"Niye bana engel oluyorsunuz ki? Bir güzel dövecektim onu."Bileğimi saran sargıya iç çekerek bakarken, Tae'de kendi kendine konuşuyordu.
Olaydan zararlı ben çıkmıştım.
"Ayrıca sen niye araya giriyorsun ki kızım?" dediğinde, sinirle göz devirdim. "Asıl senin başın hiç beladan kurtulmaz mı?"
"Ben böyleyim." dedi omuz silkerek. "Neyse ne, sen kendinle ilgilenmeye bak. Yarışmaya bu ayakla katılmayı düşünmüyorsun değil mi?"
"Tam da öyle düşünüyordum." dedim. Kafamı duvara yasladım.
Olayın üzerinden bir saat geçmişti. Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim çocuk, beni ittikten sonra Tae'yle kavgalarına devam etmişlerdi. Araya hocaların girmesi ve onları ayırması üzerine bende hiçbir şey olmamış gibi oradan toz olmuştum.
Ayağımın burkulduğu öğrenilirse, yarışmadan diskalifiye olabilirdim.
"Salak mısın kızım?" dedi kaşlarını çatarak.
"Üç güne düzelecek birşey değil.""Ne yapabilirim? Uzun süredir hayalini kurduğum yarışmadan öylece çekileyim mi?" dedim sinirle.
Başına bela açmamasını o kadar söylememe rağmen, beni dinlemeden tekrar bildiğini yapıyordu.
Yerimde doğrulmaya çalıştım. Okulun üst katındaki boş sınıflarından birindeydik. Tae revirden aldığı sargı beziyle bileğimi sarmıştı.
Ona bileğimin burkulduğunu kimseye söylememesi için uyarmıştım. Bir şekilde provalarda belli etmemeye çalışacak ve yarışmaya katılacaktım.
O kadar kötü durumda olduğunu düşünmüyordum.
Duvardan destek alarak ilerlemeye başladığımda, Tae hızlıca yanıma gelip kolumdan tuttu.
"Kızdın mı bana?"
"Tae lütfen beni yalnız bırak. Zaten olayın şokunu atlatmış değilim. Ne yapmam gerektiğini düşünmem gerek."
Tuttuğu kolumu çekip tek başıma kapıya doğru ilerlemeye başladım.
Lanet olsun, çok acıyordu.
"Tamam bari istediğin yere götüreyim seni."
"Kendim halledebilirim." dedim ona engel olarak. Ona kızgındım. Bir süre yalnız kalsam iyi olacaktı.
Tekrar kolumu kavradığında, "Tamam kızım bari istediğin yere bırakayım, sonra devam edersin küs kalmaya."
Kolumu boynuna atıp belimden tuttu.
"Ayrıca son bir kere daha o piçi dövebilir miyim?" tek kaşını kaldırdı. "Seni ittiği için."
"Hayır."dedim telaşla. "Eğer ayağımı incittiğini öğrenirse mutlaka birinin kulağına gider."
"Ama-"
"Hayır dedim. Jisoo ve senden başkası öğrenmemeli."
Tae yangın merdivenlerin olduğu yerden inmeme yardım etti. Kestirme yoldan yatakhanenin kapısının önüne geldiğimizde Tae etrafa göz gezdirerek "Hadi sen git hızlıca." dediğinde kafamı salladım.
O tekrar merdivenlerden ikişer,ikişer çıkarak ortadan kaybolduğunda, bende yangın merdivenin kapısını yavaşça kapatarak, boş koridora bir kez daha göz gezdirdim.
Ana merdiveni kullanırsak mutlaka tanıdık birine yakalanacağımız için yangın merdivenini kullanmıştık.
Duvardan destek alarak ilerlemeye başladım. Birine görünmeden yatağıma girsem iyi olacaktı. Çoğu öğrenci derste olduğu için koridor boştu. Yatakhaneninde kalabalık olmadığını düşünüyordum.
"Hızlı ol." dedim kendi kendime.
Ama bileğim attığım her adımda daha sızlıyordu sanki.Koridorun bitişine geldiğimde sağa dönmek için bir adım attım. O sırada arkamda bir ses duyduğumu sanarak kafamı arkaya çevirdiğimde sert birşeye çarptı bedenim.
Telaşla önüme döndüğümde bir bedene çarptım. Korkuyla geri adım attım ama ayağım sızladığında dengemi sağlayamadım. Geriye doğru sendelediğimde bir el sertçe kolumu kavrayıp düşmeme engel oldu.
İrileşen gözlerim beni tutan elin sahibine çevrildi.
Jungkook tam karşımda duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Bu kokuya sahip olduğun sürece benden kaçamazsın Rose."