1.0

19.4K 539 93
                                    

Resimdeki: Dilan Uzun

"Abla uyanıyor."

"Sonunda."

Dilan aldığı haberden dolayı 4 saattir baygın. Saat gece yarısına gelmek üzere. Az önce babam uyandı. Hayat ne tuhaf değil mi? Biri gözlerini açıyor diğeri yumuyor. Anneme olayları hızlıca anlattıktan sonra babamın uyandığını gördük. Ama sevinemedik. Yani Emre tepki veremedi. 

Sevdiği kız babasını kaybetti, ama o babasına kavuştu. 15 dakika babam ile geçirdikten sonra Dilan'ın yanına gittik. Ve onun başından ayrılmadık.

Dilan gözlerini açtığında önce kolundaki seruma baktı, sonra Emre'ye. Derin bir nefes aldı ve ağlamaya başladı. Dayanamayıp ben de ağlamaya başladım. Emre de ağladı. Beraber ağladık. Dilan'ın yatağına oturup ona sarıldım. Emre de diğer tarafından sarıldı. Ona hiçbir şey diyemiyordum. O hayatındaki tek kişiyi kaybetmişti. Ne diyebilirdim ki?

4 gün sonra 

"Anne biz çıkıyoruz."

"Dikkatli gidin. Benim yerimde de baş sağlığı dileyin."

Engin abinin cenazesine gidiyorduk. Emre'nin arabasına binip cenazenin yapılacağı camiye geldik. Önce yanlış yere geldiğimizi düşündük. Ama ilerde Dilan'ı görünce doğru geldiğimizi anladık. Yanlış geldiğimizi sanmamızın nedeni cenazede sadece Dilan'ın oluşuydu. Kimseleri yoktu bunu biliyordum ama hiç arkadaşları da mı yoktu?

Dilan'ın yanına gidip ona sarıldım.

"Başın sağ olsun tatlım."

"Başın sağ olsun Dilan."

"Teşekkür ederim."

3 gündür Emre onun yanındaydı. Okula gitmek zorunda olduğumdan yanına gidememiştim ama Emre onunlaydı. Yüzü solmuştu. Bembeyazdı. Gözleri kızarmıştı. Kıpkırmızıydı. Saçları dağılmıştı. Dapdağınıktı. O yıkılmıştı. O artık eskisi gibi olmayacaktı.

Cenazeden sonra Dilan'ların evine gittik. Tek katlı müstakil bir evdi. Ama güzeldi. Ve bahçeliydi.
Dilan üzgün bir şekilde eve girdi. Salona geçti. Onu takip ettik ve yanına oturduk.

O ise Emre'ye döndü. "Benim tek dostum sensin Emre. Kimse annem olmadığı için benle dost olmazken Emre benim dostum oldu. Sana çok teşekkür ederim Emre."

Emre ona gülümsedi.

"Eğer sen olmasaydın ne sen ne ablan cenazede olmayacaktın. Yani ben tek başıma olucaktım. İkinize de teşekkür ederim."

"Senin hep yanında olacağız. Sen hiç merak etme."

"Ölüm bu Dilan. Elbet bir gün karşısına çıkacaktı. Ben çok küçükken can, kan kardeşimi kaybettim. O da trafik kazasında öldü. Ve ben seni çok iyi anlıyorum. Ama üzülmek hiçbir şeye çözüm değil. Ben üzüldüm de noldu? Sadece hastalandım. Ama geçti. Senin de geçecek. Kimsen yok sanma. Emre hep senin yanına olucak."

Dilan bana baktı. Sonra Emre'ye. Ve Emre'ye doğru bir hamle yaptı ve ona sarıldı.

"Babaannemin ölümünden sonra babamın ölümüne kendimi hazırlıyordum. Ama kendimi o zaman çok yanlız hissediyordum. Çünkü o zaman Emre yoktu. Şimdi hem sen hem de Beril abla var. Yanlız hissetmiyorum."

"Hissetme, ben ve ablam hep senin yanında olacağız."

"Ve diyeceğim şu ki, ölüm var. O yüzden istediğim hiçbir şeyi yarına ertelemeyeceğim."

Emre ve ben Dilan'a meraklı gözlerle bakarken Dilan birden Emre'ye döndü ve onun küçük bir öpücük bıraktı. Sonra birden gözlerini açtı ve Emre'ye baktı.

"Seni seviyorum Emre."

Emre ne yapacağımı bilmez hâlde şok içinde Dilan'a baktı. Dilan'da yanlış anlamış olacak ki konuşmaya başladı.

"Benim gibi biriyle sevgili olmak istemezsen anlarım seni Emre. Ben özür di-"

Dilan cümlesini tamamlayamadan Emre dudaklarına yapıştı kızın. İkisi de gözümün önünde öpüşürken ben önümde olanları öylece izliyordum.

Sonra ben napıyorum burda diyerek yanlarından kalktım. Ve içerideki odaya geçtim.

Dilan'ın odası olduğunu anladığım odaya bakıyordum. Beyaz ve turkuaz renklerinde döşenmiş bir odaydı. Makyaj aynasından anladığım kadarıyla Dilan'ın odasıydı burası. 

Duvardaki tablolara bakmaya başladım. Hepsinin altında Dilan Uzun yazıyordu ve imzası vardı. Bu tabloları Dilan'ın yaptığını anladığımda şaşırdım çünkü bu tablolar cidden harikaydı. Kedi ve köpek resimleri, insan resimleri, küçük çocuk resimleri.. Hepsi çok güzeldi. Böyle bir yeteneği varmış demek. 

Odadan çıkıp koridora geçtiğimde salona göz attım. Alınlarını birbirlerine yaslamışlardı. Ve gülümsüyorlardı. Onlara gülümseyip ben de koridordaki tablolara bakmaya başladım. Bir resim vardı. Dilan ve Engin abinin resmi. Çizimi yapılmıştı. Tam büyük duvarda duruyordu. Tablonun yanına yaklaşıp inceledim. Baba kız birbirlerine sarılmışlardı. Bu tablo karşısında duygulanmamak elde değildi. Tablonun üstünde elimi gezdirirken elim tabloya çarptı ve tablo sallandı. Arkasından bir mektup düştü. Elime aldığımda üzerinde 'Kızıma' yazıyordu.

Salona doğru geçtim. Dilan ve Emre birbirlerine gülümsemeye devam ediyorlardı.

"Dilan, senin ve babanın resmi olduğu tablonun arkasında bu mektubu buldum."

Dilan birden yerinden sıçrayıp yanıma geldi ve mektubu aldı.

"B-babam..'Eğer bir gün ölürsem bu mektubu okumanı istiyorum.' demişti. 'Ama ben ölmeden okumak yok.' demişti."

Dilan mektubu açıp okumaya başladı. İçinden okuduğu için ne yazdığını bilmiyorduk. Mektup birden elinden düştü ve şok içinde bakan gözlerle salonda duran çerçeveye bakmaya başladı. 

Çerçevede bir kadın resmi vardı.

Emre yerden mektubu aldı ve okudu. Okurken gözleri büyümüştü. Merak edip mektubu aldım ve okumaya başladım. Okuduklarım ile şok olmuştum. Dilan'ı düşünemiyorum. 


Kardeşimin BakıcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin