Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Para: 0 bakır 0 gümüş 0 altın 0 mücevher
Silahlar: Yok
Tulkas, bir köy genciydi. Babası, köyün var olmasını sağlayan ormanlarda çalışan, 50 yaşlarına dayanmış fakat sağlam bir oduncuydu. Köyün içinden bir nehir akardı. Nehir, suyuyla can verirdi etrafındaki ormana ve köye. Köyün kuzeyindeki dağda eski slav halkından kalma harabeler vardı ve köyden bile görülebiliyordu. Tulkas, yaşlı teyzelerin harabeyle ilgili anlattığı hikayeler nedeniyle bazı geceler korkudan uyuyamazdı. Tabii ki çocukken! Fakat harabelerin siyah taşları ona hala tehditkar geliyordu.
//Okuyucudan ufak bir istek: Kitabımızı temiz tutabilmek için, bizim fark etmediğimiz yazım hatalarını özel mesaj yoluyla bize bildirmenizi rica ederiz. //
Tulkasın babası sadece odun kesmez, çalıştığı sırada bir geyiğe veya kurda denk gelirse, okunu, yayını ve demir kılıcını kaptığı gibi peşinden avlanmaya giderdi. Bu yeteneğini oğluna da öğretmişti. Fakat Tulkas 8 metreden daha uzak hedefleri henüz vuramıyordu. Aynı şekilde demir kılıç da ona ağır geliyor, yeterince hızlı hamle ve savunma yapamıyordu. Babası bu konuda Tulkas için endişe duymuyordu. Çünkü oğlunun el becerileri vasat olsa bile onun zekasının bu eksikliği kapatacağını biliyordu.
Tulkas için hayat oldukça sıradan ve sıkıcı geçiyordu. Bazen avlanıyor, bazen nehirde balık tutuyor. Arada sırada yardım lazım olduğunda babasıyla ormancılık yapıyordu. Babası günde 1-2 gümüş para kazanıyordu. Tabii ki bu çok azdı. 1 gümüş para 100 bakır para demekti. Babası, Tulkas'a 300 gümüş biriktirdiğinde Arkay kilisesinden iyileştirme büyüsünün kitabını alacağına dair söz vermişti. Oğlunu rahip yapacak, yani ona iyi bir hayat verecekti.
Arkay, dünyayı yaratan 8 tanrıdan biriydi. Kutsal sekizli, dünyayı yaratabilmek için kendilerini feda etmişler; ruhları toprağa, suya, rüzgara, zamana, akla, sevgiye ve kudrete nüfuz etmişti. Arkay yaşam ve ölüm tanrısıydı. Akçay şehrinde sadece onun kilisesi vardı.
Söylentiye göre öldüğünüzde, ruhunuz dünyanın çekim kuvvetinden koparak göğe yükselir, eğer kutsal sekizli sizi kabul etmezse, o an gökyüzünde bulunan bela gezegenlerinin çekimine kapılırmışsınız.
