0.3

16.2K 989 398
                                    


"Bunun bir," Notu buruşturup bir yere fırlatırken kaşlarım benden bağımsız çatılmıştı. "Fan olduğunu... Sanmıyorum."

Pekala.

Elimizde ne vardı?

Kahve serüveninde kutunun bitip çalışanın onu almak için gitmesi ve benim Jennie'yle yaptığım kısa mesajlaşma süresinde parfümümün kokusunu alacak kadar yakınıma gelmiş olan birinden bahsediyorduk.

Fakat sorun şuydu ki, ortada bahsedilebilecek bir durum yoktu; büyük ihtimalle bir fandı -ki hislerim bir fan olmadığıyla ilgili beni dürtüp duruyordu- ve beni tanımıştı. Uyarı amaçlı olarak da kahveye ufak bir not yapıştırıp birkaç şey saçmalamıştı.

Bu arada, parfümün çok güzeldi...

Ve notun sonuna da kısa bir iltifat kondurmuş olamaz mıydı?

Arkamdaki pufa tekrardan rahatça yerleşirken kızların gözü bendeydi.

"Hanım ağaya bak, biz burada stres olalım, o da kıç kadar pufa yayılsın."

"Stres olacak bir şey yok, o yüzden rahatım. Böyle notlar almamız..." Normaldi. Sonuçta idoldük, değil mi? "Normal değil mi?"

Jennie önüme bağdaş kurup oturdu ve ağzından bir 'cık' sesi çıkardı.

"Evet, tamamen normal. Ama o not bir fandan gelebilecek bir nota benzemiyor Chaeng, bu yüzden endişeleniyoruz."

Tanrım, normal falan değildi! Kendimi kandırıyordum. Fan notları daha çok, Seni seviyorum Rose! Fighting! gibi şeylerle biterken bu böyle değildi.

Tuhaflık bende mi vardı?

Bu arada, parfümün çok güzeldi...

Aklıma gelen cümleyle içim ürperdi ve kollarımı bedenime sardım.

"Eminim ki ciddi bir şey değildir..."

-

"O benim kanadım!"

Kemiğe kadar sıyırdığım tavuk kanadını kemirmeye devam ediyordum.

Bana kalsa kemiği de yerdim, sorun değildi.

Lisa, Jisoo'nun tabağından çaldığı kanadı çoktan mideye gönderdiğinde baygın bir şekilde sırıttı.

"Senin kanadın artık midemde, hala istediğine emin misin?" Daha sonra ağzına bir domates attı. "Senin için," Yanakları daha yutamadığı lokmayla şişerken konuşamadığı için durdu. "Chaey- Ay! Su ver!"

Jisoo mutlulukla gülümseyip eline diğer tavuğu aldığında gülmekten karnım ağrımaya başlamıştı. Zorlukla kendi suyumu Lisa'ya uzattım.

Tam bir baş belasıydı...

"Ay, ölüyordum be, ne gülüyorsunuz!" Boş bardağı masaya koydu. "Ne diyordum? Hah, senin için..."

"Kızlar! Yarın akşam ödül töreni var, yani..."

Jennie salona girer girmez Lisa'yı bile takmadan konuşunca daha fazla gülmeye başladım.

Dururumuz fazlasıyla vahimdi. İkidir sözü kesiliyordu...

"Pekala, tamam," Derin bir iç çekerek ayağa kalktı. "Anladım, hayat benden nefret ediyor."

Mükemmel bir şekilde acıklı rolüne devam ederken Jennie onu bileğinden tutup geri oturttu.

"Lisa, yarın sabah hep beraber kalkıp şirkete gideceğiz ve pratik yapacağız. Rose, Jisoo'yla ses alıştırmaları yap, Jisoo..."

Jennie Jisoo'ya iki saniye içinde bakıp kısaca süzdü.

red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin