0.0

32.6K 1.1K 744
                                    



"Tekrar baştan!" dediğinde dans hocam, derin bir  nefes alıp yerime geçtim.

"Bir!" İki elimin işaret parmağını daire çizer gibi döndürdüm. " İki!" Sonra ellerimi birleştirip, yukarıya doğru kıvırdım.

"Üç!" Ellerimi kafamın arkasında tutup, kalçamı sallayarak ayağımı hafifçe kaldırıp indirdim.

"Üç!" Ellerimi kafamın arkasında tutup, kalçamı sallayarak ayağımı hafifçe kaldırıp indirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Pekala kızlar, bu günlük bu
kadar yeter."dediğinde hoca, iki saatlik provanın ardından yorulmuş olan bedenimle yere bağdaş kurarak oturdum.

Üç gün sonra gerçekleşecek olan dans yarışmasına on beş kişiden yalnızca elemeleri geçen ben ve Seulgi kalmıştık.

"Kendinize dikkat etmeyi unutmayın.Yarın yine aynı saatte prova için burada olun. İkinizden birinin bu yarışmayı kazanmasını isterim. Hadi görüşürüz."

Lia hocanın odadan ayrılmasıyla derin nefes alarak yere boylu boyunca uzandım.

Bir aydır hazırlandığım ve ön elemeleri geçtiğim yarışmadan birinci olarak çıkmak şuan ki tek hedefimdi.

İki senedir yatılı olarak eğitim gördüğüm bu okulda ilk sene sadece müzik eğitimi görmüştüm, ikinci senemde ise dansa yönelmiştim.

Şimdi günün çoğunu prova yaparak geçiriyordum. Üç gün sonraki yarışmanın gerginliği gün geçtikçe dahada artıyordu sanki.

"Bu yarışmadan ayrılman için ne yapabilirim?"

Seulginin alaylı sesi kulaklarımı doldurduğunda göz devirip kafamı ona çevirdim. "Yine ne saçmalıyorsun?

Siyah saçlarını geriye atıp, masadan kaptığı su şişesinin kapağını açarak yanıma oturdu.

Suyunu içtikten ve kibirli bakışlarıyla yerde uzanan bedenimi süzdükten sonra;

"Boşuna bedenini yorma. Kazanabileceğini sanmıyorum. İlk seneden bunu başarabileceğini düşünmen, senin aptallığın."

Yanaklarımın içini şişirip, yerimden doğruldum. "O küçük aklını beni düşünerek yormasana sen." dedim. Yerimden doğrulup işaret parmağımla anlına dokundum. "İşine bak."

Köşeden bir su şişesi kapıp odadan çıktım.

Kırk dakikalık öğle arasındaydık.
Bu yüzden boş olan midemi doldurmak için kantine doğru ilerlemeye başladım.

Seulgi dans sınıfının gözdelerindendi. Bu sene benim gelmem, ve ikimizinde birinciliği istemesi aramızda hoş olmayan bir kapışmanın başlangıcı olmuştu. Bu kapışmayı başlatan o olsa da kendini beğenmiş tavrı ondan soğumama neden olmuştu. Bu yüzden onunla yüz yüze gelmemeye, provalar dışında aynı ortamda bulunmamaya çalışıyordum.

Merdivenlerden inmeye başladığımda, nefes nefese kalmış bana doğru koşan Jisoo'yu görmemle duraksadım.

"Rose!" dedi telaşla. Yanıma ulaştığında ellerini dizlerine koyup derin nefes aldı. "Of çok yoruldum. Neredesin kızım sen ya?!"

"Provadaydım. Ne oldu?"

"Tae yine kavgaya karışmış." dedi. "Çabuk ol durduramadım onu."

"Yine mi?" dedim sinirle.

Kolumdan tutup kavganın
olduğu yere doğru çekiştirmeye başladığında adımlarımı hızlandırdım.

"Yan sınıftan birileriyle sanırım."

Tae benim çocukluk arkadaşımdı.
Aynı ilkokulu, ortaokulu okumuştuk. Şimdide bu okulda kalıyorduk. Sürekli başını belaya sokuyordu. Abi kardeş gibiydik bu yüzden onu çoğu beladan kurtarmaya çalışıyordum.

Okulun arka bahçesine geldiğimizde, öğrencilerin toplanıp kavgayı izlediğini farkettim. Kalabalığın arasından geçtiğimde görüş açıma Üstü başı dağılmış Tae girdi.

Siyah saçlı, aynı boyda olduğu bir çocuğun boynunu sıkıyordu. "Ağzına sıçacağım oğlum senin!" Tae sinirle kükrediğinde
ne yapacağımı bilemeyen bakışlarla, topluluğa yardım istercesine baktım.

Herkes memnun bir şekilde bir sonraki darbeyi bekliyordu.

Adını bilmediğim çocuk boğazındaki ellerden kurtulup Tae'nin suratına sert bir yumruk indirdiğinde gözlerim irileşti.

"Gel sıç Pezevenk!"

Tae'yi yakasından tutup duvara yapıştırdığında "Dur!" diye bağırdım. Hızlıca onlara doğru adımlayıp Tae'nin suratına yumruklarını indiren çocuğu itmeye çalıştım.

"Tae!" dedim telaşla. Siyahlı çocuk yumruklarını gelişi güzel Tae'nin suratına indirmeye devam ediyordu. "Dur! Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Siyahlı çocuk bana kısa bir bakış atıp "Sen kimsin kızım? Çekilsene!" dediğinde, beni yeni farkeden Tae'de kaşlarını çatarak "Sen karışma Rose çekil!" dedi.

Siyahlı çocuk Tae'nin boğazını sıkmaya başladı. "Dur! Lüften Dur!" Omzundan ittirmeye çalıştığımda ellerini Tae'nin boynundan çekip kolumu kavradı.

Sinirli bakışlarla suratıma bakarken sertçe beni ittiğinde yere kapaklanmadan önce bileğimin acısıyla inledim. Ellerimin üzerine düştüğümde saçlarım yüzüme döküldü.

Acıyla dudağımı ısırdım.
Bileğim mi burkulmuştu?

"Karışma demiştim sana."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin