Resimdeki: İnci Işık
Çınar'dan
Aklım hâlâ dün gece olan şeydeydi. Beril'de. Beni kendi isteği ile öpmesinde.. Bunu yapacağını hiç tahmin etmiyordum. Ama dün akşam o iddia aklımdan çıkmış, tamamiyle kendi hislerim ile karşılık vermiştim. İlk defa beni kendisinin öpmesiyle bütün hücrelerimin yandığını hissetmiş, soğuk terler dökmüştüm. Tabi sonradan tatlı utancı beni benden almış, bütün gece sırıtmamı engelleyememiştim.
Dün gece
Beril kendini çekince gözlerini kaçırdı. Tekrardan gözlerini gözlerime çevirdiğinde gözlerinin mavisinde kayboldum. Gecenin loş ışıklarında parlıyordu gözleri. Kafasını denize çevirdiğinde ben hâlâ ona bakıyordum. Ardından ben de kafamı denize çevirdim. Aramızda derin bir sessizlik oluştu. Sadece coşmuş dalgaların sesi vardı. Birden Beril ayaklarını sudan hızla çekip çığlık atarak arkama saklandı. Ne olduğunu kavrayamadan başımı arkaya çevirdim. Kolumu sımsıkı tutmuş ayaklarını birbirine sürtüyordu.
"Ne oldu köpek balığımı gördün?"
Gülerek sorduğum bu soru üzerine suratıma baktı.
"De-deniz anası!!! Ayaklarıma değdi."
Denize tekrar baktığımda ayaklarımızı uzattığımız bölgede bir sürü şeffaf deniz anaları gördüm. İskeleyi aydınlatan ışıktan dolayı da parlıyordu. Tekrar Beril'e döndüğünde ayaklarını kaşıdığını gördüm.
"Ben küçüklüğümden beri korkarım bunlardan. Her karşılaştığımda kaşınıyorum nedensizce."
"Gidelim o zaman artık. Sen de daha fazla deniz analarına mağruz kalma."
Kafasını sallandığında ayakkabılarını eline aldı. Ben de elime aldıktan sonra oturduğumuz yerden kalktık. İskeleden çıkıp sahilden yürümeye başladık. Aklımdaki soruyu henüz soramamıştım. Bir süre daha yürüdükten sonra bir şekilde sordum soruyu. İddia için değil, gerçekten hislerimle sormuştum.
"Peki şimdi ne olacak Beril?"
"Ne olucak?"
"Bilmiyorum, ne olcak?"
Cevap vermedi. Ben de sürdürmedim. Sahilden çıktıktan sonra ayakkabılarımızı giydik. Arabaya bindikten sonra ondan evinin adresini aldım. Aslında daha önce öğrenebilirdim ama ilgilenmemiştim.
Bir kaç saniye yüzüne baktım, gözlerini zar zor açık tutuyor gibiydi. Saatime baktığımda saatin gecenin 2'sini geçtiğini gördüm.
Beril'in evine geldiğimizde öyle dizilerde olduğu gibi sokak başında, bakkalın önünde ineyim demedi. Mahallesine giren lüks aracın içinde görünmekten çekinmiyordu demek ki. Evinin olduğu sokağa girdiğimde sokak başındaki otoparkta lüks araçlar gördüm. Bu mahallede zenginler olduğundan bu araçlar alışılmıştı demek. Sorun etmemesi de bu yüzdendi. Evinin önüne geldiğimizde. Araçtan indi. Az önce arabada uyumak üzere olan kız bir andan açılmıştı.
"Teşekkür ederim. Hem eve bıraktığın için hem de gece için."
Kafamı rica ederim anlamında sallayıp önüme döndüm. Önüme dönmemle Özgür'ün arabasını gördüm. Biraz yaklaşıp durdu. Ön koltukta ise bu akşam Beril'in yanındaki o kızı. Beril'in de o tarafa baktığını göz ucuyla gördüm.
"İnci mi o? Ah tabi ya onu orda yanlız bırakmıştım."
Arabadan indiklerinde fark etmediler bizi. Ama kahkaha atıyorlardı.
İnci'den
Çınar denen o herifin Beril'i öpüp sonra bardan çıkarması üzerine hâlâ arkalarından bakıyordum. Beril giderken bana bir bakış atmıştı, sorun yok anlamında. Bunun üzerine rahatlayıp masanın üzerinde duran çantamı elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeşimin Bakıcısı
Teen FictionKapı durmaksızın çalarken yerimden zorla ayağa kalktım. Kapıya yaklaşıp, kapıyı açtım. Kapıyı açmam ile yere doğru bir adet Çınar yığıldı. "Çınar?!" "B-Beril.." Yere hızla çömeldim. Yoğun alkol kokusu burnumu doldurunca yüzümü ekşittim. "Çınar sen i...