Resimdeki: Emre Özer
Uyandığımda ertesi gün olduğunu fark ettim. Dün öğleye doğru uyumuştum. Saat sabah 7'ye geliyordu. Yataktan zar zor da olsa kalktım. Değneklerimi kullanarak aşağı indim. Bir şekilde tuvalete girip işimi hallettim. Değneklere alışık değildim çünkü. Mutfağa geçip buzdolabını açtım.
Şu an kahvaltı hazırlayamayacağım için sütü çıkardım ve cezveye doldurdum. Ocağa koyup altını açtıktan sonra üst dolaptan Coco Pops'umu çıkardım. Diğer dolaptan da küçük bir kâse çıkardıktan sonra cezveyi ocaktan aldım. Coco Pops'umu hazırladıktan sonra masaya geçip tadına vara vara yedim.
Ayağa kalkıp kâseyi bulaşık makinesine koydum. Bezi alıp döktüğüm sütleri temizledim.
O sırada bir boşluk fark ettim. Ben değneklerimi kullanmıyordum!
Mutlu bir ifade yüzüme yayılırken ayağımın tekrar kötü olmaması için değnekleri aldım. Gülümseyerek odama çıktım. Bugün işe gitmeyi planlıyordum. Değnek kullanmadan da yürüyebildiğime göre bir sorun yoktu.
Çalışma masama geçip bilgisayarımı açtım. Bir süre sosyal medyada gezindikten sonra saatin 8 buçuğa geldiğini fark ettim. Bilgisayarı kapatıp üzerime bir şeyler giyindim. Değnekleri odamda bırakıp çıktım. Ev halkı artık uyanıktı. Anneme yakalanmadan çıkmam gerekiyordu çünkü eğer karşılaşırsak sakarlığıma bir ton laf edecek üstüne işe gitmeme asla izin vermeyecekti. Ayağıma ilk bulduğum babetimi geçirirken hâlâ tedirgindim. Sanki bir yerlerden annem çıkacakmış gibi hissediyordum.
Tam kapıyı açtığım sırada arkamdan biri bana seslendi. Sesin sahibini tanıyınca rahatladım.
"Abla nereye gidiyorsun?"
Arkamı döndüm.
"İşeee."
"Bu halde mi? Ayrıca değneklerin nerde?"
"Gerek kalmadı onlara. Bütün gün sıkılmaya devam edemem. Anneme yakalanmadan çıkmam lazım."
"Ama abla-"
"Sus bakayım. Yoksa sana dilekçe falan yazmam yok sayılırsın."
"Tamam bir şey demedik de annem evde değil. Unuttun mu? Babamın yanında."
"Aaaa dimi ya?"
İşte bunu unutmuştum. Boşuna o kadar stres yapmışım.
Emre yüzünden yeterince zaman kaybetmiştim ama zaten 10 dakikalık bir mesafeydi.
"Dikkat et abla."
"Tamam ablam."
Emre ile birlikte evden çıktık. Emre okula doğru yürümeye başladı. Ben ise bulduğum ilk taksiyi çevirdim.
"Dikkatli git sen de okula."
"Tamam abla."
Taksiye binip gideceğim yeri tarif ettim. Saat 9'a 2 dakika kala evin kapısındaydım.
Kapı ziline bastığımda üstüme başıma bir çeki düzen verdim. Kapıyı Derya açtı.
"Günaydın Beril. Keşke dinlenseydin bugün."
"Yok gerek yok iyiyim ben."
İçeri geçip montumu ve çantamı askılığa astım.
"Rüya nerde?"
"Odasında uyuyor."
Merdivenlere yönelip dikkatli bir şekilde çıkmaya başladım. Sağ salim odanın kapısına vardım. Sessiz bir şekilde kapıyı açtım. Rüya beşiğinde melekler gibi uyuyordu.
Ya kucağımda Rüya varken düşseydim? Ya ona bir şey olsaydı? Ben o zaman ne yapardım. Bana bir şey olsun ama bu tatlılığa bir şey olmasın.
Uyuyan meleği izlemeye devam ettim.
"Allah'ım sen bütün çocukları her türlü kötülükten, kötü niyetli insanlardan koru. Onlara bir şey olmasına izin verme."
Bu güzelliği sonsuza kadar izleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeşimin Bakıcısı
Teen FictionKapı durmaksızın çalarken yerimden zorla ayağa kalktım. Kapıya yaklaşıp, kapıyı açtım. Kapıyı açmam ile yere doğru bir adet Çınar yığıldı. "Çınar?!" "B-Beril.." Yere hızla çömeldim. Yoğun alkol kokusu burnumu doldurunca yüzümü ekşittim. "Çınar sen i...