Buraya yazmaktan nefret ediyorum ancak önceki bölümde söylemeye unuttuğum bir şey söyleyeceğim. Carly'nin hastalığı ile ilgili. Bi tanıdığımızda duymuştum. Nedenini doğru düzgün bilmiyorum. John Green'in de dediği gibi o hastalığı ben uydurdum. Gerçeklik payı aramayın. Şimdi keyifi okumalar ;)
-Sen Benim Messi'msin-
İnsan olmanın en önemli duygusudur belki de sevmek. İnsanlar için bahşedilmiş bir hediye. Ne kadar iyiye kullanırsak o kadar iyi hissettirir kendini. Karşılık beklemeden. Bazıları söyleyemesede hissettirir. Öyle içtendirki. Evet dersin işte içimdeki boşluğu kapatacak şey bu. Shawn benim içimde ki boşluğun çoğunu kapatmayı başarmıştı. Sevmeyi öyle iyi biliyorduki. Hissettirebiliyordu. Ancak hala içimde bir boşluk vardı. Ben ona anne sevgisi diyordum. Belki bir gün kalpten değilde dilden 'seni seviyorum' deseydi inanacaktım. Çünkü muhtaçtım o sevgiye. Ne olursa olsun inanacaktım. Sorgulamadan. Hastaneye gelmemişti. Bi kaç kez Sarah'a durumumu sormuş onu dışında evlenme işleriyle uğraşmış. Lara için evde bir oda hazırlanmış ve benim odam kilitlenmiş. Odam demişken deli gibi özledim orayı. Yatağımı. Herşeyimi. Sarah benim istediğim eşyaları topladı ve getirdi. Günlüğüm de onlara dahildi. Bi kaç haftadır onu aksatmıştım ancak hastane odasındayken telafi etmem hiçte zor olmadı.
"Artık taburcu olma vakti." dedi Sarah. Küçük bavulumu eşyalarımı yerleştiriyordu. "Bak seni her gün orayacağım. Eğer sesinin kötü duyarsam hemen oraya geleceğim."
"Sarah endişelenme Shawn'da orada olacak." dedim ve neredeyse 2 gündür hiç kalkmadığım hastane yatağımdan kalktım. Üstümde eşofmanlarım vardı. Kalkarken belim acımıştı ancak Sarah'ı endişelendirmemek için söylemiyordum. Çünkü bu 2 gündür olan bişeydi.
"Kanada'ya döneceğini söylemiştin." dedi.
"Bir hafta daha erteledi. Gitmesi için ısrar ettim ancak o da bana kalmakta ısrar etti. Hadi ama Sarah her dakika yanımda olamaz ya!" Sarah kahkaha attı. Nedenini tahmin edebiliyordum. Çünkü Shawn'ın Kanada'ya döneceği zaman o da bana 'Her dakika yanında olamaz ya' demişti. O sırada kapı açıldı. Shawn gelmişti. Bana yardım etmek için koluma girdi.
"Ben iyiyim." desemde beni dinlemedi ve birlikte yürümeye başladık. Sarah'ta arkamızdan geliyordu. "Jack nerede ?" dedim. Sonuçta onun evine gidiyorduk.
"Evde. Evi toplayacaklarmış Jack ile." dedi. Beraberk güldükten sonra arabaya gelmiştik.
"Aklım sende kalacak." dedi Sarah. Shawn araya girdi ve
"Merak etmeyin ona çok iyi bakacağım." dedi. Sarah Shawn'a baktıktan sonra
"Sen olmasan kesinlikle göndermezdim zaten." dedi. Shawn'ı seviyordu. Sarah tekrar bana döndü ve sarıldık.
"Annem beni merak ederse -ki hiç sanmıyorum- ona Shawn ile olduğumu söyle." dedim. Kafası ile onayladı ve vedalaşıp ayrıldık.
"Jack J" dedim. "Yani onunla çok vakit geçirmedik. Benden hoşlanır mı?" Jack G gibi değildi. Biraz daha soğuk biriydi.
"O öyle birisi. Ama tanıyınca inan çok eğlenceli birisi olduğunu anlayacaksın." dedi.
"Umarım."
"Neden Kanada'ya gitmek istemedin Carly?" dedi. Ahh şu konu.
"Shawn daha 4 gündür çıkıyoruz farkında mısın?"
"İyi ama ben senin annen ile tanıştım."
"Sadece tanıştın Shawn. Evimizde kalmaya gelmedin ve o zaman sadece bir arkadaştık ve arkadaşlar anneler ile tanışabilirler. Kaç günlük arkadaş oldukları önemli bile olmaz." Bunları biraz hızlı söylemiştim. Güldü ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...