1.7

9.8K 673 508
                                    


"Her grup kendi koreografisini hazırlayacak. Anlaşıldı mı?"

Lia hoca'nın söylediklerine kafamızı salladık. "Okulun her dönem düzenlediği yarışmalardan biri buda. Kazanan grup daha büyük yarışmalara katılmaya hak kazanacak. O yüzden hafife almayın ve sıkı çalışın."

Hoca pratik odasından çıktığında herkes gruplarıyla ne yapacaklarını konuşmaya başlamışlardı.

Bir tek bizim grup birbirine bakıp duruyordu.Sonunda Lisa konuşmaya başladı. "Eee? Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Nasıl bir konsept belirlemeliyiz?"

Adının Momo olduğunu öğrendiğim kız "Bence tatlı bir dans kareografisi hazırlamalıyız." dedi.

"Hayır seksi olmalı." Seulgi Momo'ya ters bir bakış attı.

"Hmm...Sen ne düşünüyorsun Rose?"

Lisa bana dönüp sorarcasına baktı.
"Bence ikiside değil. Biraz daha sert ve havalı bir dans koreografisi hazırlarsak ilgi çeker diye düşünüyorum."

Lisa ve Momo söylediğim fikri beğenmiş gibilerdi.

"Mantıklı. O zaman öğle arasından sonra birleşip şarkı şeçimi ve koreografiye başlayalım."

Lisa'nın dediğiyle Momo ve ben kafamızı salladık.

"Yanlız herkes kabul etmedi bu fikri. Ortak bir karar almamız gerekiyor öyle değil mi?"

Seulgi tek kaşını kaldırarak bana baktı. "Herkes kabul etti. Sen dışında." dedim."Öyle değil mi?"

Momo Ve Lisa kafasını salladı. Seulgi pes edip kabul ettiğinde öğle arasından sonra tekrar bir araya gelmeye karar verip ayrıldık.

Prova odasından çıktığımda Lisa'da peşimden geldi. "Seulgi'yle pek anlaşamıyorsunuz sanırım."

"Evet, pek anlaştığım söylenemez."

"İtici birine benziyor." dedi. Kafamı salladım. Koridorun başında Tae'yi gördüğümde onun yanına doğru ilerledik.

Lisa kendini tutamayıp gülmeye başladı. "Şu çocuğun sabah donla geldiğini düşündükçe kendimi tutamıyorum". dedi.

Bende güldüm. "Henüz yenisin sen, daha çok olayına şahit olduğunda alışırsın merak etme." dedim.

Tae'de telefonundan başını kaldırıp bizi gördü. Yanına ulaştığımızda "Benimle dalga geçecekseniz hiç almayayım."

Arkasında dönüp ilerlemeye başladığında kapüşonundan çektim.
"Dur hele."

Lisa ağzını kapatıp gülmesine engel olmaya çalışıyordu.

"Rose bak sakın dalga geçeyim deme."
Sonra yanımdaki Lisayı yeni farketmiş gibi kaşlarını çattı. "Lan...bu kız kim?"

"Kim mi? Siz tanışmamış mıydınız ya?" Lisa dönerek sorarcasına baktım. "Beni tanıyorsan Tae'ylede tanışmış olmanız gerekiyordu." dedim.

"Dur, dur ben bu kızı bir yerde görmüş olmalıyım." Tae parmağını anlına dokundurup düşünüyor gibi yaptı.
Kafasını Lisa'nın yüzüne yaklaştırıp "Hatırlayacağım...aha buldum!"

Lisa irkilip geri çekildi.

"Bu ortaokulda çantasına işediğim kız." Bir an Tae ağzından kaçırdığını farkedip elini ağzına götürüp gözlerini kıstı.

"Ne! Sen miydin!" Lisa sinirle gözleri irileştiğinde yumruğunu Tae'nin omzuna geçirdi. "Bende kim işemiş diyordum! Bak ya!"

Tae koşar adımlarla ilerlemeye başlayınca Lisa'da ayaklarını sinirle yere vurup peşinden gitti.

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım.
Bir an Jungkook'un gülünce çok çirkinsin dediği aklıma gelince dudaklarımı birbirine bastırıp gülmeme engel oldum.

"Kendini neden sıkıyorsun?"

Jimin'in yaklaşan sesini duyduğumda bakışlarım ona çevrildi. Elini polarının cebine koymuş gülümseyerek yanıma geldi.

"Anlamadım?" dedim.

"Çok tatlı gülüyorsun, neden gülmene engel olmaya çalışıyorsun?"

"Ha?" dedim şaşırarak.

Utançtan kızaran yanaklarıma bakıp güldü. Eliyle kafama dokunup saçlarımı karıştırdı.

Bu yakın hareketi karşısında biraz şaşırsamda bozuntuya vermeyip güldüm. "Yani bilmem, çirkin güldüğümü düşünüyorlar. Yinede teşekkür ederim."

"Teşekkür etmene gerek yok. Gerçekten çok tatlı gülüyorsun."

"Oynaşmanız bittiyse gidebilir miyiz Jimin?"

Bir an arkamda Jungkook'un yakından sesini duymamla irkildim. Kenara çekilmeye çalıştığımda omzum Jungkook'un göğsüne çarptı.

Derin bir nefes alıp "Cidden...yılın sakar insanı olarak ödül falan alman gerekiyor." dedi.

Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp ona baktım. Üzerine geçirdiği siyah poları ve dizine kadar gelen şortuyla oldukça havalı görünüyordu.

"Arkamda öcü gibi beliren sensin." dedim. Elini saçlarına daldırıp göz devirdi.

"Kıza niye kötü davranıyorsun oğlum." Jimin alaylı bir tonla Jungkook'a söylendiğinde omuz silkti. "Sincaplardan hoşlanmıyorum."

"Sincap mı?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Merak etme, bende tavşanlara bayılmıyordum zaten."

"Ne? Tavşan mı?" dedi yüzünü buruşturarak. Kendini işaret edip tek kaşını kaldırdı. "Okuldaki bütün kızlar beni görünce dibi düşüyorken, senin gibi ufak bir kızın bayılmaması çok anormal."

"1.68 boyundayım. Ne ufağı?"

Alayla güldü. İki adım yaklaşıp elini tam açarak yüzüme koydu. "Boyunun uzun olması bir şeyi değiştirmiyor. Yüzün bir elim kadar bile değil." dedi.
Elinin yüzüme değmesi kalbimi hızlandırdı.

Bu aptal histe neyin nesiydi?

Gözlerimi kaçırdığımda oda elini çekti."Neden açıklama yapıyorsam, banane." diyip omuz silkti. "Gidelim."

Jimine bakarak başını salladı. Sonra merdivenleri çıkmaya başlayınca Jimin'de peşinden gitmek için hareketlendi.

"Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." diyip el salladım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin