1.4

10K 748 399
                                    

Size bol Rosekook'lu bir bölüm bırakıyorum :D

              Keyifli Okumalar!

Ellerini iki yanımdan duvara bir yaslayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerini iki yanımdan duvara bir yaslayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Korkudan kesik kesik nefesler alıyordum. Yüzümü kapatan saçlarımı eliyle kulağımın arkasına sıkıştırdığında yere kenetlediğim bakışlarımı kaldırdım.

"Korkuyorsun." dedi alayla. "Korkuyorsun,ama beni dikizlemekten vazgeçmiyorsun."

Yutkundum. Yüzüne bakmak yerine bakışlarım boynunda gezinip duruyordu. "Ben...seni dikizlemiyordum."

Eliyle çenemi tutup kaldırdı. Kızarmış gözlerim gözleriyle buluştu. Dilini yanağının iç tarafında gezdirip sırıttı.

"Tam da öyle yapıyorsun."

Biraz daha dibime girdiğinde elimi göğsüne koyup ittirmeye çalıştım.
"Ne yapıyorsun? Çekil." dedim.

Alaylı bir homurtu çıkartıp geri çekildi. Etraf olduğundan fazla karanlıktı ve burası beni korkutuyordu.

Kapıyı bulmak için ilerlemeye çalıştığımda kafam göğsüne çarptı.
Yüzümü buruşturup kafamı tuttum.

"Korkak olduğun kadar sakarsında."

"Önümden çekilirsen kapıyı bulacağım." dedim. O sırada kapının kilitlenme sesi geldiğinde Jungkook'un "Siktir." diye fısıldadığını duydum.

Koşar adımlarla kapıya ilerledim.
Kapının kulpunu çevirip açmaya çalıştığımda başarısız oldu.

Biri kapıyı kilitlemişti.

"Nasıl ya? Kapı açılmıyor." dedim telaşla. Üst üste kapının kulpunu aşağı indirip kaldırdım.

"Çekil,ben deneyeceğim."

Jungkook omzumdan ittirip kendisi kapıyı açmaya çalıştı. Başarısız olduğunda "Burada kaldık." dedi.

Ellerimi saçlarımın arasından geçirip sinirle "Nasıl burada kaldık? Nasıl olabilir çıkmam gerek benim."

Kapıya yaklaşıp yumruklamaya başladım. "Kapıyı açın! Kimse yok mu!"

Burada on dakika daha kalırsam kafayı yiyecektim. İçerisi oldukça soğuk ve karanlıktı. Birde Jungkook'la kalacağımı düşünmek oldukça korkunçtu. Her an beni dövecekmiş gibi bakıyordu.

Kapalı alan fobim olması ayrı bir sorundu zaten.

Jungkook bileğimden tutup "Salak mısın kızım? Biri bilinçli olarak kilitledi bizi. Cidden gelip açacaklarını mı zannediyorsun?" dedi.

Gözlerim dolmaya başladı elimi boğazıma götürüp ovmaya başladım.
"Hayır...kalamam burada. Lütfen aç şu kapıyı." dedim titreyen sesimle.

Kaşlarını çattı. "Abartmasana,birazdan Jimin'i arayıp buraya çağıracağım."

Ondan uzaklaşıp duvara yaslandım.
Sanki oda gittikçe küçülüyor beni boğuyor gibi hissediyordum.

"Ananı sikim telefonum nerede!"

Baygın bakışlarım ona döndü. Sinirle ceplerini yokluyordu. "Burada kalıp gebereceğiz." dedim ağlamaklı bir tonla.

Bana döndü. "Telefonun yanında mı?"

Elimle eşofmanımın ceplerini yokladım.

Boştu.

"Y-yok,yatakhanede unuttum." dedim. Sinirle göz devirip ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Biraz bekleyelim,yokluğumuzu farkedince aramaya başlarlar elbet." dedi.

Kapıya yakın bir yerde kafasını duvara yaslayıp oturdu.

Onun için sorun değildi ama ben gittikçe daha kötü oluyordum. Elimi göğsüme bastırıp kafamı dizime gömdüm.

Sakin olmaya çalışıyordum ama kapalı odada kaldığım düşüncesi aklımdan çıkmıyordu. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda kafamı kaldırmadım dizimden.

"Ne oluyor lan?"

Hıçkırıklarımın arasından Jungkook'un yaklaşan sesini duydum.

Dizimin etrafına sardığım kollarımda elini hissettim.

"Ağlıyor musun?"

Omzumdan tutup kafamı kaldırmaya çalıştı. "Git." dedim boğuk çıkan sesimle.

Kafamı kaldırmayı başardığında titreyen ellerimle ittirmeye çalıştım.
"Git dedim. Bir şey yok."

İki bileğimi kavrayıp kaşlarını çattı.
"Nasıl bir şey yok titriyorsun." dedi.

Ayaklarımı sürterek kendimi biraz geriye çektim. Elimi boğazıma götürüp kesilen nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. "K-kapalı alan fobim var,buradan çıkmam gerek." dedim.

"Kapalı alan fobin mi var?" dedi şaşırarak. Etrafa göz gezdirdi. "Anasını satayım bir cam bile yok burada."

Sinirle tekrar bana döndü. Bakışlarını yüzümde gezdirip "Böyle durumlarda ne yapman gerekiyor?" dedi.

"Her gün kilitli kalmiyorum nerden bileyim." dudaklarimi birbirine bastırıp kafami dizlerime tekrar gömdüm.

Bir süre sesli nefes alıp verişlerim dışında ikimizde konuşmadık.

"Sanırım dilemem gereken bir özür vardı."

Sesindeki hoş tınıyı soludum.
İnsanı sarhoş edecek derecede güzel olan kokusu daha yakından gelmeye başladı.

Elini boynumda bir yerde hissettim.
"Özür dilemeyi pek beceremem ama..."
Diğer eliyle bileğimi yakalayıp kendine doğru çekti. Kafam göğsüne gömüldüğünde yutkundum.

Geri çekilmeye çalıştım "Ne yapıyor-"
Eliyle enseme  bastırıp kaldırmaya çalıştığım kafamı tekrar göğsüne gömdü. "Şşşh sakin ol,iyi hissettireceğine eminim."

Bir eli ensemde diğer eli sırtımdaydı.
Kulağıma yakın bir yerde atan kalbini hissedebiliyordum.

Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama, daha önce hiç hissetmediğim bir duygu zihnimi ele geçirmişti sanki.

Hızlı atan hangimizin kalbiydi?

Dudaklarını kulağıma yakın bir yere getirip fısıldadı.

"Özür Dilerim."

Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin