1.5

9.6K 688 480
                                    


"Dudakların şiş," diyerek elindeki kahveyi bana uzatan Lisa'ya bakmadan kahvemi aldım. "Gece geç mi yattın? Gözlerin de şişmiş."

Hayır, gece Jungkook'la uğraştım.

"Ah, evet... Biraz şarkılarla uğraştım."

"Besteni çok merak ediyorum," dedi dudak büzerek. "Cidden bana bile göstermeyecek misin?"

Ah, Lalisa cidden işini biliyordu.

"Lalis... Biliyorsun, Japonya'da göstermek istiyorum. Bir senedir bunun için uğraşıyorum."

"Ah, biliyorum, tamam... Zorlamayacağım."

Ona tebessüm ettiğimde yanımıza gelen Leo'yu farkedip kucağına aldı.

Onları izlerken bir anda kucağıma zıplayan Kuma'yla birlikte yerimden sıçradım.

Tanrım, kahveyi dökmek üzereydim.

"Günaydın!" diyerek odaya giren Jennie'yle birlikte hemen arkasından yarı açık gözler ve kucağında Dalgom'la Jisoo girdi.

"Üzerimden bin kere boğa geçmiş gibi hissediyorum," Jisoo yorgunlukla şakaklarını ovuşturduğunda elimdeki kahveyi ona uzattım. "Dün cidden fazla pratik yapmış olmalıyım, zaten eve geldiğimde halim berbattı, şu an üç katı."

Jennie ona masaj yaparken Lisa'da kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu fakat duymuyordum.

Duyamıyordum.

Tüm dikkatim Jungkook'un sekiz saniye kadar önce attığı mesajdaydı çünkü.

sevişilesi çocuk: bugün şirkete gelmeyeceğim, ufak bir işim çıktı.. Jimin'le olacaksınız (07:47)

Tanrım, adını değiştirmem gerekiyordu.

sevişilesi çocuk: ah bu arada, günaydın güzelim (07:49)

"Chaeng?"

"Rosie!"

Aniden irkilip kafamı telefonumdan kaldırdığımda kızların gözleri bendeydi.

Jennie "Dinliyor musun?" diye sorduğunda stresle dudağımı dişledim.

"Eh, pek sayılmaz..."

"Bugün ki programı anlatıyoruz, Jimin ve Jungkook'la yarın şarkınızı yayınlayacakmışsınız."

Jennie'nin suratına boş boş bakarken istemsizce mırıldandım, "Jungkook bu gün gelmeyecek..."

"Efendim?"

"Jungkook, gelmeyecek." dedim ayağa kalkıp ceketimi üzerime geçirirken. Evden çıkmak için hazırlanıyorduk.

"Nereden biliyorsun?" Jisoo Dalgom'u öptükten sonra bana döndü.

Ah, Lisa tabii ki sırıtarak Leo'yu okşuyordu.

"Hiç, biliyorum işte. Hadi gidelim." dedim kapıdan çıkıp Jungkook'a geri cevap yazarken.

'Jimin'le yanlız çalışabilirim, sen şu önemli işini hallet..'

Ah, tabii ki trip atacaktım.

Önemli işi neydi?

Bana neydi ki?

sevişilesi çocuk: chaeyoung, zaten yalnız kalacaksınız diye sinirlerim bozuk, üzmeyelim birbirimizi güzelim (07:57)

"Çok geç..." diye mırıldandım arabaya binerken. Telefonu kilitleyip bacak arama koyarken araba çoktan hareket etmeye başladı ve hemen ardından telefonumdan gelen bildirim sesi arabaya doldu.

red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin