3.8

6.2K 490 245
                                    


"Sessiz olsana!"

"Lalisa, inanmıyorum! Fotoğraf mı çekiyorsun?"

"İkiniz de kesin sesinizi, uyanacaklar!"

Duyduğum fısıldaşmalarla gözlerimi aralayıp huysuzca kıpırdandığımda enseme belirli aralıklarla nefesini vuran beden belimdeki koluyla beni kendine daha çok çekti. Kuma bana sarılıyor muydu?

Bir dakika...

Gözlerim aniden açıldığında odamın kapısında dikilen üçlüye, birde belimde duran ve beni sıkıca saran kola baktım.

Tanrım, hayır. Bana Kuma falan sarılmıyordu...

Gözlerimin irileştiğini hissettiğim anda Lisa'nın kamera flaşı suratıma patladıktan hemen sonra Jisoo ve Jennie'yi tuttuğu gibi odanın dışına çekip kapıyı sertçe kapattı. Eşek, bilerek yapmıştı kahretsin.

Jimin kapının sesiyle arkamda irkilerek uyandığında hafifçe sekmişti. Gözlerimi kapatıp ne ara bu pozisyona düştüğümüzü anımsamaya çalıştım fakat dün geceki hafızam Jimin'in eve gelip bana yemek yapması ve daha sonra ayağıma sardığı bandajdan sonra bomboştu. Hafıza çekmecelerimi karıştırdım fakat hepsi tozlu ve boştu bu yüzden durumun rezilliğine lanet edip gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim.

Jimin'in uyandığı anda doğrulup etrafı incelediğini sezmiştim fakat yüzümdeki bakışlarını hissetmemle birlikte vücudum alevlenmeye başladı. Belimdeki kolunu yavaşça çekip uyanmamam için yatakta olabildiğince sessiz hareket etmeye çalışması yanaklarını sıkıp öpme isteği uyandırıyordu, fakat şu an uyuyordum. Değil mi?

Yataktan kalktığını yanımdaki ağırlığın yok olmasıyla anlarken birkaç hışırtı sesi geldi, Jimin uyku sersemliğiyle bir cisim devirdiğinde ettiği küfürle beraber artık bu oyunuma son vermem gerektiğini anladım.

"Siktir," Gözlerimi yavaşça açtığımda masamın üzerine devrilmiş olan plastik cam vazoyu kaldırıyordu. Gözlerimi ovuşturarak doğrulduğumda beni farketti. "Ah, seni uyandırdım değil mi? Üzgünüm, uyumaya devam edebilirsin, ben-"

"Sorun değil," Gülerek sözünü kestiğimde bakışları dudaklarıma indi fakat çok geçmeden geri gözlerime çıktı ve yüzümü inceledi. Evet, sabahları berbat görünüyordum. Makyajsız yüzümü şu an nasıl yorumluyordu acaba? "Bakma öyle." dedim yüzümü avuç içlerimin arasına alıp. Güzel bir yüzüm yoktu, incelemesi en son isteyeceğim şeydi.

"Bebeksi bir yüzün var, hiç böyle hayal etmemiştim..." diye mırıldanmasıyla inanmazca ona baktım. Gerçi şu an o da makyajsızdı; şişmiş dudakları, dağınık saçları ve kırışmış kıyafetleri... Ah, Tanrım.

Aceleyle yataktan doğrularak elimle saçımı düzeltmeye çalışırken hissettiğim panik dalgası yüzünden kelimeleri ardı ardına sıralamaya başladım, "Şey, biz- Yani, dün gece... Ben pek fazla şey yapamadım da, bu yüzden biraz şey oldu, yani-"

Kahkahası odamda yankılandığında topuz yapmak için uğraştığım saçlarımı bir an unutup yüzüne bakakaldım. Neden bir kızdan bile güzeldi?

"Chaeyoung, d-dur..." Gülmesini bastırmaya çalıştığında dik dik suratına baktığımı farkedip bakışlarımı gülüşünden ve kısılan gözlerinden ayırıp sargılı olan ayağıma diktim. "Sadece uyuduk... Dün gece seninle kalmamı istedin." dediği anda şok içinde ona baktım.

"Ne! Ben mi istedim? Benimle uyumanı?"

Tanrım, hayır...

red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin