündüğünü tam buradan hissediyorum Johnson." dedim ve ona tekrar sarıldım. Çocukların hepsini çok seviyordum ancak Johnson içlerinde hep farklı olanıydı. Yani benim için. Sanki hayatımda olması zorunlu olan bişey.
"Carly sıran geldi !" diye bağırdı biri içeriden. Bunun üstüne Johnson'dan ayrıldım. Yanağına bir öpücük kondurdum ve "Seni seviyorum Ninja." diyip içeri gittim.
"Ee şimdi ne yapıyoruz ?" dedi Hayes oyun konsolunu elinden bırakırken. Saat bayağı geç olmuştu. Doğru aklım hala Shawn'daydı. Saatlerdir yanımıza uğramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...