Güne sevdigin insanla başlamak. İlk onun yüzünü görmek. İlk onun sesini duymak. Dünya'da ki sayılı mükemmelliklerden biri. Şimdi yanımda uyuyordu. Kafasi bana dönüktü ve birbirimize bakiyorduk. Tek farki onun gozlerinin kapali olmasiydi. Ama onu böylede izlemek guzeldi. O kadar masumdu ki. Üstünde ise hala Barcelona forması duruyordu. Ona baktigim her an kendi kendime tebessum ediyordum. Kücük bir cocuk gibiydi. Sanki dısarıda oyun oynadiktan sonra annesinden azar yemis ve küsüp uyuyan cocuklara benziyordu. Ancak Shawn oyunda degilde studyo da yorulmustu. O kadar yogundu ki. Ona kıyamıyordum. Gece bir kac kere uyanmama ragmen o deliksiz uyumusa benziyordu. Hala da uyuyordu ve onu uyandirmayacaktim. Gerekirse öglene kadar uyusun. Umrumda degildi. O benimleydi suan. Onun yanimda olmasi dahi benim icin kâfiydi. Ben bunlari düsünürken birseyi hesaba katmamistim. Sessizde olmayan telefonum. Son ses bağıra bağıra "Kelis-Milkshake" caliyordu. Hemen komidine uzandim. Ayaga kalktim ve odadan ciktim. Caroline ariyordu. Uzun zamandir konusmamistik. Buyuk ihtimalle merak etmisti.
"Hey Car !" dedim telefonu acar acmaz.
"Hey Car !" diyerek karsilik verdi. İkimizin ilk 3 harfide Car oldugu icin kısaltmalarımız ayni isim gibi duruyordu.
"Naber?" dedim. Odadan biraz daha uzaklasmistim.
"Sen beni bosver. Nerelerdesin sen ya? "
"O kadar cok sey oldu ki. Yani anlayacagin uzun hikaye." dedim.
"Ben uzun hikaye falan anlamam. Hepsini anlatacaksin."
"Ah pekala. Simdi mi?"
"Telefonu kulagima yapistirmak isterdim ancak islerim var kule kızı. Hey artik kule kızı degilsin. Her neyse bugun bir yerlerde bulusalim. Ne dersin?" Düsündüm. Shawn bugun de studyoya gidecekti ve ben evde oturup Johnson ile pes oynamak istemiyordum.
"Pekala olur."
"İnanamiyorum. Artik benimle disariya cikiyorsun. Bu Shawn sana baya yaradi." dedi ve kahkahalarla telefonu kapatti. Bende kendi kendime guldum ve odaya geri dondum. Shawn biraktigim gibi duruyordu. Parmak ucumda ilerledim ve yataga yattim. Tekrar onu izlemeye koyuldum.
"Bir daha telefonunu sessize almalisin." dedi. Sıçradım. Cunku hic boyle birsey beklemiyordum.
"Hey uyumuyorsun?!" dedim. Tek gozunu acti ve
"Aslinda ben uyurken konusabiliyorum." dedi.
"Özür dilerim. Ne yapabilirim ama dün gece birden cikip geldin."
"Sorun degil." dedi. Gozleri hala kapaliydi. Ellerimle kirpiklerine dokundum. Huylandi ve kafasini geri cekti. Tekrar yaptim ve tekrar geri cekildi. Sonra gozlerini tamamem acti. Bense kahkahalarla guluyordum. Gulmemin bittigi bir zamanda
"Gülüsün.." dedi ve duraksadi. "Gülüşünden öpmek istiyorum." Öylece ona bakakalmistim. Bazen öyle cumleler seciyordu ki karsisinda söyleyecek söz bulamiyordunuz. Bir yandan da utanmistim ve yanaklarimin kipkirmizi olduguna bahse girebilirdim. Ellerimi yanaklarina koydum. Hafif cikan sakallarini hemen farketmistim.
"Seni seviyorum." diyerek fisildadim cikan son sesimle. Bana biraz daha yaklasti ve dudaklarima kucuk bir öpücük birakti. Geri cekildi ancak hala aramizda milimler vardi. İlk defa gözlerinin rengini bu kadar iyi farkedebilmistim. Uzaktan kahverengi gibi duruyordu ancak yakinindan sarıyıdan andiriyordu. Ben onu incelerken birden gıdıklamaya basladı. Öyle cok gıdık alirdim ki. Haykırarak gülmeye basladim ve arada sırada 'Shawn!' diye bagiriyordum. Durmasi icin herseyi yapabilirdim. Artik gülmekten yoruldugum bir kisimda Shawn gidiklamayi birakti ve kendini birden yataga birakti. İkimizde nefes nefese kalmistik.
"Sen.. Cok kötüsün Shawn." dedim. Bir tek bunlari demeye enerjim kalmisti.
"Tesekkur ederim." dedi. Beni gidiklarken yere dusen yastigi aldim ve ona firlattim. Ancak birsey yapmadi veya devamini getirip yastik savasini baslatmadi. İkimizde tavana bakiyorduk. Sonra kafasini bana cevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
life of the party // shawn mendes
Fanfiction"Messi mi Ronaldo mu?" dedi. Kahkaha atmıştım. "Ah hadi ama bi çok kız Ronaldo hayranı. Sadece merak ettim." "Pekala. Kesinlikle Messi." dedim. Hala gülüyorduk. "Neden?" "Çünkü Messi ve Ronaldo futbolcu değilde aynı okula giden arkadaş olsalar, Rona...