Bilinmeyen Numara : Mesaj attığımda üst kattaki boş sınıflardan birinde ol.
Telefonumu arka cebime yerleştirip yemeğime döndüm.
"Kim mesaj attı?"
Tae'nin sorduğu soruyla elimde tuttuğum kaşığı ağzıma götürdüm. Lokmamı yuttuktan sonra "Hiç. Banka mesajı falan işte." dedim geçiştirerek.
Yarım saat öncesine kadar her şey normalken ansızın telefonuma bilinmeyen numaradan mesaj gelmişti. Benimle dalga mı geçiyordu yoksa gerçekten kimin yaptığına dair elinde video mu vardı gerçekten merak ediyordum.Akşam bunu öğrenecektim.
Jisoo'yla Tae'ye bu konudan şimdilik bahsetmezsem daha iyi olacaktı.Yoksa Tae'nin benle gelmek isteyeceğini biliyordum. Bu durum karşıdaki kişinin pekte hoşuna gideceğini sanmıyordum. Yardım istediği kişi bendim,bu yüzden tek gitmek daha iyi olacaktı.
"Bugün yarışma sonuçları açıklanacak. Sizce Seulgi mi kazanır yarışmayı?" dediğinde Jisoo, bilmem dercesine dudak büzüp yemeğime odaklanmaya devam ettim.
"O burnu havada kızın kazanmasını istemiyorum." dedi Tae. Yanımda oturan Jisoo dirseğiyle koluma vurdu. "Konuşsana sende. Zaten iki gündür seni göremiyorum." dedi yüzünü buruşturarak.
"Aklım yarışmada,Annem aradığında ne diyeceğim diye düşünüyordum."
"Ha!O vardı birde."
Kafamı salladım. Yemeklerimizi sessizce yiyip kalktığımızda zilde çalmaya başlamıştı. Sınıfların olduğu kata geldiğimizde Tae birden karnını tutup "Ah!Karnım" diyip sızlanmaya başladı. Jisoo telaşla yanına yaklaşıp "Ne! Ne oldu?" dediğinde gözlerimi devirdim. Jisoo'yu kolundan tutup tekrar yanıma çektim. "Saf mısın kızım?Her zamanki numaraları işte"
"Yoo ne alakası var ya!" dedi. Bir eliyle karnını tutup diğer eliyle Jisoo'nun bileğini yakaladı.
"Baksana ateşim çıktı sanki." Parmağımla anlını ittirip "Nedense hep geometri dersinde ateşin çıkıyor."
"Yok yok ciddiyim. Ben bir revire mi uğrasam." Elini sallayarak koşar adımlarla ortadan kayboldu. Güldüm. "Bütün dönemi revirde geçirdi salak."
Jisoo'yla sınıfa girdiğimizde sıramıza doğru ilerlemeye başladık.Yine herkes tuhaf bakışlarla bana bakmaya, birşeyler fısıldamaya başladıklarında bu durum ne zamana kadar sürecek diye düşünmeye başladım. Ders başladığında kafamı sıraya gömüp iki derside öyle geçirdim.
Jisoo beni uyandırıp bir yere kadar uğrayacağını söyleyip sınıftan ayrıldığında gözlerimi ovup bende sınıftan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Telefonumu cebimden çıkarıp mesaj gelmiş mi diye kontrol ettim. En son attığı mesajdan sonra bir şey yazmamıştım.
Tekrar baştan mesajları okumaya başladım. "Kim olabilir?Kim olabilir?" kendi kendime söylenmeye başladım. Kafamı eğmiş tüm ciddiyetimle mesajları okurken kafam aniden sert birşeye çarptı. Burnuma hoş bir koku yayıldığında kaşlarımı çattım.
Çarptığım kişi işaret parmağıyla anlımdan ittirip "Geri dur." dediğinde. Şaşkınlıkla ağzım aralandı.
Jungkook?
Göğsüne mi çarpmıştım az önce?
Pekala çok güzel kokuyordu.
Önüme gelmiş saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp iki adım geriledim. Kafamı kaldırıp tedirginlikle bakışlarımı yukarıdan ters bir şekilde yüzüme bakan bakışlarıyla buluşturdum.
"Koskoca okulda sürekli karşıma çıkmak zorunda mısın?" Sinirle soluduğunda kafamı öne eğip,
"Ö-özür dilerim." dedim. Hızlıca yanından geçmek için hareketlendiğimde aynı anda oda yukarıya çıkman için hareketlenmişti ki dudaklarım yanağına sürtünerek çarpıştığımızda gözlerim şokla açıldı."Siktir! Ne yapıyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]
Fanfiction[TAMAMLANDI] "Bu kokuya sahip olduğun sürece benden kaçamazsın Rose."