Shawn. Kızamıyordum ona. Çünkü gerçekten düğüne gitmek için iyi bir sebebi vardı.
'Biz sizsiz de mutluyuz sürtükler'
Beynimde aldığı son durum buydu söylediği cümlenin. Ve oraya gittiğimizde onların suratını cok merak ediyordum. Sadece kliseye gidip, nikah törenine katılacaktık. Kliseden sonraki yapılacak eğlence törenine gitmeyecektik. Bu nedenle Kanada'dan erken ayrılmak zorunda kalacaktık. Onun ailesinden ayrılıp, benim aileme gidecektik. Galiba iliskilerdeki 'fedakârlık' kavramı bu anlama geliyordu.
Kahvaltı masası dünün aksine cok neşeliydi. Bayan Mendes bu duruma şasırmışa benziyordu. Bay Mendes ile ise ilk defa sabah kahvaltısı yapıyorduk. Çünkü bugün hafta sonuydu. Aaliyah ise öldürücü bakışlarını arada sırada atıyordu. Daha iyi bir görümceye sahip olmak isterdim. Aaliyah görümce değil örümcekti.
"Umuyorum ki bugün için bir planınız yoktur gençler." dedi Bay Mendes. O kadar kibar kahvaltı ediyordu ki, içimden gelen gülme hissini zor tutuyordum.
"Aslında bugünü kendimize ayırmıstık." dedi Shawn. Doğruydu. Sabah böyle konuşmuştuk. Bütün gün Shawn'ın yatağında birbirimize sarılıp film izleyecektik. Shawn buna 'kavga sonrası terapi' etkinliği desede ben, 'sevgilimi özledim' etkinliği diyordum. Tek fark o sesli söylüyordu, bense her zaman ki gibi içimden düşünüyordum.
"Erteleyemez misiniz? Babanın harika bir planı var." dedi Bayan Mendes Shawn'a bakarak. Shawn bakışlarını bana çevirdi. Benim onayımı bekliyordu. Ne kadar onunla vakit geçirmek istesem de annesinin bu bakışlarına dayanamadım. Zaten kadın erken döneceğimizi duyunca çok üzülmüştü.
"Ahh, pekala. Sanırım erteleyebilir." dedim. Annesi hemen güldü. Shawn'a baktım. Göz kırptı ve kahvaltısına geri döndü. Göz ucuyla Aaliyah'a baktım. Oda sevinmişe benziyordu.
"Plan ne ?" dedi Shawn.
"Aile pikniği !!" diye bağırdı Bayan Mendes. Hepsi birlikte güldüler. Aralarında ki bir espri miydi bilmiyorum. Cünkü bence gülüncek bisey yoktu.
"Carly görmen lazım, o kadar eğleniyoruz ki. Böyle kosuyoruz, oyun oynuyoruz. Annemler sanki çocuk oluyor. Tabi bende." dedi Shawn gülerek.
"Sen hala çocuksun." dedi Bay Mendes. Evet işte. Benim hiç sahip olmadığım aile hayatı karşımda oynuyordu. Kendi halime üzülmek yerine, Shawn için muylu oluyordum. Çünkü o harika bir aileye sahipti.
"Daha önce hiç piknik yaptınız mı?" dedi Bayan Mendes. O sırada aklıma ilk pikniğimiz geldi ve salak salak sırıtıp Shawn'a döndüm. Shawn'da benim gibi sırıtıyordu.
"Aslında." dedi Shawn "İlk randevumuz bir piknik alanındaydı." Annesi ve babası bir kahkaha patlattı. Yine anlamadığım bir espri mi diye Shawn ve Aaliyah'a baktım. Bu defa onlarda gülmüyordu.
"Noluyo ya?" dedi Aaliyah. İlk defa aynı şeyi düşünüyoruz diyebilirdim.
"Bizim de kdjddkjd ilk jdjdjd randevumuz jsjdjf piknikteydi." dedi Bayan Mendes kahkahalarının arasında. Shawn'a baktım.
"Bunu ilk defa duyuyorum." dedi ellerini kaldırarak.
"İste babasının oglu. " giye gururlandı Bay Mendes. Ardından bir sürü plan ve hazırlık yapıldı. Daha önce hiç piknik sepeti hazırlamadığımdan içine ne konulacağını bile bilmiyordum. Bayan Mendes bunu anlayınca olaya müdahele etti. Sonra birlikte hazırlamaya başladık. O bana ne isterse söylüyordu, bense onları ona getiriyordu. Piknik sepetini hazırlayınca Bayan Mendes teşekkür etti ve giyinmek için odama çıkarken Shawn ile karşılaştım. Merdivenlerden iniyordu. Son basamağı inmedi ve durdu. Zaten boyu uzundu. Bu nedenle ona bakmak için biraz daha kaldırmıştım kafamı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...