0.2

28.8K 750 58
                                    

Resimdeki: Çisil Çelik

Saatlerdir hastanedeyiz. Babamın ameliyattan çıkmasını bekliyoruz. 4 saattir ameliyatta. Neden olduğunu bilmiyoruz. Ama kalp krizi geçirmiş. Emre bir koltukta uyukluyor. Annem ağlamaktan perişan halde Emre'nin yanında oturuyor, karşı duvara bakıyor. Ben ise yeri izliyorum. Fayansların desenini ezberledim.

Öylece beklerken ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden doktor bey çıktı. Annem yerinden sıçrayıp doktorun yanına gitti. Emre anneme yaslandığı için annem kalkınca yere düşüyordu. Benim ise annemden farkım yoktu. Kendimi anında doktorun yanında buldum.

''Ameliyat gayet başarılı geçti. Şu anlık yoğun bakıma alacağız. Hatta sabaha kalmaz normal odaya bile alabiliriz. Tabi ki duruma bağlı.''

''Çok teşekkür ederiz doktor bey. Peki yoğun bakımdayken eşimi görebilir miyim?''

''Sizin için ayarlayabilirim. Ama şu an olmaz. Biraz zaman geçsin. 1 saat kadar sonra belki.''

''Peki, teşekkürler.''

Doktor beyin verdiği haber ile rahat bir hava soluduk. Emre uyku sersemi hâli ile o kadar tatlı duruyordu ki. Saçları dağılmıştı, o da sevinçle gülüyordu. Annem zaten çok mutluydu.

.....

Sabaha karşı babamı normal odaya aldılar. Emre eve gitti. Annem babamın başında uyukluyordu. Ben ise uyuyamıyordum. Yarın sabah işe gidecektim ve ben uyuyamıyordum. Aslında o kadar çok uykum vardı ki.

.....

Annem uyanmıştı. Sabah saat 9'a gelirken uykuya dalacaktım. Tam gözümü kapatmıştım ki aniden yerimden sıçradım. Nedeni ise benim şu anda Rüya'nın yanında olmam lazımdı! Ve ben perişan hâldeydim!

''ANNE!''

''Ne oldu kızım? Neden bağırıyorsun?''

''Anne benim işe gitmem lazım! Tam şu an evde olmam lazımdı.!!

''Baban iyi. Biraz geç gitsen bir şey olmaz. Git eve, bir duş al. Sonra gidersin. Bu şekilde gitme. Perişan bir hâldesin.''

''Tamam. En ufak bir gelişmede haber ver ama.''

''Tamam kızım. Hadi görüşürüz.''

''Görüşürüz.''

Hastaneden fırlayıp eve gittim. Eve vardığımda saat tam 9'du. Duşa girmek ve girmemek arasında kaldım. Ama girmeyi tercih ettim. Hızlıca bir duş aldıktan sonra üstüme bir şeyler geçirdim. Evden çıkıp taksi buldum. Saat 10'da evin kapısındaydım. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Kapıyı Derya açtı.

''Hoş geldin Beril. Ama sanki birazcık geç kaldın.''

''Zor bir gece geçirdim. Özür dilerim.''

İçeri geçtiğimde telaşlı ve kızgın bir Çisil hanımla karşılaştım.

''Beril, daha ilk günden geç kalacaksan olmaz bu iş!''

''Çok ama çok özür dilerim Çisil hanım. Babam dün rahatsızlanınca geceyi hastaneden geçirdim. İnanın 5 dakika bile uyumamışımdır. Babamın iyi olduğunu söylediklerinde koştum geldim.''

''Ne rahatsızlığı?''

''Kalp krizi. Hastanedeydim. Eve gidip, duş alıp gelmek 1 saat sürdü. Ben çok özür dilerim.''

''Önemli değil. Rahatsızlık sonuçta. Uyuya kalma gibi sebeplerden geç kalsaydın seninle yollarımızı ayırmış olabilirdik. Bu arada babana çok geçmiş olsun.''

''Teşekkürler Çisil hanım.''

''Benim çıkmam gerekiyor. Hem de çok acil. Rüya salonda, yürütecinde.''

''Tamam Çisil hanım. Bu arada Rüya'nın odası nerede? Ben hâlâ bilmiyorum.''

''Yukarıda sol....''

O sırada Çisil hanımın telefonu çaldı.

''Ben çıkıyorum. Kolay gelsin sana.''

''Ama oda?''

''Odanın kapısı kapalı. Bakarsın.''

''Ama Çisil ha..''

Konuşmama devam edemeden Çisil hanım kapıyı çekip çıktı. Salona geçtiğimde pembe bir bandana takmış mavi gözlere sahip bir güzellikle karşılaştım.

''Merhaba Rüya. Özledin mi beni?''

Rüya gülerek yürüteçte zıplamaya başladı. Gülerek çantamı ve montumu çıkardım. Sandalyenin üzerine astım.

''Gel bakalım minik prenses.''

Rüya'yı kucağıma aldım. Rüya'nın odasını sormak için Derya'nın yanına mutfağa gittim. Ama kulaklık takmış, yemek yapıyordu. Rahatsız etmek istemeyip merdivenlere yöneldim. Yukarı çıktığımda kapısı kapalı 2 tane odayla karşılaştım. İkisi de sol taraftaydı. Şansımı deneyip ilk kapıyı açtım.

Siyah beyaz renklerinde, modern bir odayla karşılaştım. Burası Rüya'nın odası değildi. Bunu anında anladım çünkü büyük odanın içinde kocaman bir yatak vardı. 2 kişilik diyeceğim olmayacak çünkü 5 kişilik de olabilir. Tam odadan çıkarken gözüm çalışma masasının üstündeki resimlere takıldı. Yakışıklı bir çocuğun resimleriydi. Çocuk Özgür değildi. Ama benziyordu. Yani sanırım burası Çınar'ın odasıydı. Resimlerdeki ela gözlerin sahibi ise galiba Çınar'dı. Resimlerde gözlerim oyalanırken kulağımın yakınında sıcak bir nefes hissettim.

''Sanırım odamı çok beğendin.''

Kardeşimin BakıcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin